Kesit

2.1K 92 49
                                    

Bu aralar çok yoğunum yazmaya vaktim yok. Sizi bekletmek istemediğimden kesit paylaşıyorum. Bölümün tamamı büyük ihtimal hafta sonu gelir. Yine de kesin bir şey söylemeyeyim.

Not: Yeni bölümde kesitlerde ufak değişiklikler olabilir.

Karşımda duran Zeynep’e baktım. O da benim olduğum tarafa bakıyordu gözlerini kısmış bir şekilde. Yüzüne baktım bir süre. Sonra birden gülümsemeye başladı. Beni görmüş müydü? Beni görse gülümser miydi ki? Bana doğru yürümeye başladı. Bana. Doğru. Derin bir nefes aldım ve ben de ona doğru yürümeye başladım ama bir türlü gülüşüne karşılık veremiyordum. Bir anda durdu ve gülümseyişi söndü. Meraklı gözlerle etrafa baktım. Kalabalık bir caddede duruyorduk. İnsanlar kendi hallerinde geçip gidiyordu. Neyin ters gittiğini anlamaya çalıştım.

* * * * * * * *

Bugün okulun ilk günü. Bu koridorlarda tek yürümek bir garip geliyor. Kantinden kahve alırken artık bir tane almam da öyle. İnsan ne çabuk alışıyor yanında biri olmasına. Eskiden hep yaptığı şeyler yabancılaşıyor. Ben de şimdiki hayatıma yabancılaştım işte. Oysa ki bir sene önceki yaşamımdan bir farkı yok ama içimde bir boşluk var. Amfiden girerken her zamanki yerimin boş olması beni gülümsetti. Yerime oturduğumda etrafta gözlerimi gezdirdim. Vakit geçtikçe yan tarafımın boşluğu canımı acıtıyordu. İnsanların yanıma oturmaya kalkmasından rahatsız olan ben şimdi yanım boş diye rahatsız oluyordum. Elimi soğuk tahtanın üstüne koydum. Neden gittin ki Zeynep?

* * * * * * * *

Birkaç saat uyursam her şey çok güzel olacaktı. Evet. Biraz uyumalıydım. Yarın biriyle buluşacaktım nede olsa. Göz altlarım mor gitmek istemem değil mi? İstemem evet. Of kimi kandırıyorum. Gitmek bile istemiyorum ama gitmeliyim. Yeni bir hayata başlıyorsam yeni insanlarla da tanışmalıyım. Hem bana ilgi gösteren bir erkeğin etrafımda olması bana iyi gelebilir ya da gelmez. Belki de bunların hepsi çok yanlış. Arayıp hasta oldum mu desem? Yok yok çok ayıp. Hem benden hoşlandığı ne malum? Belki gerçekten dostça davranıyor. Ne kadar öyle durmasa da. Offf. Uyu Zeynep uyu. Yarın yeni bir gün. Başucumdaki ışığı kapatmadan önce Kerem ile olan resmimize bir göz attım. İyi ki bunu bastırmışım diye düşünmeden edemedim. Hayır fotoğrafçıya gidip resim bastırmadım ben. Evde bastım. Ne kadar iyiyim değil mi? Verdiğim sözlerden dönme de bir dünya markasıyım.

* * * * * *  * * *

“Merhaba. Oturabilir miyim?”

Kafamı kaldırıp karşımdaki kıza baktım. Yüzüne baktığımda ilk dikkatimi çeken şey iri, mavi gözleri olmuştu. Teni daha yaz tatili yeni bitmesine rağmen beyazdı.  Kızıl saçlarından bir tutam önüne düşünce saçını geriye attı. Bunu bana neden sorduğunu anlayamadığım için kaşlarımı çattım. Sonradan doğru düzgün tek boş yerin benim yanım olduğunu ve onu da elimle kapladığımı fark ettim. Elimi çekip “Buyur.” Dedim. Hızlı bir hareketle yerleşti ve bana dönüp “Teşekkürler.” Dedi. Bir şey söylemedim. Yüzüme bakıp gülümsemeye devam etti.

Surrender Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin