Mutluluk...

32.2K 1.8K 233
                                    

Yemin ederim kokundan anlamıştım,
Benim için herhangi biri olmayacağını...

         Özdemir Asaf









" Mutluluk, sevdiklerinle değer kazanır! " demiş bir şair. Rozalin için durum tam da buydu. Sevdikleriyle mutluydu...

Bir kadına en büyük lütuf olan annelik ile Rozalin ona gelen mutluluğu yarımda olsa, yanında olan sevdikleriyle tadını çıkarıyordu.

Bir hafta olmuştu küçük kızı aralarına katılalı. Yeni hayatlarında üç kişilik bir aile olmuşlardı hep yarım kalacak taraflarıyla.

Erken gelen doğum ile haberi alan ve bu mutluluğu onlarla yaşamak isteyen Şiyar ve Karaca aileri, Mirza'nın engellenmesiyle sadece telefonda Rozalin ile, Mirza'nın haberi olmadan konuşabilmişlerdi.

Çok ağlamıştı Berivan ve Gülümser hanım. Çok dil dökmüşlerdi ama Mirza'nın öfkesi hâlâ yerli yerindeyken, masum canları acıya sürükleyen ve saklayanları hiçbir şey olmamaş gibi kabul etmiyor, edemiyordu...

Bir tek Miran, Mirza'nın tüm engellerine rağmen dinlememiş, haberi aldığı gibi karısını alarak soluğu İstanbul'da almıştı. Ve tâbi Mirza'nın hiç mutlu olmamasından büyük keyif alarak.

Havin, Rozalin'in banyoya girmesi ile bebekle ilgilenmiş, gizli gizli çektiği resimleri, Dicle'ye ve Hijan'a göndermişti.

" Havin abla, niye susmuyor bu? " demişti Zilan kucağında ağlayan küçük yeğenini susturmaya çalışarak.

" Acıktı herhalde! "

" Yengem yeni doyurdu da banyoya girdi. Offf ne çok ağlıyor bu cadı ya! "

" Öyle tutarsan susmaz tabi Zilan! Ver bana. "

" Al şu cadıyı ya, ses tellerinin maşallahı var. "

" Cadılık konusunda kimse seni geçemez Zilan! " diyerek Rozalin salona gelmiş, gülerek Zilan ve Havin'e bakmıştı. Ardından etrafına bakmış; " Azad, Zelal, Hazar nerede? " demişti.

" Zelal'in alması gereken bir şey varmış, abim de alması için götürdü. Ve tabi ki Hazar' da kuyruk gibi peşlerinden gitti! "

Rozalin, Zilan'ın buruk kıvırarak söylediği şey ile gülmüş, bakışlarını az ileride kucağında sıkıca tuttuğu kızıyla konuşan Havin'e çevirmişti.

" Bal mısın sen? Ne oldu? Acıktın mı? "

" Kucağına pek yakıştı Havin, darısı başına! " demişti yüzüne yayılan kocaman gülümsemeyle.

" Roz! Mirza ağa gelecek şimdi! Ne biçim konuşuyorsun?"

" Ne? Zeynep hamile, Şilan'da bugün yarın mutlu haberi verir! Sen oturacak mısın? Ha bu arada, Mirza ona ağa dediğini duymasın, sonra sana patlar mazallah! " demişti Rozalin arkadaşının kucağında olan meleğini alırken.

" O kadar kötümü durum? "

" Malesef! Hepsine o kadar kızgın ve öfkeli ki, kızamıyorum da biliyor musun? Ama yine de Berivan annemin ve Berzan ağanın halleri aklıma geldikçe üzülmemek elde değil. "

" Hiç sorma! İşler öyle bir hal bakmıştı ki, Hasan babamı hiç öyle öfkeli görmemiştim! Tüm gemileri yakmış gibiydi! Sonra ne oldu bilmiyorum, senin durumun gibi, bu gerçeğinde kimseye söylenmemesi konusunda hepimizi uyardı! "

" Niye sustuğunu biliyorum, Mirhan amcam kesin bir dille bu konu hakkında tek karar verecek olanın Mirza olduğunu ve o kararını verene kadar kimsenin karışmamasını söylemiş! " demişti Rozalin kucağında huysuzlaşmaya başlayan kızını hafifçe sallarken..

ROZALİN...(Söz Serisi 1)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin