Hepinize Merhaba :)
İyi okumalar.
Bölüm şarkısı Human Christina Perri - Madilyn Bailey cover'ı. Pek bölümle alakalı değil ama ben onu dinleyerek yazdım:)
----KEREM----
Zeynep'i hiç düşünmeden kollarımın arasına almıştım. O Batuhan itinin onun canını acıtması resmen beni çılgına çevirmişti. Zaten o herifle ilgili her şey beni sinirlendiriyordu. Ne zaman onu Zeynep'in yanında görsem içimde bir yerler öfke doluyordu. Nedenini bilmesem de içimden onu dövmek geçiyordu hep. Sürekli Zeynep'in etrafındaydı. Bir gece aynı bardayken sarmaş dolaş onunla dans ediyordu, sürekli elini kolunu omzuna atıyor, ellerini tutuyordu. Hah bi rde şu aşk itirafı vardı yemekte yaptığı. O kadar peşinde dolandı kızın ama ne oldu bana aşıkmış işte. Ne diyorum ben ya? Her şeyi göz ardı edebilir, öfkemi içime atabilirdim attım da zaten ama bir köşede Zeynep'e bağırdığını gördüğümde hiçbir şey düşünmeden oraya gitmiştim. Sonuç olarak gördüğüm manzara neydi peki?! Bir adet iki büklüm olan ve acıdan yüzü buruşmuş olan Zeynep ve kıza reddedildiği için bağırıp canını yakan it. Peki beni çileden çıkaran şey neydi?! Zeynep'e bana aşık olduğunu söyleyip üstüme atlaması ama gerizekalı kiminle uğraştığını bile bilmiyor. Zeynep'in bana aşık olduğunu yüzüme vurunca resmen kontrolümü kaybettim. Benim bile daha sindiremediğim bir şeyi bana söyleyince yumruklarımı yüzüne indirmekten kaçınmadım. Hani kabul edemediğiniz ve kaçtığınız bir şey vardır ve biri gelir onu şak diye yüzünüze vurur. Sonra sizde kontrolünüzü kaybedersiniz ve duygu patlaması yaşarsınız ya hah işte aynen o hesap.
Başımı Zeynep'in omzumdaki kafasını görecek şekilde eğdim. Başımı eğince burnum kıvırcık saçlarının arasına gömüldü. Kokusu o kadar değişikti ki. Ona hastı resmen. Kimsenin daha önce böyle koktuğunu fark etmemiştim. Elimde olmadan bir daha içime çektim o kokuyu. Bunu yaparken gözlerimi kapattım istemsiz olarak.
----ZEYNEP----
Kapalı duran gözlerim Kerem'in yavaşça beni kendinden uzaklaştırmasıyla açıldı. Bu anın bitmemesini dileyerek kapattığım gözlerim hayal kırıklığıyla açıldı. Kerem yüzünde hafif bir gülümsemeyle gözlerime bakıyordu. Ben de gözlerimi beni içine hapseden yeşil gözlerinden çekip yüzünü incelemeye başladım. Yüzündeki kanlar kurumuştu ama berbat gözüküyordu. İstemsiz olarak kaşlarımı çattım. Ben kaşlarımı çatınca o da çattı tabi. Güldüm.
"Yüzün çok kötü gözüyor."
"Boş ver önemli değil."
"Önemli."
Gözlerini devirdi.
"Hem gözünün altına buz tutmak lazım hem de pansuman yapmak gerek. Hadi bize gidiyoruz."
"Ya saçmalama Zeynep gerek yok."
"Bak zaten benim yüzümden oldu. Bırak da bir nebze kendimi iyi hissedeyim. Hadi itiraz istemiyorum."
Sinirle soludu ama arabasına doğru yürümeye başladı.
Ben de arabaya bindikten sonra eve doğru yol aldık. Yol boyunca ikimiz de konuşmadık. Ben tüm olanları aklımdan geçirdim. Batuhan'ın bağırışlarını, Kerem'e hırsla yumruk atmasını, Kerem'in Batuhan 'Zeynep sana aşık' dedikten sonra onun üstüne çullanıp deli gibi yumruk atmasını. Tamam belli istenmiyorum ama neden bana sarıldı, neden beni korudu? Herkes aynı şeyi yapardı. Yani sanırım.
Ben düşüncelere dalmışken Kerem'in "Geldik." diyen sesiyle eve geldiğimizi fark ettim. Bir dakika nasıl oldu bu? Arabaya bindiğimizde üstünkörü tarif etmiştim yaklaştıkça daha detaylı anlatırım diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Surrender
FanfictionZeynep, yeni bir sayfa açmak için, yeni başlangıçlar, yeni maceralar yaşamak için çok sevdiği şehre, İstanbula, geri döner. Sadece mutlu olucak, huzurlu olacaktır. Kalp kırıklıklarına, kavgalara, hayal kırıklıklarına bu sayfada yer yoktur onun için...