ASK 39.BÖLÜM

1.5K 174 71
                                    

Ayşe'leride eve zar zor gönderdiğimde Salim baba, Yasemin, Sinan, Zehra ve ben kalmıştık sadece.  Eve dönerken Sinan, babası ve kardeşini yalnız bırakmamak için babasının yanına taşınacağını söyledi. Bana Zehra'ya iyi bakmamı tembih etti.

------1 hafta sonra------
Bir hafta Zehra ile Salim babanın yanında kaldık. Sevim annenin yedisi için mevlid okuttuk. Bir hafta boyunca hergün mezarlığa götürdüm Zehra'yı. Saatlerce mezarın başında oturup dua etti hep. Sevim annenin anlattıklarını Zehra'ya anlatamadığım için gerçekler sürekli beni sıkıştırıyordu. Ama kendime bir söz verdim. Zehra kendini toparladığında ona tüm gerçekleri anlatacağım. Hem sözleşme amacını hem ailesi hakkında ki gerçekleri.

●●●● 2 AY SONRA●●●●●
ZEHRA:
Annemin yokluğunun üzerinden neredeyse iki ay geçti. Bu eve gelme amacım Ayşe'nin mutlu olmasıydı. Ama ben iki aydır onunla konuşup ilgilenemedim. İki ay odadan doğru düzgün çıkmadım. Ara sıra Ömer ile mezarlığa geliyor anneme dua edip geri dönüyorduk. Oda ailesini kaybettiği için acımı iyi anlıyordu.

Bir gün mezarlıktayken bunca zaman nasıl dayandığını sordum. Anne babanın yokluğuna nasıl alıştın dedim. Bana 'gidenin yokluğuna değil, acısına alışıyorsun!' Dedi. Haklıymış. Yokluğuna hiçbir zaman alışılmıyor. Sadece insan bu acı ile yaşayıp, bu acıya rağmen gülmeyi öğreniyor. Bu zaman boyunca hem kardeşine hem bana destek oldu. Evet Ayşe bu iki ay boyunca bir kaç kez bayıldı. Ciddi bir şey olmadığını söyleyip geçiştirdi Ömer hep. Ama bana söz verdi. Bugün Ayşe'nin neyi olduğunu bu sözleşmenin amacını anlatacak.

Ömer olmasa belkide toparlanmam çok güç olabilirdi. Birde tabi ki Cevriye hanım var.  Oda hiç boş bırakmadı. Ömer'in şirkete gitmesi gerektiği durumlarda hep o ilgilendi benimle.
Tabi birde konak meselesi var. Asya'nın okulu nedeniyle orman içinde olan konaktan sahili gören bir konağa geldik. Kapıdan girişte sağ tarafta uzunca bir koridor ve bu koridorun solunda yer alan kapılar yatak odalarıydı. Koridorun sonundaki büyük oda ise bize verilmişti. Tek katlı ve büyük bahçeli bir evdi. Bahçesi çok ferah. Ömer bu eve yerleştiğimizden beri sık sık beni bahçeye çıkarıp iyi olmam için uğraştı.

Onun bu iyiliğini hiç bir şekilde ödeyemem. Bu iki ay boyunca dağ evinde yaptığım plan tıkır tıkır işliyordu. Alev kıbrıs ihalesi sandığı dosyanın bilgilerini Hilmi YILMAZ'a ulaştırıyordu. İhaleye az vakit kalmıştı. Alev'in oyunun sonu geliyordu. Demir, Leyla, Nihat ve Ömer'in amerikadan gelen arkadaşı Mert canla başla Hilmi'nin sonu için çalışıyordu.

Mert…

Babasının pis işlerinden bıkıp yurt dışına kaçan ve sırf Ömer istedi diye ülkeye geri dönen dürüst bir iş adamı. Babasından bağımsız olarak çok iyi yerlere gelmiş. Şimdi de Ömer ile ortak şirket kuracaklar. Alev hariç bizim tayfanın hepsi yeni şirkette rol sahibi. Alev buna başlarda çok bozulsada Hilmi ile uğraşmaktan aile şirketindeki işlerine bile zor yetişiyordu. Kendi kuyusunu kazıyor ve bundan haberi bile yok!

Tabi Ali'yi de unutmamak lazım.  Hilmi'nin aleyhine deliller için hala yanında duruyor. Ama Hilmi YILMAZ bunların hepsini hak etti. Camdan dışarıyı seyrederken bu koskoca iki ayın nasıl değiştiğini düşünmek garip geldi. Bunca yaşadığım şey sadece iki ayda olmuştu. Oysaki iki ay önce sıradan bir insandım. Marangozluk geliri ve asistanliğımdan kazandığım para ile evi geçindirmeye çalışıyordum. Şimdi ise dertler derya olmuş üzerimize yağıyordu.

Ama yine  bunada şükür! Her şeyin üstesinden yavaş yavaş kalkabiliyorduk. Aldığımız her nefes için hergün Şükrediyordum. Açılan kapının sesi ile omzumun üzerinden baktım. Gelenin Ömer olduğunu görünce ona döndüm. "Artık anlatacak mısın? "
"Şey.. evet. Bende onun için gelmiştim. Otursana." Dediğini yapıp yeşil koltuğa oturdum. Karşımdaki koltuğa oturdu Ömer'de. Elleri ile oynamaya başladı.
"Bu.. sözleşmenin amacı kardeşim.
Zehra! Ayşe çok hasta!"
"Ne.. ne hastalığı var? "
"Bir kaç sene önce kansere yakalanmıştı. O zamanda doktorlar çok umutlu değildi. Ama bir şekilde Ayşe bu hastalığı yendi. Seninle hastanede karşılaştığımız gün, bayıldı hastaneye götürdük. O gün yapılan tahlillerde hastalığın tekrarladığı ortaya çıktı. Doktor 6 ay ömrü kaldı. Mutlu edin Ayşe'yi dedi."
"Yani… bu sözleşme o yüzden 6 aylıktı. Sen.. bunu bile bile nasıl hiç bir şey yokmuş gibi davrandın. Çok.. çok zor bir şey bu."
"Mecburdum."
"Peki bu sözleşme bittiğinde Ayşe iyileşirse,  ayrıldığımızı duyunca üzülmeyecek mi? İnşallah iyileşir bunu çok isterim. Ayşe çok iyi bir anne. Asya Ayşe olmadan yapamaz."
"Ayşe bir iyileşsin de sözleşme işini sonra düşünürüm."
"Haklısın. Ben elimden geleni yapacağım. Buna emin olabilirsin."
"Çok teşekkür ederim.  Bende ailene ve sana  ne zaman yardıma ihtiyacınız olursa yardım edeceğim. Yalnız değilsiniz bunu unutma."
"Hiç gerek yok gerçekten."
"Sen nasıl içinden gelerek yapıyorsan ben de öyle yapacağım. Bunu konu tartışmaya kapalı. Hadi salona geçelim. Yemek neredeyse hazır olur."
"Tamam" diyerek salona doğru yürümeye başladık. Çalışma odasının önünden geçerken Ömer'in telefonu çaldı.

"Demir arıyor. Ben bir konuşup öyle geliyim. Sen geç salona."
"Tamam ama gecikme." Diyerek salona yönelirken Ömer de  çalışma odasına girdi.

Ömer:

"Alo Demir bir şey mi oldu?"
"Hayır her şey yolunda. Ben Zehra'ya gerçekleri anlatıp anlatmadığını merak ettim"
"Hastalığı anlattım. Çok üzüldü. Bu yüzden ailesi hakkında ki gerçekleri söyleyemedim. Salim babanın babası olmadığını, Sevim annenin annesi olmadığını sötyleyemedim. Ama anlatacağım merak etme Demir."
"Sen kararlısın yani. Bu çok iyi. Her şey daha güzel olacak Ömer. Zehra'ya destek ol. Yanında ol."
"Merak etme Demir."

Zehra:
Ömer on dakikadır gelmedi. Yemeğe çağırmak için çalışma odasına yöneldim. Alev kapının önünde duruyordu. Sanki Ömer'i dinliyor gibiydi. Ayak seslerimi duyunca panikle "Ben telefonu unuttum odada alıp geliyorum" diyerek hızla uzaklaştı. Kapıyı çalıp odaya girdim.
"Merak etme Demir. Zehra geldi kapatmam lazım" diyerek konuşmayı bitirdi.
"Benim yüzümden mi kapattın."
"Yok hayır. Zaten kapatacaktım."
"Ben yemeğe çağırmaya geldim de..
Alev kapıda sanki seni dinliyordu. İnşallah bizim plan hakkında konuşmamışsınızdır."
"Alev mi? Yok önemli bir şey konuşmadık. Hadi yemeğe geçelim. "

………
Yemeğin sonuna yaklaşırken Alev gayet neşeli neşeli konuşmaya başladı.
"Zehra az önce neler öğrendim biliyor musun? "
"Bilmiyorum Alev nereden bilebilirim?"
"Sende haklısın. Bilmediğin o kadar Çok şey varken neler öğrendiğimi nereden bileceksin"
"Anlat Alev dinliyoruz."
"Evet, başlıyorum hepiniz beni dinleyin.
Öğrendiğim ilk şey Zehra'nın babası bildiği Salim, babası değilmiş.
Annesi de Öz annesi değilmiş. Bunca sene seni kandırmışlar."
"Sen ne saçmalıyorsun Alev!" Çatal ve bıçağı sertçe masaya bıraktım.
"Bu durumu bilen tek ben değilim! Ömer de biliyor bu gerçekleri.  Sana anlatmadı mı?"
Gözlerim dolarken Ömer'e baktım. Sandalyeyi sertçe iterek hiç bir şey demeden giyinme odasına gittim. Çantamı ve montumu alıp kapıya yöneldim.

Ömer:
Zehra masayı terk edince peşinden gitmek için ayağa kalktım. Ayşe'nin seslenmesi ile durakladım.
"Abi Alev doğrumu söylüyor?"
"Ayşe şimdi gitmem lazım. Önce Zehra ile konuşmalıyım. Sonra konuşalım."
Odaya giderken çantası ile çıkan Zehra'yı gördüm. Çıkmak için kapıya uzattığı kolunu tuttum.
"Zehra ne olur dinle beni! Bugün anlatacaktım sana ama…"
Sözümü kesti.
"Seni dinlemek istemiyorum! Bırak kolumu!"

Çıkmak için kapıyı açtı. Bir iki adım atıp durdu. Neden durduğunu anlamak için bende kapıdan dışarı çıktım. Gördüğümüz karşısında şok olduk. İkimizde şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk.

BÖLÜM SONU! !

ACABA NE OLDU NEDEN ŞAŞIRDILAR?

40.BÖLÜM SÜRPRİZİ ACABA NE OLACAK?

BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ?

YENİ BÖLÜM +60 BEĞENİDE GELECEK.

BİRDE SON 4 BÖLÜM BEĞENİLERİ ÇOK DÜŞÜK. LÜTFEN OYLAMAYI UNUTMAYIN :)

Adını Sen Koy (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin