Bölüm 88 - Dönüm Noktam.

2.3K 165 21
                                    

"D-Defne..." Duyduğum fısıltıyla kapanmak üzere olan gözlerim hızla açıldı ve ayaklandım. 19 gündür bu anı bekliyordum ve sonunda, sonunda açmıştı gözlerini.
"Sevgilim..." diyerek koştum yanına. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşurken sayamayacağım kadar çok öpücük kondurdum saçlarına, yüzüne.
"Seni o kadar çok özledim ki..." diye fısıldadım gözlerimi yumarken.
"Ona ne şüphe." dedi zorlukla konuşarak.
"Yorma sen kendini, ben hemen bir doktor çağırıp geliyorum." diyerek koşar adımlarla odadan çıkıp hemşire doktor ne varsa çağırdım.
Rutin kontroller yapıldıktan sonra şükür ki odaya girebildim, biraz daha bekleseydim çekilin kontrolleri ben yapıcam diye odaya dalabilirdim.
Odaya girer girmez yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu ve bende direk Ömerin yanına ilerledim. O da aynı şekilde bana gülümserken hemen yanına kıvrıldım ve göğsüne yattım.

 O da aynı şekilde bana gülümserken hemen yanına kıvrıldım ve göğsüne yattım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Nasıl hissediyorsun ?"
"Kel." dedi elini kafasına doğru götürerek. İkimizde gülerken bende kafasına doğru baktım, ameliyat direkt kafadan yapıldığı için arka tarafı komple kazımışlardı ama ön taraftaki saçları duruyordu tabi, gazlı bezle sarıldığı için kazıtılan tarafı pek gördüğümüz de söylenemezdi.
"Kökü sende, elbet uzayacaklar."
"Seni özledim." dedi birkaç saniyelik sessizliğin ardından.
"Ameliyat sırasında bir rüya gördüm, sen, ben, Barış, hatta birde kızımız vardı... Gayet normal bir pazar sabahı gibiydi, evde şen şakrak kahvaltı hazırlanıyordu, sonra birden annemi gördüm. Beni çağırdı yanına, sonra birden sende öbür taraftan beni çağırdın, ikiniz arasında çok gidip geldim, en sonunda da annemle vedalaşırken buldum kendimi." Konuşmakta güçlük çektiği için soluklana soluklana anlatmıştı bunları, bende sabırla son harfine kadar dinlemiştim gözlerim dolu dolu.
"Ameliyat sırasında bir ara çok kan kaybettin, nabzın çok zayıfladı, bende o sırada ameliyathaneye yanına geldim."
"Oha, onu nasıl yaptın ?"
"Kadın koşarak kan aramak için çıkarken ameliyathane kapısını kapatmayı unuttu, bende fırsat bu fırsat yürü kızım Defne diyerek daldım içeri. Saniyeler içinde hazırlanıp direk yanına fırladım, tuttum elini, dön dedim, bırakma bizi dedim..."
"İşte o sırada da ben sanırım annemle vedalaşıyordum." dedi gülümseyerek gözlerimin içine bakarken.
"Eğer Sinan inat edip bulmasaydı yerini, ben peşinden gelmeseydim, o ameliyata girip elini tutamasaydım ne olacaktı Ömer ? Şuan nerede olacaktın, yanımda olabilecek miydin ?"
"Öyle yapsak böyle yapsak, şu olsaydı bu olsaydı şeklinde yaşamak istemiyorum ben artık Defne. Geçmişe bağlı bir hayatımız olsun istemiyorum, her şeyi bir kenara atıp bembeyaz bir sayfa açalım istiyorum. Bak güzelim, insanların hayatlarında belli birer dönüm noktaları vardır. Benim dönüm noktam sensin, bu geçirdiğim ameliyat da bir sınavdı benim, bizim için. Ve biz bu sınavı geçtik, zor oldu, çok düştük, çok üzüldük, çok ağladık belki ama bir şekilde geçtik. Artık mutlu olma zamanı, artık bunların karşılığını alma zamanı."
"Birdaha benden asla ama asla bir şey saklamayacağına söz ver Ömer."
"Söz veriyorum güzelim, söz, yüzlerce binlerce kez söz. Bundan sonra sen ne istersen o, çıtımı çıkarmıycam bak gör."
"Birdaha öyle bir şeylerle tek başına başa çıkmak yok, her şeyi birlikte çözücez artık. Kaçarak göçerek olmaz bu işler."
"Kabul Defnem, kabul bal gözlüm benim sen ne dersen kabul." dedi ve saçlarıma uzun uzun öpücükler kondurdu. Allahım, şu günleri gördüm, şu anı yaşıyorum ya, bir insan daha ne ister ki...

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin