ASK 22.BÖLÜM

1.7K 184 41
                                    

Filmi takıp koltuğa yerleştik. Ben "L" koltuğun tam köşesine oturdum. Zehra da yanımda yastığı kucağına aldı. Aklıma ışığın açık olduğu geldi. Kalkıp ışığı kapattım. Ben yerime yerleşirken mısırları kucağımıza alarak başlayan filme döndük.
Film boyunca Zehra Biraz izliyor, sonra korkup gözlerini sımsıkı kapatıyor. O filmi izlemeye çalışırken ben filmi unutup sadece ona odaklanıyorum. Yaptığı jest ve mimikler gerçekten korktuğunu gösteriyordu. Ama o, bu hali ile bile çok güzel.

Ama suç benim değildi.  Korku filmi tak diyen kendisiydi.  Ben Zehra'nın hallerine gülerken çıkan korku sahnesi Zehrayı yerinden sıçrattı. Birden yanıma sokuldu. Sonra hareketinin farkına varıp başını kaldırıp gözlerime baktı.

On saniye kadar baktıktan sonra tereddütle geri çekilip filme döndü.
"İstersen biraz yanıma gel. Böylece daha az korkarsın" diyerek seçeneği ona bıraktım. Bir bana , bir yanına bir filme baktı bir kaç kez. Ben tam gelmeyeceğini düşünürken biraz yaklaşıp yanıma sokuldu.

Zehra:
Filmden çok korktum bu yüzden istersen yanıma gel dediğinde biraz tereddütle yanına yaklaştım. Yüzüne bakmamaya çalışarak filme döndüm.

Filmde çıkan korku sahnesi etkisi yüzünden başımı Ömer'in göğsüne gömdüm panikle. Utançla başımı kaldırdım. Yan yana oturuyorduk. Uykum çok geldi. Ama bu korku filmi yüzünden nasıl uyuyacaktım ki. Filmi izlemeyi bırakıp düşüncelere daldım. Arada bir esniyordum. Saat gece biri geçmiş hızla ikiye yaklaşıyordu. Yorgunluktan gözlerim kapanıyordu.

Ömer:
Göğsüme başını yaslayan Zehra'ya baktığımda uyuduğunu anladım. Bir an ne yapacağımı bilemedim yastığı dizlerime koyarak Zehra'nın başını dikkatlice yastığa koydum. Zaten yanımda olan telefon ile doktoru aradım. Sessizce konuşmaya başladım.
"Rahatsız ediyorum doktor bey gece gece Ama bir şey danışacaktım."
"Dinliyorum Ömer bey"
"Sabaha kadar uyutmayın demiştiniz ama eşim uyuya kaldı. Bir sakıncası yoksa uyandırmaz isem olmaz mı diye soracaktım ben"
"Eğer bir baş ağrısı baş dönmesi olmadıysa tehlike yoktur."
"Yok yok dediklerinizin hiç biri olmadı."
"O zaman uyusun dinlensin iyice"
"Teşekkürler. İyi geceler"

Telefonu kapatarak Zehra'ya baktım. Sabahları güçlü kadın iken, uyurken savunmasız, narin , hassas idi. Hareket edip uyandırmak istemediğim için gözlerimi kapatıp saatlerdir beni çağıran uykumun sesine kulak verdim.

____________SABAH__________

Zehra:
Güneşin ışığı ile gözlerimi yavaş yavaş aralarken, dün ki rahat uykum sayesinde zorlanmadan kendime geldim. Yerimden doğrulduğumda Ömer'in dizlerinde uyuduğumu anladım. Başına destek için yastık koyarak kızaran yanaklarımı uyanıp görmesin diye hızla giyinme odasına geçtim. Üzerimi değiştirip odaya geldiğimde saat yeni altı olmak üzereydi. Üzerine bir örtü örterek mutfağa indim.

Asya benden onun için bir şeyler yapmamı istemişti. Sözüm vardı Asya'ya. Bende peynirli poğaça için malzemeleri çıkarıp hamuru yoğurmaya başladım.

Ömer:
Boynumun ağrısı ile uyandım. Yanıma baktığım da Zehra yoktu. Anlaşılan oda erken uyanmış. İyi gelir umudu ile sıcak bir duşa girdim. Duştan çıkıp üzerimi giyerek aşağı indim. Salonda kimse yoktu.  Aslında normaldi. Saat daha altı buçuk bile olmamıştı. Hala biraz ağrıyan boynumu tutarak mutfağa yöneldim. Beş adımda vardığım mutfakta sadece Zehra vardı. "Günaydın" diyerek karşısındaki sandalyeye oturdum.
Güler yüzle "Günaydın" diyerek önüne döndü.
"Erkencisin! Ne yapıyorsun?" Aslında ne yaptığını görüyordum ama sorma gereği duydum.
"Asya'ya sözüm vardı. Onun için peynirli poğaça yapıyorum"
"Ayşe'de çok sever. Biz.. küçükken.. annem... Ayşe için yapardı.."
"Annen... ne oldu ona.."
Bir kaç saniye sustum.
"Kusura bakma.  Sormadım farz et."
" yok önemli değil...bizi terk etmeden önce yapardı... sonra çekti gitti zaten... Ben hadi neyse de.. AYŞE!  Daha küçücüktü.."
Gözümden gelen bir kaç damla yaşı silip konuyu değiştirdim.
"Dün ki film nasıldı" diyerek sırıtmaya başladım. Zehrayı sıkıştırmak, yüzünün utanınca kızarması... hoşuma gidiyordu.

Bu devirde utanınca yüzü pembeleşen insan sayısı çok az kaldı. Ve bunlardan birisi benim karımdı. KARIM! Ne çabuk alıştım bu fikre. Daha bir hafta öncesine kadar kadınlardan uzak duran ben, şimdi evliyim ve bu duruma bir haftada alışmıştım.

Zehra:
Dün ki filmi sorduğunda aklıma birden korkup başımı göğsüne gömdüğümü hatırladım. Yüzüm alev alev yanıyordu. Ve şuan yüzde yüz kızardım da. Sabah kucağında uyandığımı hatırladım bide. Biten poğaça tepsisini fırına atmak için arkamı döndüğümde saniyelerdir tuttuğum nefesi bıraktım. Kalbim heyecandan deli gibi atarken, ben istemsizce olan hareketlerime anlam vermeye çalıştım. Ellerimi ve çıkan bulaşık yıkamak için musluğun yanına geçtiğim de Ömer'in sesi ile duraksadım.
"Onları yıkamak senin işin değil. Hediye abla yapar"
Bu sefer Sinirle döndüm. Kaşlarımı çatarken söze başladım.
"Bu evde bir şeyi temizlemek yada yıkamak için bunun işim olması mı gerek." Yanına yaklaşarak sessizce konuşmaya başladım.
"Kusura bakma ama ben senin gibi rahata alışkın değilim. Benim geldiğim yerde arkamızdan toplayan yoktu. Yani ben kendimi rahat hissetmem. Bu seni rahatsız ediyorsa kusura bakma."
"Sen bilirsin." Diyerek mutfaktan çıktı. Ukala işte ne olacak.

Poğaçalar hazır olduğunda hediye abla da mutfağa gelmişti. Birlikte kahvaltıyı hazırladık. Masa hazır olduğunda herkes yerine oturdu. En başta tekli yere müzeyyen annem geçti. Ayşe ve Ömer hemen yanında karşılıklı oturdu. Ayşe'nin yanına Asya onunda yanına Nihat. Ben de doğal olarak Ömer'in yanındaydım. Benim yanımda alevle aramıza oturan Cevriye hanım.

Hediye abla son olarak poğaçaları ortaya koydu. Ömer uzanıp hemen bir tane alarak tadına baktı. Yüz ifadesinden hiç bir şey anlayamıyordum. Şaşkınlıkla bana döndü.
"Hayatım ellerine sağlık.  Çok  güzel olmuş bunlar." Ömer'in söyledikleri yüzümü güldürürken Cevriye hanımda hemen bir tane aldı.
"Aaa aaa aaa. Su damla'm. Bunlar enfes olmuş. Eline sağlık bayıldım."
"Çok teşekkür ederim Cevriye hanım." Diyerek gülümsedim.  Bir tane Asya'ya uzattım. Ömer ise benim yerime konuşmuştu.
"Asyacığım Zehra ablan sabah erkenden senin için yaptı bunları." Ömer'e döndüğümde gözlerinin içi gülüyordu gözlerime bakarken. Cevriye hanım konuşmasa Birbirimize bakmaya devam edebilirdik.
"Allah sizin  mutluluğunuzu bozmasın.  Asya gibi akıllı güzel bir çocuk nasip etsin inşallah. " dediğinde biz Ömer ile şaşkınlıkla birbirimize baktık. Ayşe bastıra bastıra "inşallah hala İnşallah" derken alevin içtiği su boğazında kaldı. Öksürmeye başladı.

Kahvaltı bittiğin de odaya geçtik. Telefonu şarja takarak lavaboya girdim.

Ömer:
Zehra lavaboya girdiğinde telefonu çaldı. Kendisi bakar diye gitmedim bakmaya. Ama ısrarla çalınca kalkıp açtım telefonu.

"Zehra. Altı ay yatılı çocuk bakacağını söyledi yasemin. Benden habersiz ne işi bu zehraa!"

O pislikti arayan. Sinirden dişlerimi sıktım.

"Zehra ses ver diyorum. Sen benimsin Zehra. Senin öyle yerlerde işin olmaz. Olamaz. Geri dönüp evinin kadını olacaksın. Ben seni çalıştırmam Zehra anladın mı beni! Zehra ses ver. Zehra!!"

"Zehra yok!"

"Sen kimsin lan. Sevgilimin telefonunu neden açıyorsun!"

Deli gibi bağırıyordu. Öfkeyle konuşmaya devam ettim.

"Zehra hiç bir yere gelmiyor! Rahat bırak Zehrayı!"

"Zehra benim karım olacak. Sen kimsin de karışıyorsun lan!"

"Ben Zehra'nın..."

Tam cevap verecekken Zehra odaya girdi.

Zehra:
Benim telefonumun Ömer de ne işi vardı. Kiminle konuyor. Neden bu kadar sinirli ki. Olamaz Yener!

Bölüm sonu :)

  Evet canlar nasıl buldunuz bölümü bakayım. İnşallah beğenirsiniz. Yetişsin diye hızlı hızlı yazdım biraz. Bir hata kusur varsa affedin lütfen. Yeni bölümde görüşmek dileğiyle kendinize iyi bakın :))

Adını Sen Koy (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin