Benim Evim! Benim Ailem!...

42.4K 2.1K 221
                                    


Seni öylesine düşündüm ki,
Öylesine, yaşama' dan önce.
Senden başka bir şey yok sanki.
Ama nasıl da varsın derim sana,
Düşüncelerimce...

          Özdemir Asaf








Araba konağın önünde durduğunda Rozalin Mirza'yı beklemeden arabadan inmiş, konağa girmeden Mirza'yı beklemişti.

Dört gün olmuştu konağa gelmeyeli. Hastahaneden çıktıktan sonra Rozalin konağa gitmek istemediği için, Mirza şehir dışında bir ev tutmuş, orada kalmışlardı. Bu süre zarfında Mirza kendini Rozalin'e affettirmek için elinden geleni yapmış, tam başarılı olamasa da, Rozalin onu görmemezlikten gelmiyor onunla konuşuyordu.

Rozalin, çok istemesine rağmen, Mirza'nın izin vermemesinden dolayı abisinin nişanına gidememişti. Zaten düşük tehlikesi hâlen devam ederken bu ihtimali Rozalin'de göze alamamıştı. Telefon ile abisi ve Havin ile konuşmuş, gidemediği için özür dilemişti.

Her ne kadar Miran, Rozalin'in sesinden kötü bir şeylerin olduğunu hissetse de, Rozalin onu iyi olduğuna inandırmış, düğününde acısını çıkaracağını söyleyerek ikna etmişti.

Mirza, evdekilere bir arkadaşının kaza yaptığını Rozalin ile birlikte arkadaşının Diyarbakır'daki evlerine gittiklerini söylemişti. Eğer babası arayıp da acil gelmesini istemeseydi Mirza Rozalin'in yerinden bile kalkmasına izin vermeyecekti. Son dört gündür olduğu gibi.

" Rozalin! Söyleyecek miyiz? " demişti Mirza tam Rozalin'in önünde durarak.

" Daha değil Mirza! Ben, kimsenin bana acıyarak bakmasını istemiyorum! Hem, daha tehlike geçmedi. "

" Sen nasıl istersen. " demişti Mirza bundan hiç memnun olmayarak. Çünkü Mirza herkesin bir bebekleri olacağını bilmesini istiyordu. Elini Rozalin'in beline koyarak yavaşça yürüyerek konağa girmişlerdi.

Konağa girdiklerinde kahvaltı masasının çardakta kurulduğunu görmüş, oraya yönelmişlerdi. Kahvaltıya yardım eden Ruken onları gördüğünde kocaman gülümseyerek onlara doğru gitmişti.

" Hoş geldiniz. "

" Hoş bulduk abla. Nasılsın? "

" İyiyim canım sen nasılsın? Yeğenim nasıl? "

" İyiyiz abla sağ ol. "

" İyi ol canım! "

Berivan hanım mutfaktan çıktığında görmüştü Mirza ve Rozalin'i. İçindeki mutlulukla yanlarına gitmişti.

" Hoş geldiniz. Arkadaşın nasıl oldu iyi mi? demişti Berivan hanım oğlunu ve gelinini öperek.

" İyi ana, daha da iyi olacak inşallah! " demişti Mirza Rozalin'e bakarak.

" Allah iyilik versin inşallah. Hadi masaya kahvaltı için sizi bekliyorduk. " diyerek önden masaya geçmişti.

Zahide hanım ve Dilaver beyin gelmesi ile masaya geçilmişti. Mirza amcasını gördüğünde yüzünde oluşan kocaman gülümsemeyle yanına gitmişti.

" Hoş geldin amca. Nasılsın? "

" İyiyim oğlum. Sen nasılsın ? "

" İyiyim amca. Ne zaman geldin? "

" Hoş geldin amca! " diyerek Rozalin'de Dilaver beyin elini öpmüştü. "

" Hoş buldum kızım. Nasılsın? "

" İyiyim amca sağ ol. "

" Dün geldim oğlum. Hadi masaya geçelim. " demişti Dilaver bey.

Herkes masaya geçmiş kahvaltı yapmaya başlamışlardı. Berzan ağa oğlunun ve gelininin durgunluğunu görmüş, Mirza'nın bu kadar yoğun olan bir dönemde arkadaşını bahane edip gitmesi korkmasına neden olmuştu. Her ne kadar düşünmemeye çalışsa da, pek başarılı olamamıştı. Yılların getirdiği korkular yeniden onu sarmaya başlamıştı bir kere.

ROZALİN...(Söz Serisi 1)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin