"Keşke öyle demeseydin." Üzülmüştüm alev için. "Evet hiç iyi şeyler yapmadı ama böyle dışlanmak hiç hoş değil ömer. Ailesini kaybetmiş. zaten bu yüzden yarası var. Birde sen böyle söyleyince yarasına tuz bastın"Ömer:
"Sen ne kadar iyi kalpli birisin. Tamam. Döndüğümüz de özür dileyecegim alev den bu konu için" o kadar saf ve temiz bir kalbi var ki zehra'nın ona her seferinde hayran kalıyorum.Düşüncelerden kırılan salon camı ile sıyrıldım. Bu da neydi. Büyük bir taş ile salon camı dağıldı etrafa.
Zehra'nın önüne geçerek bir kaç adım geriledik. Korku dolu gözlerle bana bakıyordu. "Sakin ol. Ben bir gidip bakayım. Sen yukarı çık!" Kolumdan tutarak engelledi. "Gitmeni istemiyorum." Sandığımdan daha çok korktu Zehra. Başımı tekrar salon camına çevirdiğimde o pislik elinde silahla içeri girdi. Zehra onu görünce arkama iyice saklandı. Bir kaç adım önüme kadar gelip durdu. İki elini de arkasında tutuyordu. Suç üstü yapmış öğretmen havası ile sırıttı.
"Ömer Kervancıoğlu! Sen seni sevmeyen bir kadının peşinde hala neden dolanıp duruyorsun!"
"Sen Yener Kaplan! Kafanda kurduğun hayal dünyasından çık artık!"
"Madem bu benim kurmam, o nikah gününü neden aldık o zaman!" Pis pis gülmeye başladı. O salonda volta atarken daha fazla susmayacaktım.
"Bana bak Yener! Evime gelip böyle şeyler yapamazsın! Ayrıca o nikah gününe gelirsek…" Zehra birden söze atladı.
"Bir dakika, bir dakika. Ne nikah günü bu?"
"Bizim nikah günümüz Zehra'm. İkimizin dünya evine gireceği gün. Ama bu adam seni benden almaya çalışıyor!"
"Ben seni sevmediğimi defalarca söyledim. Neden anlamak istemiyorsun ya! Annem ile yaptığınız planlar tutmayacak. Anladın mı? Bırak peşimi!" Zehra'nın bu ani tepkisine Yener şaşırır iken, ben zaten beklediğim çıkışı duymanın haklı gururunu yaşıyorum. Yener ani bir hareketle Zehrayı yanına çekti.
"Bırak beni seni sevmiyorum ben Yener. Bak otur sakince konuşalım lütfen!"
"Tamam konuşalım Zehra'm. Ama bu herif olmadan." Zehra bana döndü.
"Ömer sen yukarı çık. Ben konuşacağım onunla. Hadi lütfen."
"Olmaz öyle şey. Ya sana bir zarar verirse."
"Lütfen!" Gözleri doldu. Ağlamamak için zor tuttuğu belli. Zaten 'lütfen' derken titreyen sesi de bunu destekler nitelikte.
"Tamam. Ama sadece beş dakika."Merdivenlere yöneldim. Bir kaç basamak çıkıp merdivenlere oturdum. Konuşulanları rahatlıkla duyabilecektim buradan. Telefon ile tayfuna mesaj attım. Eve birinin zorla girdiğini yazdım. Cevap anında geldi. 'Tamam sakin ol ömer! On dakikaya oradayım.' Yazdı. Telefonu bırakıp konuşulanları dinledim.
Zehra:
Ömer'i yukarı gönderip karşılıklı duran tekli koltuklara oturduk. Ellerim ile oynarken derin bir nefes alıp söze başladım.
"Bak Yener. Sevmek ayıp değil. İnsan istediğini sevmekte de özgür. Ama... karşında ki insan sana açıkça istemediğini belli ediyorsa zorlamak hiç hoş olmuyor. Ben artık bunaldım senin bu aşırı ilginden... Hakkın olmadan sahiplenişinden… Belki annem sana sözler verdi. Bilmiyorum ne konuştuğunuzu ama ben sana karşı bir şeyler hissetmiyorum. Ne olur artık ısrar etme." Sinirlenecek, bağırıp, ortalığı dağıtacak sandım. Yapmadı. Oda benim gibi sakince konuşmaya başladı."Denemeden nereden bilebilirsin Zehra! Ön yargılarını yıkıp hiç düşündün mü? Ben seni her şeyden çok seviyorum. Sana istediğin gibi bir hayat konforu sağlaya bilirim. Biraz sevmeyi denesen sen de benim gibi seveceksin. Ama denemeden kestirip atıyorsun. Israrlarımdan sıldığını dedin. Sen gel bir tamam de, söz veriyorum seni bunaltmayacağım. Ne dersin Zehra'm."
"Yener. İstemiyorum. Şimdi lütfen git buradan. Seni sevmeyen bir insan ile mutlu olamazsın. " Bu sefer sinirlendi. Önünde duran dikdörtgen sehpayı devirdi bağırırken.
"Seni almadan hiç bir yere gitmem Zehra! Bunu o kafana sok! Benimle denemeye bile razı değilken elin adamları ile dağ evlerinde baş başa kim bilir neler yapıyorsun!"Ömer:
İçeriden gelen gürültü ile bir hışımla yerimden kalktım. Bağırıp ortalığı dağıtıyordu. Söylediği ağır sözler bardağı taşıran son nokta oldu.
"Seni almadan hiç bir yere gitmem Zehra! Bunu o kafana sok! Benimle denemeye bile razı değilken elin adamları ile dağ evlerinde baş başa kim bilir neler yapıyorsun!" Söyledikleri ile Zehrayı itham ettiği şey çok ağırdı. Zehra şaşkınlık ve dolan gözleri ile bir bana bir yenere baktı. Yener'in karşısına dikildim.
"Senin sevgin gerçek olamaz. İnsan sevdiğine bu sözleri söyleyemez. Daha doğrusu SÖYLEMEZ! Sen adam değilsin. Senin ki sevmek değil! İstediğini elde edemeyince etrafı dağıtan, yakıp yıkan çocuk gibisin. Sen Zehra'nın sevgisini hak etmeye layık değilsin!" Bir adım yaklaşıp yumruk attı. Sağ elim ile yüzümü tutarken doğruldum.Zehra ayırmak için yeltendi. Dönüp sertçe "Otur yerine!" Diyerek bir yumruk attım Yener'e. Attığım sert yumruk yüzünden sağ elimi tuttum. Çok sızladı. Ama Yener daha kötü durumda. Yumruğun etkisi ile kalktığı koltuğa geri düştü. Elini belinin arkasına götürüp silahını çıkarttı. Gülerek konuştum.
"Mertçe dövüşmek yemedi değilmi! Silah ile kavga etmek adamlık mı?" Silahı bana doğrulturken benimle hiç muhattap olmadı.
"Zehra! Bu herifi vurmamı istemiyorsan gidiyoruz!" Zehra'ya döndüm.
"Hiç bir yere gitmiyorsun! Sakın!"
"Sen kim oluyorsunda emir veriyorsun Zehra'ma!"Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki Zehra'dan beklemediğim ani çıkış yüzünden sustum.
"Yeter!" Diye bağırdı. Önüme geçti. Beni işaret ederken Yener'le konuşuyordu.
"Bu adam benim NİKAHLI KOCAM! Anladın mı? Ben bu adam ile evliyim. Bırak artık peşimi. Bırak! Yeter!" Koltuğa bitkin bir şekilde oturdu. Duyduklarım Yener kadar olmasa da benide çok şaşırttı. Bu tepkiyi gerçekten beklemiyordum. Yener bir bana bir Zehra'ya bakarken ne yapacağı konusunda kararsızca düşündü. Silahı doğrulttu."Benim olmadıysan, bu adamında olamazsın!" Zehra panikle kalktı. "Yener ne olur bir şey yapma. Lütfen! Yalvarırım!"
Zehra'nın son söylediği sinirimi bozdu. Hiddetle ona döndüm. "Ne olursa olsun bu pisliğe yalvarmayacaksın! Anladın mı beni? ASLA yalvarma!"
"Sana bir şey yapmasını istemiyorum!" Ağlıyordu. Korkudan, endişeden, panikten…
"Beni silahla vurması canımı yakmaz! Ama senin o herife yalvarman yakar!"
Yener sinirlendi iyice. Silahın tetiğini çekti. Boş bulunduğu bir an eline asıldım silahı almak için.
"Bırak şu silahı. Elinden bir kaza çıkacak" Boğuşuyorduk. Ama ikimizin de silahı bırakmaya niyeti yoktu.
"Ben zaten öldüm bugün. Sende öleceksin!"
"Beni vurunca Zehra senin olacak mı sanıyorsun." Dışarıdan siren sesleri gelmeye başladı. Siren sesleri daha da güçlü duyulurken, bizim de boğuşmamız etkisini arttırıyordu. Siren sesleri durduğunda kulakları sağır eden silahın patlama sesi duyuldu.Yaşananların şoku ile hiç bir şey hissedemez oldum.
Vurulan kimdi.
Yener mi?
Ben mi?
Bunlar iyi ihtimaldi.
Ben kimseye gelmemiş olmasını ümit ediyorum.
Peki ya Zehra!
Yerden doğrulup kalktığımda Zehra'nın koltukta hareketsizce yattığını gördüm.
Hayır! Vurulan Zehra olamaz! Olmamalı!Bölüm sonu. Bakalım neler olacak.
Tahmin
Öneri
İstek ve
Görüşlerinizi ister özelden ister yorumdan belirtirseniz sevinirim. :))
Yeni bölümde görüşünceye kadar hoşça kalın :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy (TAMAMLANDI)
FanfictionNefretten → Aşka ♥ AYAKTA DURACAK MECALİM YOKKEN, HAYATTA DURACAK MECBURİYETLERİM VAR. Bir yanda Kanser hastası bir kadın. (Ayşe) Ve o kadın için elinden geleni yapan Fedakar bir abi. (Ömer) Bir yanda ise ailesi için didinen ve onlar için her şeyi...