ASK 20.BÖLÜM

2K 185 45
                                    

Zehra:
Annem ve babam benimle konuşmuyor. Defalarca aradım açmıyor ikisi de. Yasemin telefonu verince de onlara, hemen kapatıyorlar. Onların böyle davranması canımı çok yakıyor. Her gece içimde sızı ile yatıyorum. Her sabah aynı sızı ile kalkıyorum. Keşke gidip her şeyi anlatabilsem onlara. Ama yapamam. Bu acıya dayanmak için tek sebebim var. Babamın iyi olması. Ama gidip en azından yaptıklarım için özür dileyeceğim. Bu düşünceler ile yatak odasından çıktım. Ömer çalışma odasında. Onunla konuşmak için aşağı çalışma odasına indim.

Kapının önüne geldim. İçeri girmekte tereddüt ettim. Girmek için kapıya döndüm.  Tam o sırada Ömer kapıyı açtı. Aramızda yok denecek kadar az bir mesafe vardı.

Ömer:
Salona geçmek için odadan çıkıyordum. Kapıyı açınca Zehra ile karşılaştım. Neredeyse çarpışıyor idik. Korku dolu nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Aramızdaki çok az olan mesafeyi bir adım geri çekilerek açtım. "Ne oldu?" Diye sordum. "Konuşa bilir miyiz?" Dedi acele ile odaya girip kapıyı kapatırken.  Ellerimi pantolon cebime koyarak "Ne hakkında? " diye sordum. Masanın önünde duran tekli koltuğa oturdu. Eli ile oynamaya başladı. Anlaşılan çekiniyordu. Güven veren sakin bir sesle konuşmaya başladım.  "Dinliyorum. Anlat hadi"  Başını önüne eğdi. "Biliyorum ailem ile görüşmemem için kaçarak evlendim dedim. Ama ben onları çok özlüyorum Ömer! " sesi yalvarır gibiydi. O kadar çok duygu yüklüydü ki sesinde. Acı, keder, çaresizlik, umutsuzluk, pişmanlık... Ve daha fazlası.

Devam etti sonra. "Yanlarına gitmek neyse de telefonuma bile çıkmıyor ikisi de. Sadece seslerini duysam bile yetecek. Ama konuşmuyorlar işte konuşmuyorlar! " Ağlamaya başladı. Bu halini görünce üzüldüm. "Ben onlardan özür dilemek için mahalleye gitmek istiyorum. Bak sen götür beni güvenmiyorsan. Ama en azından affederlerse beni içim rahat olur. Bu olanları düşünmekten burada odaklanamıyorum. Cevriye hanıma yakalanacağım yanında pot kıracağım diye korkuyorum." Sustu.Ellerini başının arasına alıp ağladı.  "Ne olur bir şey söyle! " dedi. Sağ elim ile saçlarımı karıştırırken camdan dışarıyı seyrettim. Sonra Zehra'ya döndüm.  "Tamam. Hadi hazırlan hemen gidelim." Şaşkınlık ile ayağa kalktı. Çenesi titrerken zorla konuştu. Kısık sesle, dolan gözleri ile "Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. " diyerek odadan çıktı. 10 dakika sonra geri geldi. "Ben hazırım" dediğinde evden çıktık.

Arabada ikimizde konuşmadık.  Bir ara baktığım da düşünceliydi. Belkide ailesine söyleyeceği şeyleri düşünüyordu. Ama gördüğüm bir şey var ki mutluydu.

Yalan söylemek insana garip bir şekilde huzursuzluk veriyor. Bu evliliğin yalan olması da öyle mesela. Ayşe'ye söylediğim yalan yüzünden bazen pişman hissetsem de bunu onun iyiliği için yaptığımı düşünüp teselli buluyorum. Kardeşim için doktorların ümitsiz konuştuğu zamanlarda bile içimde hep bir umut vardı. Bazen bu umut titrek bir mum ışığı gibi cılızlaşırken, bazen harlı  bir ateş gibi alevleniyor. Ama yüreğimin derinlerinden bir ses Zehra AYŞE'ye iyi gelecek diyor. Ve ben Ayşe için her şeyi yapmaya hazırım.

Tıpkı Zehra'ya aniden yaptığım evlilik teklifinde olduğu gibi. Her ne kadar bu bir anlaşma olsa da. Onunla tanıştığımdan beri birbirine kenetlenen, yıllar içinde ördüğüm duvarların taşlarını sanki birer birer yerinden söküyor.

Düşüncelerimi atölyeye gelişimiz ile sıyırıp attım kenara. Arabayı durdurdum.

Zehra:
İlk önce atölyeye geldik. Atölyenin önünde durdu Ömer. Derin bir nefes alıp arabadan indim. Tereddütlü yavaş adımlarla dükkana girdim. Babam ayak sesimi duyunca başını kaldırdı. Beni görünce yüzü düştü. Yanında uzun zaman önce aldığı çırağı Koray vardı. Yüzüme bile bakmadı babam. "Baba konuşabilir miyiz?" Dedim Titrek sesim ile. Koraya döndü. "Koray benim hanımefendi ile konuşacağım bir şey yok. Kapıya kadar eşlik et bayana" dedi. O an keşke ölseydim de bunları demeseydi. Keşke nasıl yaparsın bize bunu diyerek bağırsa çağırsa ama böyle tavır koymasa. "Baba lütfen bir kez dinle. Ben Yener ile evlenmek istemediğim için. .." sözümü kesti babam. "Benim dinleyeceğim bir şey yok!" Diyerek Yanıma geldi. Kolumdan tutup dışarı çıkardı. Yalvardım babama. "Baba ne olur dinle. Böyle yapma. Seni çok özledim baba! Baba!" Ağlayarak konuşuyordum. Dışarı çıkarıp kapıyı kapattı. Kapının yanında ki cama yaslandım. Dizlerimin üzerine çöküp ağladım. Yoldan geçenler bana bakıyordu.  Ama bu umurumda değildi. Yüreğimi sıkıyorlarmış gibi hissettim. Kalbime bıçak saplanır gibi bir ağrı girdi. Elimi kalbime götürdüm. Daraldım. Derin derin nefes almaya çalışırken ağlıyorum.

Adını Sen Koy (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin