Kim?

29K 1.8K 107
                                    

Bırak gün yanından geçip gitsin,
Yarın şansını yeniden denersin.
Bırak yıldızlar kayıp gitsin,
Yarın başka bir dilek dilersin...

        Özdemir Asaf









Uçağın kapıları açıldığında içindeki büyük özlemle ayak basmıştı yok saydığı topraklara. Yıllarca kaçmış, bu topraklarda yaşayan ve var olan herkesten ve her şeyden kendini soyutlamış, bir başına bırakmıştı.

Tam 28 yıl sonra gelmişti baba toprağına. Ama her ne kadar yok saydıysa da, onca geçen zaman onu yine toprağına çekmişti.

Kimselere söylememişti geleceğini. Gerçi söyleyeceği kimi kalmıştı ki? Yıllarca ne ailesinin arayıp sormuş, ne de onlara kendinden bir haber yollamıştı.

Ara sıra karşılaştığı kişilerden istemeden de, olsa ailesinden haberler alıyor, ne olursa olsun, iyi ya da kötü bir kez bile olsa aramamıştı. Hep başkalarından duymuştu ailesi ile alakalı şeyleri.

Öyle ki 28 yıldır ne kardeşlerinin ne de ailesinden birinin resmini bile görmemişti. Sadece isimlerini biliyordu. O kadar.

Urfa' ya gelir gelmez ilk iş olarak, onu bu topraklardan ayıran içindeki yangının sahibini görmeye gitmişti.

Geldiği eski Halfetî mezarlığında çok zor bulmuştu ilk ve son aşkını. İlk gün gibi yanmıştı canı. Yakıp kül etmişti. Yavaşça yere çökmüş, önce elini gönül yarasının adının işlendiği soğuk mermerde dolaştırmış, ardından çiçek açan toprağı avuçlamıştı.

Saniyeler dakikalara, dakikalar saatlere dönmüş, ama adam toprağı avuçladığı gibi sessizce akıtmıştı göz yaşlarını. Hava kararmaya başladığında duyduğu ağlama sesi ile etrafına bakmış, ama kimseyi görememişti. Ardından kendini toparlayarak yerinden kalkmış, avucunda tuttuğu toprak ile yürümeye başlamıştı.

Mezarlığın çıkışına yaklaştığı sırada ağacın dibine oturan bir kadın görmüş, yolun biraz daha sağından yürüyerek kadının yanından geçmişti ama içindeki bir ses, arkasını döndürmüş, o zaman görmüştü, kadın kilitlenmiş ve sadece önüne baktığını.





***************



Mirza, duyduğu şey ile şok olmuş, annesine bakmaya başlamıştı. Duyduğu şey ile sanki beyni düşünme yitisini kaybetmişti.

Duyduğu şey beyninde tam anlamıyla yarini bulduğunda, tüm bedenini korku hakim olmuş, soluğunu kesmişti.

" Ne demek Rozalin yok? " demişti zor da olsa.

" Sabah sen gittikten sonra, Zelal'in üstüne çay dökülmüş, Rozalin' de Azad ile birlikte hastahaneye götürdüler. "

" Pansuman yapılırken, amcamı göreceğim dedi ve yukarı, servise çıktı. " demişti Azad korkulu sesi ile.

Mirza soluksuz kalarak annesinden bakışlarını çekerek konuşan Azad'a bakmıştı. Ardından içini saran öfke ile;

" Neden benim şimdi haberim oluyor o zaman? Neden beni aramadınız? " demişti öfke ile sesini yüksek çıkmasına aldırmadan.

" Telefonun kapalı olmasaydı haberin olurdu Mirza! " demişti sinirle Ruken araya girerek.

Mirza, ablasının söylediği şeyden sonra gözlerini kapatmış, sıkıntılı bir nefes almıştı. Sabah hastahaneden çıktıktan sonra, şehrin biraz dışında olan çiftliği gitmiş, tüm gün atıyla dolaşmış, telefonuna hiç bakmamıştı. Aklına gelen şey ile korkuyla gözlerini açmış Azad'a dönmüştü.

ROZALİN...(Söz Serisi 1)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin