Bölüm 82 - Hoşbulduk.

2.2K 174 29
                                    

6 GÜN SONRA

Ömere tanıdığım sürenin dolmasına tam bir gün kala, birkaç gündür olduğu gibi enerjik bir şekilde işe gidiyordum. Sudenin şirketi az çok toparlanmıştı, aslına bakarsanız az çok değil baya toparlanmıştı. Seda gerçekten işinde çok iyiydi, Sinanın deyimiyle bir iyilik meleğiydi. Hem Passionis'in hem de buranın, Stil Vagonu'nun, işlerini kısa sürede toparlamıştı.
Ben ne mi yapıyordum ?
Öyle beklendiği gibi moda tasarımı üzerine devam etmedim, daha doğrusu edemedim. Zaten Amerikada olduğum son birkaç aydır da yaşadığım 'ilham kaybı' problemi iyice başıma dert olmuştu, çok uzun süredir birşeyler çizemiyordum, aslına bakarsak sanırım çizimden iyice soğumuştum.
Biraz oturup düşününce Ömerin asistanı olmayı özlediğimi farkettim, bunun Ömerle çokta bir alası yoktu, ben o işi seviyordum. Birşeyleri organize etmek, derlemek, toplamak, düzenlemek... Ve sanırım sonunda kendi mesleğimi de bulmuştum.
Lojistik müdür.
Tam anlamıyla bana ve isteklerime hitap eden bir işti, bunu daha çokta etrafımdakiler farketmişti. Benden önceki müdür tam anlamıyla rezaletti ve işler aslında onun yüzünden bu kadar karışmıştı. O öyle yapılmaz böyle yapılır derken kendimi kaptırmıştım, bir de bakmışım ki müdür olmuşum bile...
İşimin 3.günü olmasına rağmen heyecanıydım resmen, çizimden müdürlüğe atlamak ciddi bir şeydi. En çok merak ettiğim şey ise, bir gün tekrar çizip çizemeyeceğimdi...
Bundan 3 hafta öncesine kadar Amerikaya dönücem diye diretiyordum, aklım fikrim acil bütün işleri bitirip biran önce buradan tekrar kaçmaktı, ama başaramamıştım. Tekrar her şeyi bırakıp gidememiştim.
Artık bir oğlum vardı. Evet, oğlum diyorum çünkü Barış artık benim oğlum, yalnızca benim. Bana dün anne demişti. İlk kelimesi anne olmuştu, ve bunu benim gözlerime bakarken söylemişti.
Birinin annesi, babası, ablası, abisi gibi hissetmek için arada kan bağı olması gerekmediğini tam olarak o an anladım işte. Benim dünyam tekrar Barış bana anne dediği zaman dönmeye başladı. Biyolojik olarak annesi olmasam da, geri kalan her türlü durumda annesi bendim onun, bunu hiç kimse, hiçbir şey değiştiremezdi.
Anneannem başta karşı çıkar gibi olsa da Barışı tanıdıkça çok sevmişti, hatta bizden daha çok. Hemen sahiplenmiştik ailecek, Ömeri hâlâ arayıp dursa da artık eskisi kadar umursamıyordu, bize alışmıştı sanırım. Bebek bu sonuçta, daha hiçbir şeyin farkında değil ki yavrum benim. Kendisi minnoş bir şekilde yürümeyi sökme çabalarında...
Her zamanki gibi -sanki yıllardır şirketteyim de hemen her zamanki gibi falan demeye bile başladım- şirkete en güleryüzlü, en neşeli hâlimle girerken herkese tek tek selam verdim, kolay gelsin dileklerimi ilettim ve odama yöneldim.
Takvimde birkaç düzeltme yaptıktan sonra dün almış olduğum dünya güzeli çiçeğime suyunu verdim ve dün eksik kalan birkaç imzayı tamamlamak için çıktım odamdan tekrar. Saat 9 sularıydı, yani herkes burada olduğu için çok zorlanmayacağımı düşünüyordum. Ben elimdeki kağıtlara odaklanmış bir şekilde yürümeye devam ederken Sinanın enerjik italyanca selamlaması ile daldığım dünyamdan çıktım.
Evvvvet, Passionis tam bir üst katımızdaydı ve bizde onlarla iş yapıyorduk. Sizce de mükemmel değil mi :):):):)
"Sizede günaydın Sinan Bey." dedim gülerek ve elimdeki kağıtları salladım ona doğru.

" dedim gülerek ve elimdeki kağıtları salladım ona doğru

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin