Evde koltukta yayılmış bir film izliyordum. Sakince filmi izlerken popcorn yemeyi unutmadım tabii. Gece evde değildi, arkadaşlarıyla programı varmış. Çok ısrar etti ama gitmedim. Tanımadığım insanların arasında olmak pek sevdiğim bir şey değildir. Tanımadıklarınla iletişim kurmak ne bileyim zor işte benim için. Evde rahat rahat oturmak varken ne diye rahatsız kıyafetler giyip fazla gürültülü mekanlara kendimi atayım ki?
İzlediğim film bitince eşyalarımı düzenlemeye başladım. Daha tam olarak yerleşememiştim. Kalan bavulları da boşalttıktan sonra çantamı düzenlemeye başladım. Bu sırada elime okuldaki o kaba çocuğun bıraktığı resim geldi. Ona bakmamıştım henüz. Yavaşça resmi açtım. Vay canına cidden çok güzeldi. Bir oğlan üzerinde şu şövalye kıyafetlerinden vardı ve elinde kılıcı vardı. Kılıcını yerde yatan başka birinin üzerine yerleştirmişti. Dikkatli bakınca o olduğunu anladım ve yerdeki çocuğun yüzündeki her ayrıntı dikkatle çizilmişti, yüzündeki pişmanlık belliydi ama onun yüzündeki ifadeyi anlayamamıştım. Kızgın mıydı üzgün müydü belli değildi. Peki neden kendini bu şekilde çizmişti? Yani bir sorunu olmasa bir insan neden böyle bir resim yapardı ki? Yavaşça resmi masama bıraktım. Biraz daha cesur olsaydım ona resmini verebilirdim ama hem tavrından hoşlanmadığım için hem de bakışları beni ürküttüğü için vermemeye karar verdim. Ayrıca bunu bana bırakmamış mıydı? Demek ki onun için önemsizdi.
Bir süre daha eşyalarımı düzenledikten sonra yatıp uyudum.* * * * * * *
Gece ile beraber kantinde oturuyorduk. Bugünkü belki onuncu ağrı kesicisini aldı. Gözünde gözlükleriyle yüzüme bezgin bir ifadeyle bakıyor, birileri yüksek sesle konuşsa hemen şakaklarını ovmaya başlıyordu. Bu haline güldüm. Bu kadar dik başlı olmayıp beni dinleseydi şuan gayet enerjik olurdu."Ne gülüyorsun ya?! Eğlenmek için bazı şeylere katlanmak gerekir canım."
"Ya ne eğlence..." derken gözlerimi devirdim.
"Ruhun yaşlı kızım senin. Sen en son ne zaman sarhoş oldun bir söyle."
"İlla eğlenmek için sarhoş olmak mı gerekir Allah Allah?"
"Dur bir dakika Zeynep. Yoksa hiç sarhoş olmadın mı??"
Gece kahkahalarla gülmeye başlamıştı. Ay haspam! Sağlamcıysam, kontrolümü kaybetmek istemiyorsam ne olmuş yani?!
"Gece bana bak gülme. Sinirimi bozuyorsun. Yürü ya geç kalacaksın dersine."
Kıkırdamalarının arasında tamam diyerek yürümeye başladı. Ben de arkasından amfiye doğru yol aldım.
* * * * * *
Kendime yine yer ararken dünkü çocuğu topluluktan uzak bir köşede otururken gördüm ama resim konusunda utandığım için yanına oturmadım. Halbuki bu sefer ne çizdiğini çok merak ediyordum. Ders boyunca ara ara ona baktım bir şey çiziyor mu diye ama bu sefer çizmedi. Hayır ben niye bu çocuğa bu kadar bakıyorum anlamadım ki.
Okula geleli de iki gün oldu doğru düzgün ders dinlemedim. Ne iyi öğrenciyim bravo valla bana. Neyse neyse not almaya devam Zeynep Hanım.
* * * *
Geceyle beraber en sevdiği cafeye geldik. Hep gelirmiş buraya öyle dedi. Tabii ben en son geldiğimden beri çok şey değişmiş, yeni yeni yerler açılmış. Böyle sakin şık bir cafe, rahat rahat koltukları var. En köşedeki, kalabalıktan uzak bir tarafa kurulduk. Ben hiç durmadan konuşan Gece'yi dinlerken bir anda kapıdan okuldaki "O" çocuk girdi. Bir ara şunun adını öğrensem iyi olacak, hep o hep o diye diye nereye kadar. Neyse yavaş adımlarla kapıdan içeri girdi. Etrafa öldürücü bakışlar atıyordu nedense. Hayır derdi ne ki amaç tehlikeli gözükmek mi yani? Ay ne saçma. Ben böyle kendi içimde çocukla kavga ederken Gece'nin ciyak ciyak sesiyle ona döndüm."Ya Zey sen beni dinlemiyor musun?! Yarım saattir kime konuşuyorum ben. Hem sen kime bakıyorsun öyle?"
"Ha efendim. Ay bağırma tamam pardon."
"Neyse, söyle bakayım kime bakıyorsun sen?"
"Kime bakacağım ya. Öyle etrafa bakıyorum."
Bu sırada O da çaprazımızdaki masaya oturdu. Siparişini verdikten sonra telefonunu kurcalamaya başladı. Acaba beni gördü mü ya da tanıyor mu diye acayip merak etsem de tanımaması daha iyi diye düşündüm. Yani sonuç olarak pek hoş bir tanışma olmadı aramızda tabii tanışmak denirse...
"Hadi kalk bakalım. Eve gidelim sıkıldım ben."
"Iıı iyi peki. Madem öyle istiyorsun." dedim istemeden gözlerimi o çocuktan çekerken.
"Ahaha artık kimi kesiyorsan pek bırakasın gelmedi bakıyorum."
Benim sevgili(!) arkadaşım Gece bunu söyler söylemez çocuk tabii ki bize baktı. Hemen gözlerimi kaçırarak Gece'yi çekiştirmeye başladım.
"Ay ne çekiştiriyorsun? Valla dengesizsin kızım."
"Yürü Gece yürü."
Kıpkırmızı bir yüzle hızlıca cafeden çıktım ve kendimi arabaya attım. Hadi her şeyi geçtim ama ben bu çocukla hiç utanmadığım bir ortamda bulunamayacak mıyım acaba?..
TEKRAR MERHABA:)) UMARIM HİKAYEMİ BEĞENMİŞSİNİZDİR. OKUDUĞUNUZ İÇİN ÇOOK TEŞEKKÜRLER:D YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...
ÖPÜLDÜNÜZ:*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Surrender
FanfictionZeynep, yeni bir sayfa açmak için, yeni başlangıçlar, yeni maceralar yaşamak için çok sevdiği şehre, İstanbula, geri döner. Sadece mutlu olucak, huzurlu olacaktır. Kalp kırıklıklarına, kavgalara, hayal kırıklıklarına bu sayfada yer yoktur onun için...