Surrender

1.7K 76 21
                                    

Günler, haftalar, aylar geçti. Zeynep ve Kerem ilginç bir şekilde okula sorunsuz devam etti ama öküz gibi ders çalıştılar. Sen Amerikalarda gez dur sonra İstanbul'da yat olmuyor tabii. Son senenin derslerine, projelerine yetişmek mümkün mü? Vizesi, finali, bitirme tezi derken günler aktı da aktı. Takvimin sayfaları yelkovanın saatte ilerleyişi gibi hızla çevrildi. Sonunda bu kadar çabanın, çalışmanın karşılığını alan Zeynep ve Kerem, tabii ki sadece onlar değil Burak ve Gece de, üniversiteden mezun oldular. Hatta Burak'ın bölüm ikincisi olduğunu söylüyorlar ama benden duymadınız. Sevgili Zeynep ve Kerem neredeyse 2 ay geç başladıkları seneyi başarıyla bitirmenin şokunu yaşarken mezuniyet günü geldi çattı. (Eh bunlar hep yazarın kıyakları tabii. O olmasa ohoooo bir sene uzatırlardı okulu bunlar.)

* * * * * * * * * * *

"Şaka maka mezun oluyoruz."

"Cidden öyle."

"Ne çabuk geçti değil mi?"

"Ben daha lise ne ara bitti derken üniversitede bitiverdi resmen."

Sağ ve sol tarafımda dizilmiş arkadaşlarıma baktım. Okulun giriş kapısının önünde durmuş, büyük binaya bakıyorduk öylece. Üzerimizde mavi mezuniyet cübbelerimizle dördümüz dizilmiştik.

"Bu kapıdan ilk girişimi hatırlıyorum." dedim.

Hepsi aynı anda "Ben de." dedi.

"Geçen sene herkesten korka korka girmiştim okula. Bulduğum ilk yere oturmuş, Gece'yi beklemeye başlamıştım."

"Ben tabii ki geç kalmıştım." dedi Gece gülerek.

"Sonra da beni gördün." diyerek araya girdi Kerem çarpık sırıtışı yüzüne oturmadan önce.

"Ertesi günde Gece sana yardım edeyim diye beni yollamıştı." dedi Burak.

"Hiç aklıma gelmezdi hayatımın bu denli değişeceği. İyi ki Ankara'dan buraya gelmişim. İstanbul'a dönmeseydim hayatım nasıl olurdu bilinmez ama hep eksik kalırdım, bunu biliyorum. Kendimi bulamazdım. Aşkın ne olduğunu öğrenemezdim."

"Kendimi ve de başkalarını affetmeyi öğrenemezdim." dedi Kerem.

"Cesur olup içimdekileri söylemeyi öğrenemezdim." diye devam etti Burak.

"Sevmeyi öğrenemezdim." dedi sonra Gece.

Derin bir sessizlik oldu aramızda.

"Ben bu okula en cesur adımlarımla, saçlarımı savura savura, nasıl etkileyici bir giriş yaparak girerim diye düşünerek girdim."

Gece'nin bu söylediğine hepimiz güldük.

"Şahsen ben ilk günden dövecek birini bulur da öfkemi körükleyebilir miyim acaba diyerek girdim. Herkese öldürecek gibi bakıyordum zaten. Tabii birkaç kıza çapkın bakışlar atmış olabilirim."

Gece ve Burak gülerken ben gözlerimi kısmış Kerem'e pis pis bakıyordum. O ise tabii ki gülüyordu.

"Okula amaçsızca, bitmiyor şu eğitim-öğretim hayatı diye düşünerek giren tek kişi ben miydim?" dedi Burak.

"Dedi bölüm ikincisi olan çocuk."

"Sonradan değiştim."

Hepimiz ona bakarak gülerken sonunda dayanamadı ve "Hadi gidip mezun olalım da bu berbat yerden bir an önce kurtulalım." dedi.

Herkes kafasıyla onaylarken içeri girdik. İşte yaşı ne olursa olsun öğrenci öğrencidir. Üniversitede de, lisede de olsa okul kavramından nefret eder. Hayatının en güzel yıllarını geçirmiş olsan da okulunu sevmeyeceksin arkadaşım. Kural bu.

Surrender Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin