Bölüm 20 - Senin Yüzünden !

8.4K 358 73
                                    

"Defne, Defne nerde !" Serdar koşarak buraya doğru ilerlerken Meleği kucağımdan indirdim ve kalkıp elini tuttum.
"Ameliyata aldılar."
"Naptın ona ?!" Serdar sinirle bana doğru ilerlerken Meleğin elini bıraktım ve Serdarı göğsünden tutup durdurdum.
"Sakin ol Serdar."
"Ya ne sakini, naptın kardeşime ?!"
"Annem düştü." dedi Melek dayısına bakarken.
"Nasıl düştü ?!" dedi Serdar daha büyük bir sinirle üstüme gelirken.
"Masaya tutunuyordu, birden yere yığıldı masadakilerle birlikte."
"Senin yüzünden !"
"Serdar, sakin ol hayatım yalvarırım." Nihan Serdarı kolundan tuttu ve iğneleyici bakışlar arasında uzaklaştılar. Derin bir nefes aldım ve dayanamayıp duvara bi tane yumruk attım. Melek korkuyla bağırırken yutkundum ve ona döndüm. Süper, bide onu korkutmuştum !
"Tamam, tamam bişey yok korkma." dedim ve kucağıma alıp sarıldım ona. Sude koşarak yanımıza gelirken Meleği kucağıma yatırdım ve kafasını boynuma gömdüm. Daha şimdiden bu kadar şey yaşaması, iyi değildi.
"Defne nerde ?!"
"Ameliyata aldılar."
"Noldu, nasıl oldu neyi var ?!"
"Masaya tutunurken birden masadakilerle birlikte yere yığıldı." Sude çığlığı basarken Meleğin kulaklarını tıkadım ve kulağına gözlerini kapatmasını fısıldadım.
"Nasıl peki şimdi ?!"
"Bilmiyorum..." derken içeriden doktorun çıkmasıyla yüreğim ağzıma geldi ve korkuyla dinlemeye başladım.
"Karnına saplanan bir cam parçası çok derine girmiş, zor oldu ama çıkartıp diktik. Şu an hayati bir riski yok, anlında da küçük bir kesik var ama dikişlik olmadığı için sadece sardık. Birkaç hafta kendine çok dikkat etmeli, 1 ayın sonunda dikişlerini aldırmaya gelebilir. Detaylı bilgileri hastamız uyanınca vereceğim, kendisi şu an odaya alınıyor, yarım saate kendine gelir. Geçmiş olsun." Derin bir nefes aldıktan sonra Meleğe daha da sıkı sarıldım, herkeste bir rahatlama oluştu. Doktor giderken Defneyi de çıkardılar ve üst kattaki odalara götürdüler.
"Ömer, Defnenin odasındaki koltuğa yatıralım Meleği."
"Tamam." dedim ve Sudeyle birlikte merdivenlerden çıktık ve Defnenin odasına girdik. Rengi iyice beyazlaşsa da buraya getirdiğim hâlinden eser yoktu. 'Çok şükür' dedim ve Meleği koltuğa yatırıp hemşirelerin birinden pike tarzı birşey rica ettim. Sude Defnenin elini öptükten sonra derin bir nefes aldı ve Meleğin yanına oturdu. Başını dizine yaslarken hemşire içeri geldi ve Meleğin üstünü örterken teşekkür ettikten sonra gülümseyip dışarı çıktı. Serdarla Nihan elele içeri girdiler ve ikisi de bana hiç bakmadılar bile.
"Meleği bize mi götürsek ?"
"Olabilir aslında ama uyanınca Defneyi görmezse delirir." Sude Nihanı cevaplarken Serdarla bakıştık ve sakinleşmiş gözlerle iç çekip bakışlarını ayılmaya başlayan Defneye çevirdi.
"Götürün." Herkes Defneye dönerken Nihan yanına oturdu ve saçlarını okşayıp ellerini öptü.
"Çok korkuttun be Defo."
"Abicim, iyisin demi ? Var mı ağrın ?"
"İyiyim ben, Meleği getirin." Defnenin isteği üzerine Meleği kucağıma aldım ve Defnenin yanına yatırdım.
"Annecim..." Defne serumsuz eliyle Meleğin başını okşarken yanağına artarda öpücüler kondurdu ve kulağına fısıldadı. Melek yavaş yavaş gözlerini açarken annesine baktı ve hemen doğruldu.
"Anneçim !" dedi ve heyecanla annesine sarılıp öptü defalarca. Defne canının yandığını belirtircesine dudaklarını ısırsa da ses çıkarmadı ve tek eliyle sarmalayıp güldü.
"İyiyim ben Meleğim..."
"Emin mişin ?"
"Eminim eminiiiim. Bak ne diyeceğim sana, Ege seni çok özlemiş."
"Hayıy anne yaaa."
"Annecim bak burada yapacağın hiçbir şey yok. Lütfen, rica ediyorum senden bak Nihan Ablanla dayın götürsün şimdi seni, söz yarın geleceğim yanına."
"Ya ama anneee..."
"Anneciiim, lütfen." Melek dudaklarını büzerken gülümsedi ve birkaç defa öptükten sonra 'hadi' demesiyle birlikte ayaklandılar. Herkesle vedalaştıktan sonra Sude de onları geçirmek amaçlı çıktı ve Defneyle odada yanlız kaldık. Kafamı kaşıyıp dudaklarımı dilimle ıslattım ve Defnenin yanındaki sandalyeye oturdum. Doğrulup elleriyle oynamaya başlarken lafa girdim.
"İyi misin ?"
"İyiyim." Bakışlarını ellerinden bir saniye ayırmazken derin bir nefes aldım.
"O son söylediğim için özür dilerim, dememem gerekirdi."
"Hâlâ istiyorsan yap-"
"Hayır, hayır, asla. Bir an gözüm döndü, söyleyiverdim işte."
"İnanıyorsun demi ?" Sesi alçak çıkarken bakışlarını bana çevirdi.
"Meleğin benim kızım olduğuna, evet inanıyorum."
"Tamam..." diye fısıldadı ve bakışlarını tekrar başka yöne çevirdi. Ne yapacağımı bilemek vaziyette bacaklarımı sallarken Sude içeri girdi ve Defneye sarıldı hemen.
"Ağrın falan var mı ?"
"Biraz."
"Doktoru çağırayım ben." dedim ve ikisini yanlız bırakıp çıktım odadan. Ben doktorla odaya dönene kadar muhtemelen konuştuklarımızı anlatmıştı Defne. Doktor Defneyle özel görüşmek istediğini belirtince önden Sude, arkadan ben olmak üzere çıktık ve ortak karar üzerine kafeteryaya indik. İkimize de birer kahve aldıktan sonra karşılıklı oturduk ve ilk yudumumu alırken Sudenin konuyu başlatmasıyla uzunca sohbet ettik.
"Demek öğrendin herşeyi."
"Biliyordun ama yıllarca sakladın."
"Yapmak zorundaydım, biliyorsun. Defalarca dilimin ucuna kadar geldi ama sustum, yapamadım."
"Yıllardır kızımdan habersizim ben, sizin yüzünüzden."
"Ömer biliyorum bir özürle falan geçecek birşey değil, hatta telafisi çok ama çok zor olan birşey ama inan yapamazdım. Onlar da çok zor günler geçirdiler, hele ki Defne. Hamileliği çok zor geçti, yanında bir tek ben vardım, o hâllerini ben gördüm. Melek çok erken doğdu ve haftalarca küvezde kaldı. Doğar doğmaz o kadar çok hastalık geçirdiler ki, ikisi de mahvoldular. Bugünlere çok zor geldiler."
"Bana söyleseydiniz böyle mi olurdu Sude ? Yanlarında ben olsaydım ? İlk tekme atışında, cinsiyetini öğrenişinde, doğumunda, ilk kelimesinde, adımında, herşeyinde ben olsaydım yanında ne olurdu ?"
"Bence de doğru olan buydu ama Defne kendine bir söz verdi, ciddi anlamda düzelene kadar karşına çıkmadı. Defalarca denedi, istedi sana söylemeyi ama yapamadı işte. İnan hiçbirimiz için kolay olmadı."
"Bilmiyorum, Sude inan bilmiyorum. Ne derseniz diyin mantığım kalbim hepsini reddediyor. Konuşmayalım artık."
"Çok mu kızdın bana ?" Kahvenin son yudumunu da içtikten sonra Sudenin gözlerinin içine baktım ve cevapladım.
"Çok ama çok kızdım." Sude de peşimden kalktıktan sonra Defnenin katına çıktık ve doktorunu bulup konuştuk. Herşeyi enine boyuna öğrendikten sonra Defnenin odasına girdik ve uyuyor olduğunu fark edince geri çıktık. Kapıyı kapatmamla Sinanın, Yaseminin, İsonun koşarak gelmesi bir oldu.
"Nasıl Defne ?!" İso tam kapıyı açacaktı ki önünde durdum.
"İyi, uyuyor şimdi. Gelin oturun anlatayım." Herkes telaşla sandalyelere otururken Sinan Sudeye sarıldı, Yasemin de İsoya ve elele-kolkola dinlediler beni. Aşk böcekleri...

ERTESİ GÜN

"Çıkalım hadi." Sude Defnenin yürümesi için destek verirken ellerindeki çantayı aldım ve önlerinden ilerledim. Tam hastane kapısından çıkıyorduk ki, bize doğru koşarak gelen kişiyi görünce durduk ve o tarafa doğru yöneldik hepimiz.
"Defne !"

Kısa olduğu için üzgünüm fakat moralim gelen birkaç yoruma bozuldu açıkcası. Sürekli yb ne zaman gibi şeyler görünce daraldığımı belirtmiştim, defalarca açıklama yapmaktan yoruldum, hele ki geçen bölüme aldığım bi yorum fazlasıyla üzdü beni ve tüm hevesim kaçtı.
Herkesten beklettiğim için özür diliyorum ama size yemin ederim bilerek yapmıyorum. Hepinizi çok seviyorum, eğer bugün bu bölümü yazıyorsam sizler sayesinde, hepinize ayrı ayrı minnetlerimi sunuyorum. Kırdıysam, üzdüysem, affola.
Yeni bölüm en kısa zamanda gelecektir...


Okuyan herkese kocaman teşekkürler, sizleri seviyorum.

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin