"Alo Abiciğim ne zaman geliyorsunuz?"
Dediğinde biraz düşündüm. Ardından
''Birazdan çıkıyoruz canım. Altıda orada oluruz.''
Dedim. Bu sefer Ayşe'nin sevinci sesine yansımıştı.
"Peki abiciğim. Merakla bekliyoruz."
Derken gerçekten Zehra ile birlikte olduğum için daha doğrusu öyle zannettiği için mutluydu. Bu mutluluğunu bozamazdım. Ona bu kötülüğü yapamazdım.
'Tamam Ayşe. Az kaldı.''
Diyerek telefonu kapattım.---------------------
Zehra hala hazır değildi. Nerede kaldı bu ya. Daha fazla dayanamadım kapıyı tıklayıp
"Bitmedi mi hala. Nerede kaldın. Geç kalıyoruz." Dedim sinirle. Zehra dan ses gelmedi. İyice sinirlenmiştim.
"Sinirlenmeye başlıyorum. Nerede kaldın" dedim. Hala ses yoktu ve ben sinirden salonun ortasında dönüp duruyordum.Zehra:
İçeriden gelen sese kulak verdim. O telefonla konuşuyordu. Kiminle konuştuğunu anlamam çok ta uzun sürmedi. Ayşe bizi merak etmişti. Ben son hazırlıkları yaparken kapı çaldı. "Bitmedi mi hala. Nerede kaldın. Geç kalıyoruz" dediğinde sinirlendim bu yüzden cevap vermedim.Cevap vermememden dolayı iyice sinirlendi.Ama umurumda değildi. Kapıdan uzaklaştığı ayak seslerinden belliydi. Kapıya yöneldim ve salonun ortasına kadar yürümeye başladım. Arkası dönüktü. Geldiğimi duydu. "Hazırım" dedim. Bana yavaşça sinirle döndü. Ama beni gördükten sonra yüzündeki sinir birden şaşkınlığa dönüşüverdi. Demek ki beklediğinden daha iyi görünüyordum.Ömer:
"Hazırım" dediğinde sinirle ona döndüm. Ama döndüğümde onu bu kadar güzel beklemiyordum. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. O bana ben ona bakıyordum. İlk konuşan o oldu. "Gitmeyecek miyiz?Hani geç kalıyorduk. " söylediği kendime gelmeme sebep oldu. Ömer kendine gel. O göründüğü kadar masum biri değil. Buda onun oyunlarından biri. İşini bilen profesyonel bir oyuncu o. "Acele et" diyerek önden çıktım. Asansöre binip otoparka indik. Arabaya binerek sürmeye başladım. İkimizde susuyorduk. İçimden konuşmak gelmiyordu. Sessizliği bozan o oldu.Zehra:
İkimizde susuyorduk. Aklıma takılan bazı şeyler olduğundan sessizliği bozan ben oldum. "Bu alev çok mu tehlikeli?" Sanki kötü bir şey demişim gibi ters bir bakış attı. Ardından "hemde senin düşünemeyeceğin kadar" dedi. Resmen bana hakaret ediyordu. Sakin ol Zehra. Ne söylerse söylesin karşılık verme. Bunu babam için yapıyorum. Sadece altı ay. Altı ay dayanacaksın. "Yani yemek boyunca bizi sıkıştıracak" dedim sakinleşerek. "Evet. Hatırlıyorsun değil mi çalıştıklarını? " bunu söylerken sakin olmaya çalışıyordu. Anlaşılan kardeşini çok önemsiyordu. Oyunun ortaya çıkmaması için nelere katlanıyor. Ama ne olabilir ki.Neden kardeşine böyle bir oyun oynuyor? Hasta demişti. Ama her hasta olana yalan söylenmez ki. İnsan neden yalan söyler. Tabi ki mecburiyet. Tıpkı benim mecbur olduğum gibi. Ama onun durumu benim ki kadar zor değildir. Ben sonuçta bu oyunu babam hayatta kalsın diye kabul ettim. Ben düşüncelere dalmışken "bir cevap bekliyorum" demesi ile kendime geldim. "Evet. Hepsini hatırlıyorum. Merak etme ben açık vermem. Sen çalıştın mı peki?" Sorduğum soruya gayet sakin bir şekilde cevap verdi. "Tabi ki de. Sen pot kırma yeter."Konağa varmıştık. Saat altı olmuştu. Muhtemelen herkes bizi bekliyordu. Kapıya yavaş tedirgin adımlarla yürüdüm. Oda hemen arkamdaydı. Zile bastı. Kapıyı gençten bir kız açtı. "Hoş geldiniz Ömer bey" dediğinde " herkes salonda mı Nazan?" Diye sordu. Adı Nazan imiş. Kafasını evet anlamında sallayıp eşyalarımı aldı. "Arabada Zehra'nın eşyaları var onları misafir odasına götür Nazan" dedi. Tamamen unutmuştum ben bu geceden itibaren bu konaktaki altı ay başlıyordu. Allah'ım sen bana dayanma gücü ver.
Salona doğru yürürken ev halkı için seçtiğim hediye sağ elimdeydi. Boşta kalan sol elimi ise o tutmuştu. Sessizce ona döndüm. "Ne yapıyorsun sen" dediğimde sinirlendi. "İnandırıcı olmalıyız. Bozma sakın. Ve gülümse" bana böyle emirler vermesine gerçekten sinir oluyordum. Salona el ele girdiğimizi görünce herkes çok mutlu oldu.
Bir kişi hariç. Muhtemelen bu bahsedilen alevdi. Bakışlarımı sağ tarafa çevirdiğim de Ayşe heyecanla yanıma geldi. "Zehra canım senin abim ile birlikte olmana o kadar sevindim ki. Yani mutluluğu mu kelimeler ile anlatamıyorum. " gerçekten de mutluluğu tarif edilemezdi. Yüzündeki gülümseme, gözündeki mutluluk, hareketlerindeki heyecan... Elimdeki hediyeyi Ayşe ye uzattım. "Çok pahalı bir şey değil ama..." dedim mahcup bir şekilde. Hediyeyi açtı. Üzerine Ayşe yazdırdığım vazoyu görünce çok mutlu oldu. " önemli olan düşünmen canım" dedi mutlulukla. Ayşe gerçekten de bizim birlikte olmamıza seviniyordu. En az onun kadar arkasında duran kadında mutluydu. Bana yaklaşarak elini uzattı. "Hoş geldin zehracığım. Seni tanıdığıma çok mutlu oldum. Ayşe'nin anlattığı kadar güzel birisin. Ben Ömer'in annesi müzeyyen. " aynı samimiyetle elimi uzattım. "Bende çok memnun oldum tanıştığıma. Ömer sizlerden bahsetti."
Göz ucu ile Ömer'e baktım. Durumdan gayet memnundu.Tabi şimdilik. Bakalım bu gece ve önümüzdeki altı ay ne gösterecekti. Ayşe söylediğime şaşırdı. "Abim bizden bahsetti mi? Normalde hiç bir şey den bahseden biri değil. Onda yıktığın ilk duvar bu. Ben inanıyorum ki abim seninle birlikte çok mutlu olacak. Ve sen onda daha bir çok duvarı yıkacaksın. " Ayşe bunu söylerken muzipçe gülüyordu. Bu hali ona hem olgun bir kadın görünümü verip aynı zamanda yaramaz bir çocuk edası katıyordu. Onun neden kardeşini bu kadar sevdiğini anladım bu gece. Aralarında inanılmaz bir bağ vardı çünkü. Ayşe birden hala ayakta olduğumuzu fark etti. Mahcup bir hali vardı. "Ayakta kaldın canım. Geç otur şöyle abimle yan yana. Kusura bakma ne olur. Heyecandan unuttum." Kendini rahat hissetmesi için samimi bir ifade ile "hiç sorun değil Ayşeciğim." Dedim.
Biz sohbete dalmışken elli yaşlarında biri müzeyyen hanıma sofranın hazır olduğunu söyleyerek gitti. Daha fazla beklemeden masaya geçtik hep beraber. Masayı donatmışlardı. Ne ararsan vardı. Ve yemekler harikaydı. "Yemekler çok güzel. Bayıldım. " dedim Ayşe ye bakarak. Yemekleri beğenmeme sevindiği her halinden belliydi. "Hediye abla çok güzel yemek yapar. Bu yaptığı yemeklerin hepsi senin için özel canım"dediğinde utanmıştım. Bir eksik olup olmadığını sormak için masaya gelen hediye ablaya döndüm. "Yemekler çok güzel olmuş elinize sağlık. " dedim. Teşekkür ederek geri mutfağa döndü.
Yemeği bitirmiş tekrar salona geçmiştik. Ben ve Ömer üçlü koltukta oturduk. geri kalan herkes bizi rahatta görebileceği yerlere oturdu. Ayşe sevinçle karşımıza oturdu."evet anlatın bakalım nasıl tanıştınız. Her şeyi tek tek bilmek istiyorum." Daha önce ne anlatacağımızı konuştuk bu yüzden soruyu ben cevapladım. "Aslında biz çok klasik bir şekilde çarpışarak tanıştık. Benim acelem vardı ve işe yetişmek için koşuyordum. Oldukça gecikmiştim. Elimde dosyalar falan vardı. " birden Ayşe durdurdu beni. Heyecanla "sonrasını abim anlatsın. Hadi abi seni dinliyoruz." Dedi sevinçle.
Bölüm sonu.
Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy (TAMAMLANDI)
FanfictionNefretten → Aşka ♥ AYAKTA DURACAK MECALİM YOKKEN, HAYATTA DURACAK MECBURİYETLERİM VAR. Bir yanda Kanser hastası bir kadın. (Ayşe) Ve o kadın için elinden geleni yapan Fedakar bir abi. (Ömer) Bir yanda ise ailesi için didinen ve onlar için her şeyi...