Korkmak

4.3K 163 2
                                    

Kaçmak...

Bir insanın kaldığı en kötü durum, yaşadığı en zor şey belki de kaçmak. Herkesten, her şeyden... Kaçtım korktuklarımdan, duymak istemediklerimden, hislerimden. Annemden, babamdan, Keremden... Yeni yeni fark ediyorum aslında hayatımızın çoğunu kaçarak geçirdiğimizi. Kaçtığımız şey illa biri olmak zorunda değilmiş meğersem. Hislerimizden, duyacaklarımızdan hatta ve hatta kendimizden de kaçabiliyormuşuz. Neden kalmayı seçmedim peki? Korkuyorum sanırım. Yıllardır hissetmekten korktuğum şeylerden korkuyorum. Birine güvenmekten, ona bağlanmaktan korkuyorum. Ben savrulmak istemiyorum, kalbim paramparça olsun istemiyorum, yine hayal kırıklığına uğramak istemiyorum. Çünkü ben hala o elinde babasının hediyesi oyuncak ayıyla camda kahramanının yolunu gözleyen küçük yaralı kızım. Çünkü ben hala güvenmekten, bağlanmaktan 12 yaşındaki o kız gibi korkuyorum.

* * * * * * * 

"Zeynep! Zeynep."

"Hadi Zey aç şu kapıyı lütfen."

Belki yarım saattir kapının önündeki Burak ve Geceden bu ve buna benzer yalvarmalar ve yakarışlar duyuyorum. Bir süredir gözlerimi diktiğim tavandan bakışlarımı ayırıp kapıya diktim.

"Hadi Zeynepçim konuşalım lütfen."

Yataktaki sırt üstü pozisyonumu bozmadan sol tarafımdaki yastığı alıp yüzüme bastırdım. GERÇEKTEN BENİ YALNIZ BIRAKMALILAR ARTIK. Sanırım gözyaşlarım tükendi. Ağlayamıyorum. Gerçekten şu durmadan ağladığım 4 saati hesaba katarsak artık tükendiler herhalde.

"Gece gitmem gerek artık. Sana bahsetmiştim. Şu yemeğe katılmalıyım. Kapıyı açarsa haber ver tamam mı?"

"Tamam canım. Dur seni geçireyim."

Oh sonunda. Azıcık rahat nefes alabileceğim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Bir daha bana hesap sorma, benden bir şey isteme, benimle konuşma, yanıma bile gelme tamam mı?! Yaklaşma bana!"

"Her yeni tanıştığın insanla böyle sarmaş dolaşsan herkes seninle tanışmak için sıraya giriyordur."

"Benim bildiğim Zeynep böyle şeyleri asla takmaz. Sana ne der geçer. Neden bu kadar berbat görünüyorsun?"

"Sen yoksan başkaları var güzelim."

Hızla gözlerimi açtım. Olaylar, görüntüler, sesler beynimin içinde yankılanıyordu. Sürekli gözümün önüne geliyordu. Gözümden akan damlayı elimin tersiyle hızlıca sildim. İnsanların bakışları bile gözümün önünden gitmiyordu.

"Zeynep. Bak Burak da gitti. Aç artık şu kapıyı hadi. Bak sen açana kadar kapının önünde oturmaya devam edeceğim. Yaparım biliyorsun."

Belki anlatsam rahatlarım. Sonuç olarak Gece şu dünyada annemden sonra güvendiğim tek insan.

"Bari bir ses ver. Gerçekten merak etmeye başladım."

Yavaşça yerimden kalktım ve kilidi açtım. Birkaç adım geriye gidip kapıyı açtım.

"Oh sonunda." dedikten sonra bana bakıp süzdü. Arkasından da sıkıca sarıldı. Bende kafamı omzuna yaslandım ve tekrar o damlalar akmaya başladı. Off yine başlıyoruz. Hani bitmişti bunlar.

"Gel yatağa oturalım. Anlat sende neler olduğunu."

Sözünü dinleyerek yatağa yattım. Daha doğrusu büzüldüm. O da yanıma oturdu.

"Anlat. Neler oldu Zey?"

"Ben. Ben ne olduğunu anlayamadım. Bir anda kontrolümü kaybettim ve bağırmaya başladım. Neden böyle oldu hiç bilmiyorum. Okula giderken kafamda hiç böyle bir şey yoktu. Hatta birkaç gün küs kalıp barışacaktım ama ne olduğunu anlayamadım Gece." sesim titreyerek bir anda söylemiştim bunları.

Surrender Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin