ASK 25.BÖLÜM

1.8K 192 58
                                    

Ömer:

O hala benim karım olacak derken, Zehra benimle evliydi. Sözleşmeli evet ama sonuçta resmi olarak karım o benim. Yinede aklımdaki şüphelerden dolayı yasemini arayarak mahalledeki parka çağırdım. Çok geçmeden geldi.
"Abi ne oldu. Acele gel dedin. Ablama bir şey mi oldu yoksa!"
"Hayır, hayır.. ablan iyi. Ben seni başka bir şey için çağırdım. Bu yener az önce bir kağıt gösterdi bana." Yasemin Anlamsızca yüzüme bakarken devam ettim sözlerime.
"Nikah tarihi almışlar! ABLANLA!" derin bir nefes aldı. 
"Bıktım artık abi yemin ederim bıktım! Annem! Yener'le evlendirmeye kararlıydı biliyorsun. Seninle tanışmadan iki hafta önce ablamın kimliğini Yener'e verdi. Demek nikah günü içinmiş. Muhtemelen ablamın da haberi yoktur nikah tarihinden. Konuştun mu ablamla" 
"Bu Yener'e artık birinin haddini bildirmesi lazım. Bir insanı istemeyerek evliliğe sürüklemek de ne ya!" Sonra Zehra ile sözleşmeli yaptığım evlilik aklıma geldi. Bende zorlamıştım. Yener'den ne farkım kaldı benimde. Derin bir of çekerken yaseminin sözleri ile donup kaldım.
"Abi sizin durum farklı. Yener'den ne farkım var diyorsun ama sen asla onun gibi kötü biri olamazsın."
"Baldız sen benim aklımı mı okudun" diye gülerken yaseminde gülmeye başladı.
"Oda benim sırrım enişte bey " diyerek tekrar gülmeye başladık. Saate baktım.
"Ben geç kalıyorum. Gitmem lazım seni eve bırakayım gel"
"Yok abi sen git. Ben yürümek istiyorum biraz."
"Tamam ama dikkat et. O Yener'e güvenmiyorum ben" diyerek arabaya bindim.

Zehra:
Saate baktığımda çoktan öğlen olduğunu fark ettim. Neredeyse iki saattir parktaydık. Saate tekrar baktığımda bire çeyrek vardı. Artık gitmemiz gerekti.
"Asya canım bugünlük yetmez mi? Annen seni merak eder sonra."
"Zehya abya biyaz daha lütfen" onun bu tatlı hallerine karşı gelmek mümkün değildi.
"Peki ama sadece yarım saat tamam mı canım. "
"Tamam zehya abya"

Salıncakta sallamaya devam ettim Asyayı. Ama aklım bir yandan da Ömer'de idi. Neden bugün o kadar sinirliydi ki. Düşündükçe mantıklı bir sebep aradım ama hiçbir sebep bulamadım.

●●●ŞİRKET●●●

ÖMER:

Ofis telefonunu kaldırarak asistanı aradım sinirle. "Alev hanımı derhal odama bekliyorum" diyerek sinirle kapattım telefonu. İki dakika içinde neşeli neşeli odaya giren alev iyice sinirimi bozdu.
"Beni çağırmışsın Ömerciğim"
"Kıbrıs ihalesi taslağı nerede alev!"
"Ben yoğunluktan.." yine mazeretler... konuşmasını kestim.
"Senelerdir burada çalışıyorsun. İşteki önceliklerimi biliyorsun ama yapman gereken işi yapmıyorsun! Alev! Bir daha böyle bir hatanda dosyayı Nihat alır haberin olsun."
"Ama Ömer..."
"Anladın mı?!"
"Bu kadar sinirli olmanın sebebi karın mı? Ne yaptı da sinirlendin!"
"Haddini aşma alev. Bu sinirimin sebebi profesyonel hareketler sergilememen. Boş işlerle uğraşıp önceliklerini aksatman!
Ayrıca karım hakkında konuşurken laflarına dikkat et! Bir daha uyarmam!"
"Dikkat etmezsem!"
"Sonuçlarına katlanırsın!"
"Bitti mi?!" Diyerek döndü. Tam çıkarken durdurdum.
"Bitmedi!" Yavaşça geri döndü. Bende söze devam ettim.
"Basın istemediğimizi ısrarla söylememize rağmen basını çağırman da bardağı dolduran başka bir mesele. Bardak taşmak üzere dikkatli ol!" Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken susup koşar adım odadan çıktı.

Zehra:
"Asya canım gitme zamanı geldi.  Gidelim mi?"
"Tamam zehya abya. Yoyuldum zaten bende"
"O zaman şu montunu giy bakalım önce."
Montu giydirip çantasını  elime aldım.  Parkın çıkışına yaklaştığımızda yanımız da beyaz büyük bir araç durdu. Yan kapısı açıldı. Asyayı tutup içeri çektiler. Beni de diğer adam kolumdan tutarak zorla arabaya bindirdi. Bağırıp yardım istemeye vaktim bile olmadan arabaya bindirmişlerdi bizi. İri olan adam bana döndü.
"Ömer Kervancıoğlu'nu ara hemen."
"Ne yapacaksınız?" Pis pis sırıttı.
"Tabi ki de pazarlık. Hadi ara hemen"

Telefonu çantamda arıyordum. Ama titreyen ellerim bulmama engel oluyor. Sabrı tükenen kaba adam çantamı aldı.
"Burada işte. Beceriksiz ara çabuk."  Diyerek telefonu elime uzattı. Ellerim titrerken aradım. Altıncı çalışta telefonu açtı.

Ömer:
Toplantının ortasında ısrarla çalan telefonu alıp odadan çıktım.
"Önemli bir şey mi? Toplantıdayım!" Diyerek açtım.
"Ben.. önemli olmasa aramazdım. Önemli! " sesi titreyerek çıkıyordu.
"Zehra neden titriyor sesin, ne oldu? " bu sefer konuşan bir adamdı.
"Yeğenin ve karın elimizde. Dediklerimizi yapmazsan da bir daha onları göremezsiniz Ömer Kervancıoğlu! "
"Sen! Sen kimsin ne istiyorsun!"
"Ne istediğimizi bir daha ki aramada öğreneceksin Kervancıoğlu! Başka bir numaradan arayacağım.  Beklemede kal ve polisi karıştırma sakın!"

Telefonu kapattığında tekrar aradım Zehrayı ama yok açmıyordu o adam. Toplantı odasının kapısı açıldı. Endişeden bir oyanı bir buyana hızla yürüdüm. En sonunda demir durdurdu.
"Ömer ne olduğunu anlatacak mısın?  İçer de seni bekliyorlar!"
"Toplantıyı ertele demir! Zehra ve Asyayı kaçırmışlar!"
"Ne diyorsun Ömer!  Kim? Neden? "
"Bilmiyorum arayacağız biz dedi. Polisi de karıştırma dedi."
"Bu önemli toplantıyı ertelemek zararımıza olacak ama ben gidip ertelendiğini söyleyeyim"
"Bende geliyorum"

Odada girdik.
"Ömer nerede kaldın. İşleri var gidecek beyefendiler Kıbrıs'a geri"
"Toplantı ertelendi alev. Herkes çıkabilir odadan"
"Neden Ömer?"
"Öyle gerekti çünkü!"

Ani çıkışıma herkes şaşırırken hızla odama geçtim bende.

Zehra:
Telefonu kapatıp camdan fırlattı. Asya korkmasın diye sakinleştirmeye çalıştım onu. Yarım saat kadar yol aldıktan sonra ıssız bir yere geldik. Bir ev vardı karşımızda orta büyüklükte bir evdi burası. Araçtan indik. İçeri doğru yürüdük. Asyayı salona oturtup beni bir demir kapı önüne getirdi. Galiba bodruma inen kapı bu. İnmemek için ne kadar dirensem de sürükleyerek aşağı indirdi. Bağırıp kaçmaya çalıştığım sırada başımın arkasında hissettiğim sert silah kabzası ile dizlerimin üzerine çöktüm. Çok geçmeden yere yığıldım.

●●●●●

Ne kadar baygın kaldın bilmiyorum. Kendime geldiğimde zorla doğrulup ağrıyan başıma elimi götürdüm. Kanamıyor idi. Bu iyi. Bir süre oturup kendime gelmeye çalıştım. Gücümü toplayarak "Kimse yok mu!" Diye bağırdım korkuyla.sesim çaresiz ve bitkin çıkmıştı. "Kimse yok mu? Ne istiyorsunuz benden?" Sesim Bağırdıkça güvenimi yerine getirmiş, git gide daha yüksek çıkmaya başlamıştı. "Kimsiniz? Ortaya çıkın!" Boğazım düğümlendi. Kendimi daha fazla tutamayıp ümitsiz bir halde ağlamaya başladım.  Son sözlerim dudaklarımdan ağlarken döküldü. "Asya'ya hiçbir şey yapmayın! Ne isterseniz yaparım ne olur yanıma getirin."

Bölüm sonu!
Nasıl buldunuz bölümü :)

26.bölüm hazır yazdım onu. Bolca beğeni ve yorum gelirse yarın yada cuma akşamı 26.bölümü paylaşa bilirim. Bakalım bir sonraki bölümde neler olacak.

SORU: SİZCE ZEHRA VE ASYAYI KİM NEDEN KAÇIRDI? 

Adını Sen Koy (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin