Bölüm 41 - Aşık Mıyım Ben ?!

4.7K 244 21
                                    

"Teşekküre gerçekten gerek yok, hepsini içimden gelerek yapıyorum, ve bence kim olsa yerimde aynılarını yapardı."
"Senin yerinde olan biri şu an başka bir işyerinde çalışmaya başlamış olurdu." Güldüm ve gözlerimi gözlerinden ayırmadım, sırf o gülüşünü seyredebilmek için.
"Umarım çabalarımız boşa gitmez, işte o zaman teşekkürünüzü kabul edebilirim." Gülümsemesi daha da genişledi, gözlerinin içinin güldüğüne yemin edebilirdim.
"O zamaan sana bir yemek sözüm olsun, eğer başarırsak."
"Kabul." dedim ve son birkaç saniye daha bakıştıktan sonra çantamı tekrar kavradım ve vedalaşıp arabadan indim.

Uzun zamandır ilk kez yeni bir güne böylesine istekli ve hazır uyanmıştım. Hıphızlı bir şekilde hazırlandıktan sonra kumaşlarımı, çizimlerimi, defterlerimi kısacası lazım olabilecek herşeyimi hazırladıktan sonra hızlı bir kahvaltı ardından çıktım evden. Çok şanslıydım ki İso adlı bir kardeşcağızım vardı...
"Günaydın İsooo." dedim neşeyle ve elimdeki kalabalığa rağmen İsoya sarılırken.
"Günaydın Defo, hayırdır bu neşe sabah sabah ?" dedi elimdekileri alıp bagaja yerleştirirken. Güneş gözlüğümü çantaya attım ve cevapladım soruyu.
"Ya garip bir his var bugün içimde, bundan sonra herşey daha farklı ve güzel olacak gibi geliyor..."
"Hııım, başka bir neden yok yani ?" Emniyet kemerimi de taktıktan sonra gözlerimi devirdim ve İsoya döndüm.
"Ne olacak sanki İso sende..."
"Dün seni Ömer Bey bırakmış eve."
"Sen nerden duydun ?"
"Abin söyledi, ama öyle laf arasında söyledi tabi de, benim aklıma takıldı. Acabaaa dedim..."
"Ayyyyy acaba macaba deme İso ! Ne acabası be ! Patrona acaba mı olur ! Hem sen ne ima ediyosun bana hı ?! Aşık mıyım ben ?!"
"Yuuuh Defocik sakin kızım, ben tek birşey demedim, sen kendini eleverdin şuan." Söylediklerim kafama bir bir dank ederken gözlerimi kocaman açtım ve kızarmış yanaklarımla arkama yaslandım.
"Defo dürüst davran bana, ve ne hissediyorsan onu söyle."
"Ya birşey hissetmek değil İso... Ama ne biliyim, hayatımda gördüğüm en garip insan. Hem ince ruhlu, hem boyumu aşan buzdan duvarlara sarmış kendini, bir saniye bana iyiyken ikinci saniye tekrar kabuğuna çekiliyor ve herşey başa sarıyor. Hiç gitmediğim bir şehir gibi, ya da ne bileyim, hiç tatmadan yapmaya çalıştığım bir yemek gibi."
"Ooo, Defociğim, sende durumlar baya fena..." İsonun söylediklerinden sonra bende kendimi sorguladım ister istemez.
Ben Ömer Beyi...
Hayır tabiki sevmek değil ama...
Etkileniyordum sanırım.
Evet evet, basit bir etkilenme sadece.
"Ya alt tarafı biraz etkilendim o kadar, ilerisi zaten olamaz."
"Valla ben bilmem, sen yine de çok büyük konuşma derim." Ben ister istemez telaşa kapılırken İsonun bide üstüne göz kırpmasıyla istemsizce güldüm ve saate baktım. Güzel, daha 10 dakikam vardı ama biz gelmiştik bile.
"Çok sağol İso valla sende olmasan..." dedim İsonun elinden malzemeleri alırken.
"Ne demek Defociğim her zaman." Son kez sarıldıktan sonra, ve tabiki 'kendine dikkat et, görüşürüz' faslından sonra şirkete girdim ve asansörü çağırıp beklemeye başladım.
"Günaydın." Elimden çekilen poşetle çantalar, ve ardından o büyülüyeci sesle birlikte hızla arkamı döndüm. Ömer Bey...
"Günaydın Ömer Bey, de ben alırdım onları..."
"Senden ağır bunlar Defne, nasıl taşıdın buraya kadar ?"
"Ha şey, yanlız gelmedim bugün ya zor olmadı." Her zamanki samimi ve sırıtır edamla konuşurken asansörün sesini duyunca önden ben olmak üzere bindik asansöre.
"Yanlız gelmedin ?" Yanlış birşey mi söyledim diye düşünürken 'eveeet' dedim. Hâlâ soruyu soruş amacını anlamamıştım ama olsundu... Boğazını temizleyip kendini toparladıktan sonra farklı bir konuya geçiş yaptı.
"Baya hazırlıklısın bugün, güzel işler çıkacak gibi duruyor."
"Elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz."
"Ona ne şüphe." dedi ve hafif sırıtıp göz kırptı. Kalbim yerinden çıkabilir şuan, ay titreme geldi, ay ben iyi değilim...
Ömer Bey eşyalarımla birlikte odasına geçti ve poşetleri masaya, çantaları da sandalyeye yerleşti. Ben günlük programın olduğu ajandamı çıkarırken Ömer Bey durdurdu.
"Bugün tüm gün ikimiz çalışıyoruz, hatta defileye kadar birlikte çalışıyoruz, dolayısıyla dış şirketlerle bir süreliğine bağlantımız kesildi. Şirket içi toplantıları için de herkes hazır durumda bekler, olağanüstü hâl var çünkü, o yüzden uzun bir süre o ajandaya ihtiyacın olmayacak."
"Peki." Şok olmuş bir vaziyette ajandayı geri koydum ve çizimleri çantadan çıkarıp masaya koyarken Ömer Bey telefonla birilerini aradı ve birkaç dakika içinde odaya cansız mankenler, kutu kutu ayakkabılar, iğne iplik makas, ve iki tane de masa getirildi. Vay bee, resmen herşey düşünülmüştü.
Herşey hazır hale gelince iğneleri koluma taktım ve saçlarımı düzleştirmenin verdiği avantajla bileğimdeki tokayla saçımı tepeden topladım. Kendimi çalışmaya hazır duruma getirirken Ömer Beye döndüm, o zaten hazırdı. Bugün diğer günlere çok daha spor ve açık renkli giyinmişti, ulan adam bu hâliyle bile çok yakışıklıydı ya.
"Başlayalım o zaman." dedi gözlerime bakarken.
"Başlayalım." dedim ve kutulardan birini alıp açtım. Bu sezonun en çarpıcı ve göz alıcı ayakkabılarından ilkiydi. Kendimi tamamen işe konsantre ederken gözlerimi kıstım ve ilham perilerimi devreye soktum. Bu kırmızı-krem ayakkabıya olacak müthiş bir çizimim geldi aklıma.
"Buldum !" dedim ve masanın üstündeki çizimlerin arasından krem rengi, sade ama bir o kadar da ben burdayım diye bağıran bir elbise çizimi çıkardım.
"Gayet güzel." dedi Ömer Bey bir çizime bir ayakkabıya bakarken. Ayakkabı kutusuyla birlikte çizimi bir kenara ayırırken 15 çift ayakkabıya daha aynı işlemi uyguladık...
Sonunda elimizdeki ayakkabılara uygun elbiseleri bir bir seçtikten sonra kumaşlarla birlikte elbiseleri manken üzerinde uygulamaya başladım, o sırada Ömer Bey koltuğuna geçti ama ben o kadar konsantreydim ki, gözüm hiçbir şey görmüyordu.
5.elbiseyi bitirmek üzereyken Ömer Bey mankeni önümden çekti ve elimdeki herşeyi de aldı.
"Biraz daha çalışırsan açlıktan bayılacaksın, yeter biraz bi mola ver bi nefes al." Saate baktığımda tam beş buçuk saat geçtiğini farkettim, ve derin bir nefes aldım.
"Hadi gel yemeğe çıkalım." Allahım sen büyüksün yüce Rabbim, ay fena tırsıyorum şuan, ay kalp krizinden ölücem ben galiba...
"Peki." dedim ve çantamı elime alıp odadan çıktık birlikte. Asansördeki aynaya bakarken saçlarımı fark ettim ve açmaya karar verdim, saçlarım uzun süre tepeden bağlı kalınca başıma ağrı yapıyordu. Bu konuda bile vücut hassastı...
Ben aynaya odaklanmış sanki evdeymiş gibi doğal bir biçimde saçlarımı yaparken arkadan beni izleyen Ömer Beye takıldı gözlerim. Arkasına yaslanmış büyük bir dikkatle beni izliyordu, tabi onun öyle baktığını görünce son kez düzelttim saçımı ve önüme dönüp bakışlarımı yere çevirdim. Utanmış değildim ama onun bana öyle bakması, tuhaf hissetirmişti, hemde çok tuhaf...
Acayip eğlenceli bir öğlen yemeği yemiştik, Ömer Bey bana çizimlerimin ilham kaynağını sorarken üniversite yıllarımı, Okanı, Seydayı, İsoyu, Abimle Nihanı, Simayı, (yazarınızdan bir not : en kısa zamanda tanışacaksınız kendisiyleeee...) kısacası herşeyi anlatmıştım ve o da ben de çok eğlenmiştik. İlginç bir şekilde bugün hiç olmadığımız kadar yakındık ve sanki Ömer Bey, tanıdığım Ömer Bey değildi. Geldiğimde tanıdığım, o katı ve duvarları olan Ömer Bey gitmiş, sanki yerine beni tanımak isteyen ve benimle konuşmak için bahaneler üreten Ömer Bey gelmişti...
Şirkete döndüğümüzde ayaküstü Sinan Bey ve Yasemin Hanımla da görüştükten sonra ben Seydayı, Ömer Bey de Okanı arayıp konuştuktan sonra telefonları aynı anda bırakıp işe geri döndük.
"Seyda çok iyi, anlaşılan dünki konuşma yaramış ikisine de."
"Okanın da sesi çok neşeli geliyordu, bi sıkıntı yok gibi."
"Aman maşallah, nazar değmesin." dedim ve tahtaya vurdum. Ömer Bey bu hareketime gülerken bende sırıttım, adamın resmen doğal olmam hoşuna gidiyordu.
"E o zaman devam edelim hadi." dedim ve koluma iğneyi tekrar takarken odaya giren kişiye döndüm. Büyük bir şok yaşarken istemsizce çığlığı bastım ve elimdeki herşey yere düştü.
"Sürpriiiiiiz !"

Sürpriiiiz, ama kime sürpriz bakalııım :))) Canlaaar, ben yeni bölüm cumartesi demişim inan ki yeni fark ediyorum, hatadan dolayı çok özür diliyorum :(
Yeni bölüm Salı Günü Allah'ın izniyle, bu arada oruç tutacak herkese Allah sabır versin, Allah hepimizin oruçlarını kabul etsin inşallah <3
ÖNEMLE BELİRTMEK İSTEDİĞİM VE AŞIRI DERECEDE RAHATSIZ OLDUĞUM BİR KONU VAR ; LÜTFEN AMA LÜTFEN BÖLÜMLERİN ALTINDA KENDİ HİKAYENİZİ OKUTMA ÇABASINA GİRMEYİN, HİKAYENİZİN ADINI YAZIP DA OKUR MUSUNUZ, LÜTFEN OKUYUN, NOLUR OKUYUN FALAN DEMEYİN LÜTFEN, HEM YAPTIĞINIZ AĞIR BİR ŞEKİLDE EMEĞE SAYGISIZLIK, HEM DE BANA GÖRE KENDİNİ KÜÇÜK DÜŞÜRME. TABİKİ DUVARIMA YAZABİLİRSİNİZ, HERKESE ÖZELDEN MESAJLAR ATABİLİRSİNİZ BUNLARA ASLA BİRŞEY DİYEMEM AMA KALKIP DA EMEK VERE VERE YAZDIĞIM BÖLÜMÜN ALTINA REKLAM YAPMAYA ÇALIŞIRSANIZ TEPKİSİ DE BÜYÜK OLUR, VE GEREĞİ NEYSE FAZLASIYLA YAPARIM, BİLGİNİZ OLSUN...
Okuyan herkese kocamaaaan teşekkürler, sizleri seviyorum.
-Damla

Mucize (Kiralık Aşk) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin