Bölüm 80 - İlham Perisi...

2.2K 197 39
                                    

"1 haftalık arayışımın kucağında bebekli bir Defneyle sonuçlanacağını beklemiyordum." dedi yanıma yaklaşırken.
"Efendim ?" diyebildim sadece, şoktan hâlâ çıkamamıştım.
"Hoşbulduk." dedi gülerek ve sarıldı bana. Sonunda kendime gelirken zoraki bir şekilde sarılmasına karşılık verdim.

"Sen ne zaman geldin ?""Bir hafta kadar önce, geldiğimden beri seni arıyorum zaten

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sen ne zaman geldin ?"
"Bir hafta kadar önce, geldiğimden beri seni arıyorum zaten."
"Beni arıyorsun ?" dedim sorar gözlerle bakarken. Gözlerini devirip güldükten sonra pusetin içindeki Barışa baktı.
"Baya tatlı birşeymiş, ama sana benzemiyor. Senin olmadığını söyle." dedi umutla gözlerime bakarken.
"Iı, Barış benim oğlum."
"Voov." dedi ve tekrar Barışa döndü.
"Görüşmeyeli 6 ay olmuştu oysa ki."
"Bunları sormasan ? Sen asıl niye geldin onu anlat." dedim hızla konuyu değiştirerek.
"Daha rahat konuşacağımız bir yerlere gitsek ?"
"Iı aslına bakarsan-" demeye kalmadan İso indi arabadan sinirle.
"Defne..." dedi Pamire baka baka yanıma gelirken.
"Pamir benim acil bir işim var ama akşam mutlaka görüşelim, olmaz mı ?"
"Olur tabi, sen beni ararsın." dedi ve elime bir kart tutuşturup sarıldıktan sonra arabasına binip uzaklaştı yanımızdan hızla. İso çok geçmeden sinirden yumruk yaptığı elleriyle konuşmaya başlamıştı. Sorguya hazır olunuz Defne Hanım..
"Bu o adam değil mi, şu Amerikada birlikte resimlerinizin çıktığı."
"Evet, Pamir." dedim korkuyla İsoyu cevaplarken. Her an bir yerleri yumruklayacakmış gibi bakıyordu.
"E hadi gideliim." dedim ve adeta koşarak bindim arabaya. İso da sabır çekerek geldi ve arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.
"Görüşüyor musunuz siz hâlâ ?"
"Hayır tabiki, o geceden sonra görüşmeyi bırakmıştık ama ne yapıp edip bulmuş beni..."
"Seni değil de belasını bulacak o." dedi sinirle dişlerinin arasından konuşarak.
"İso sakin ol Barışı da korkutacaksın."
"Sakinim ben kızım, bak Defne bunun altından da kötü şeyler çıkarsa Allah yarattı demem-"
"Tamaaam, temkinliyim bu sefer bak hiçbir şey olmayacak."
"İnşallah..." dedi ve daha fazla uzatmadan kapattık konuyu.
Ömerin evine geldiğimizi fark ettiğimde derin bir nefes aldım ve indim arabadan. Herkes buradaydı, bizi bekliyorlardı.
"Selam." diyerek güler yüzlülükle gittim yanlarına. Herkes beni sıcakkanlılıkla karşılarken Sinan zile bastı.
Ömer çok geçmeden kapıyı açtığında bizi gördüğüne şaşırmış gibiydi, peşini bırakacağımızı falan sanıyordu sanırım. Hepimizle tek tek gözgöze geldikten sonra en son sıra bana gelmişti. Yapma der gibi baktı gözlerime, ben o eski Ömer değilim, anla artık der gibi. Pes etmeyeceğim der gibi baktım bende inadına, bu yolun sonuna kadar gideceğim der gibi...
"Girebilir miyiz ?" Açılışı yapan Necmi Amca olmuştu, Ömer tamam anlamında kafasını salladıktan sonra tek tek geçtik içeriye. En son ben girerken Ömer durdurdu beni yavaşça.
"Şey sabah ev biraz, mahvolmuştu, kötü durumdaydı yani." dedi açıklama bekler gibi gözlerime bakarken.
"Ya ben tamamen unutmuşum evi toparlamayı, çok özür dilerim."
"Yo sorun yok, sadece... Birşey mi oldu diye merak ettim."
"Şey ben sen uyandı-" dedikten sonra kendi kendimi susturdum. Sanırım şuan sırası değildi.
"İşte oldu birşeyler ben dağıttım yani, kusura bakma tekrar." dedim ve elimde pusetle içeri geçtim hızla. Bunların hiçbirinin sırası değildi şuan, kendine gel Defne.
Herkes sessizlik içinde birbirine bakarken açılışı ben yapmaya karar verdim. Ani bir hareketle Barışı çıkardım pusetten ve Ömeri görmesini sağladım.
Sevdiği şeyleri yaparsa, hatırlaması kolaylaşacaktır.
Barış Ömeri görür görmez sanki milyon dolarlık miras üstüne kalmış gibi sevinmişti (harika bir benzetme gerçekten xşslxşsşxld). Heyecanla ellerini çırparken bir yandan kahkahalar atıyordu. Ömer şaşkınlıkla Barışa bakmaya devam ederken yakışıklımın saçlarına bir öpücük kondurdum ve yavaşça yerimden kalkıp karşı koltuktaki Ömerin kucağına bıraktım Barışı. Çok geçmeden aldı Barışı, hâlâ şoktaydı belli ki.
"Barış dediğiniz bebek..."
"Evet, o." dedim inatla Ömerin tepkisini beklerken.
"Defne, al şu bebeği."
"Ömer-"
"Defne al dedim !" Tepkiler beklemediğimiz şekilde gelişirken panikle aldım Barışı kucağından. Deli gibi ağlamaya başlarken İso kaptı hemen ve bahçeye çıktılar birlikte.
"Ömer niye böyle yapıyorsun oğlum, bak bizler senin aileniz, bizden ne kadar kaçacaksın ?" Neriman Yengenin sorusuyla ortam daha da gerilmeye başlamıştı.
"Bakın Neriman Hanım, Necmi Bey, Sinan Bey, Defne Hanım, illa böyle konuşmamı mı istiyorsunuz ? Ya siz anlamak istemiyorsunuz sanırım, ben eski Ömer değilim, hatta ben Ömer değilim. Hatırlamıyorum, ne seni, ne seni, ne seni, ne de seni." En son ki bana gelmişti. Söyledikleri beynimde şimşek etkisi yaratırken gözlerimin dolduğunu hissettim.
"Zamana ihtiyacım var, yalnız kalmaya ve olanları sindirmeye. Ne diye illa hayatıma kendinizi sokmaya çalışıyorsunuz ?!"
"Biz zaten senin hayatındaydık !" dedim sonunda kendimi tutamayarak.
"Kabullenmek istemeyen sensin Ömer, ben hiçbir şey hatırlamıyorum diyerek bütün geçmişini öylece bir kenara atamazsın !"

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin