Bu bölüm sevgili Tuğba'nın (tubilibu) Azmetti ve aylardır istediği şeyi kaptı. Eh bir bölümü de hak etti tabii :D Umarım hoşuna gider Tuğbacım :)
Herkese iyi okumalar :)
"Anne dolaptaki üçüncü çekmeceden çoraplarımı atar mısın?"
"Kerem bu ikinci bavul kapanmıyor. Üstüne oturup kapatmaya çalışsana."
Evveet doğru bildiniz. Büyük ödül sizin. Artık dönme vaktimiz geldi. Biletlerimiz alındı, şimdi de bavullarımız hazırlanıyor. 2 güne yolcuyuz. Eh her güzel şeyin bir sonu var diyeceğim ama sanki biz daha güzellerini yaşamaya gidiyoruz.
"Kaç bavul hakkımız var demiştiniz?"
"2 Zeynep 2!" dedi sonunda dayanamayarak benim sevgilim.
"Ama maşallah sende 5 bavulluk eşya var."
"Ben buraya geldiğimde aşk acısı çekiyordum yalnız hatırlatırım. Kendimi alışverişe vermiştim."
"Biz de çektik ama eve yiyecek bile almadım ben."
"O senin pintiliğin canım."
Gözlerini kocaman açıp bana pes dercesine baktı. Kıkırdamadan edemedim.
"Kızım birazını bıraksaydın bari."
"Bunların hepsi gerekli. Temelli dönüyorum sonuçta anne."
"Ya sen bir yazlık bavuluyla gelmemiş miydin buraya?" diye atladı Kerem.
"Evet de ben buraya geldiğimde insanlar plajlara gidiyordu, şimdi buz pateni yapmaya gidiyorlar. Aldık herhalde donmayalım diye bir şeyler." Dedim gözlerimi devirerek.
"Bir şeyler kavramı az olmadı mı?"
"Hiç söylenme. Senin suçun."
"Ne?! Benim suçum mu?" dedi gözlerini pörtleterek.
"Evet. Sen öyle davranmasaydın ben niye tası tarağı toplayıp geleyim. Annemi ziyaret edeceğim zaman normal normal eşyalarımı alır gelirdim." dedim umursamaz bir havayla.
"Allah Allah. Sen de yangından mal kaçırır gibi gitmeseydin o zaman. Kalıverseydin. Bana ne."
Bu konuda minik minik şakalar yapıp birbirimizle uğraşacak boyuta bile geldik. Düşünün nasıl bir gelişme kaydettik.
"Yedin cumartesimi valla Zeynep." Diye isyan etti annem.
"Aaa gören de sabahtan arkadaşlarıyla bruncha gidecek, sonra da akşam barlara akacak sanır. En fazla yürüyüşe çıkacaktın anne."
"Senin dilin pabuç kadar oldu yalnız."
Dil çıkartıp gülmeye devam ettim. Sonra sesimi acıklı bir ses tonuna çevirerek "Hem birkaç gün sonra beni çok arayacaksın. Bu sessiz ve yalnız evin odalarında gezerken karanlıklar içindeki odamı görüp gözünden bir damla yaş akacak." dedim küçük Emrah misali bakarken.
"Yoo kafamı dinleyeceğim."
Ben kaşlarımı çatmış bakarken Kerem ise yanımda gülüyordu.
"Aman iyi susuyorum. Herkes bir bir laflarımı ağzıma tıkıyor."
* * * * * * * *
"Knock knock."
Kapımın arkasından biri böyle deyince kaşlarımı çatıp doğruldum.
"Girin."
Kapı açılınca Buğra'nın kocaman gülümsemesi karşıladı beni. Hemen yataktan atlayıp boynuna sarıldım.
![](https://img.wattpad.com/cover/13703178-288-k172154.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Surrender
FanfictionZeynep, yeni bir sayfa açmak için, yeni başlangıçlar, yeni maceralar yaşamak için çok sevdiği şehre, İstanbula, geri döner. Sadece mutlu olucak, huzurlu olacaktır. Kalp kırıklıklarına, kavgalara, hayal kırıklıklarına bu sayfada yer yoktur onun için...