Yeni Bir Yarın...

29.4K 1.8K 124
                                    

Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç.
Başka şehirleri özleyelim orada seninle.
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar ikimize yetmez.....

            Özdemir Asaf









Mirhan bey, elinde defter ile öylece kalmış, okuduklarını algılamaya çalışmıştı. Tam anlamıyla okuduklarını algıladığında yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu. Ardından o tebessüm kör bir hançere dönüşmüş, kalbine saplanmıştı.

Bakışları, duvarda asılı olan Sitî'nin resmine kaymış, gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Ardından bakışları odada dolaşmıştı. Sitî'nin hayalindeki gibi yaptığı odada. Beraber hayal ettikleri, her bir tuğlasında beraber emek vererek yaptıkları bu ev, öğrendiği gerçek ile başına yıkılmıştı.

Gözünden akan her bir damla yavaş yavaş yerini öfkeye bırakmış, kor olup yakmaya başlamıştı. Öfke tüm bedenine keskin yaralar bırakmaya başladığında, soluğu yıllardır ayak başmadığı baba ocağında almıştı.

Kapıdaki adamlara aldırmadan konaktan içeri girmiş;

" Çık dışarı Hasan ağa... " diyerek bağırmıştı. Öfkesi o kadar büyüktü ki, ateş olmuş tüm bedenine yayılmıştı.

" Mirhan ağam sakin olun... "

Mirhan bey, öfkeyle dönmüştü babasının emektar kahyasına,

" Ben ağa değilim! " demişti sinirle.

" Kendine gel Mirhan, evime nasıl böyle gelirsin? " diyerek salondan çıkmıştı Hasan ağa.

" Evin... Evin öyle mi? Peki benim evim değil miydi? "

" Sen yanlışlara bulaştığın zaman bu evin oğlu olmadığını gösterdin. "

Mirhan bey, abisinin söylediği şey ile yüzünde acı bir tebessüm oluşmuştu. Derin bir nefes alarak eliyle yüzünü kapatmış, ardından kırgın bakışlarını saklamadan abisine dönmüştü.

" Neden bana inanmadın da, bizi acılara sürükledin? Neden abi? " demişti iyice sıklaşan nefesi ile. Öğrendiği gerçek ile nefes alması bile ayrı bir yük olmuş omzuna binmişti.

Hasan ağa, kardeşinin gözlerinde gördükleriyle kalbi sökülmüştü âdeta. Bakışları kaçırarak;

" Düşsünmeden yaptıkların ile bizi acılara sürükleyen sendin Mirhan. Yaptıklarının bedelini ödüyorsun... "

" Bedel öyle mi? Bunun yüzünden mi bir oğlum olduğunu benden sakladın? "

Hasan ağa, duyduğu şey ile kaşlarını çatmış, anlamayan gözlerle bakmıştı

" Ne diyorsun sen? "

" Bilmiyormuş gibi davranma Hasan ağa... Berzan ağa senin en yakın arkadaşındı, onun için mi sessiz kaldın? Onun için mi kendi kanından vazgeçtin de, oğlumu onlara verdin? "

" Sen ne saçmalıyorsun? "

" Mirza benim oğlum! " diyerek avazı çıktığı kadar bağırmıştı.

Hasan ağa, duyduğu şey ile buz kesmiş, irice açılan gözlerle kardeşine bakmıştı.

" Sen ne diyorsun? Ne demek Mirza benim oğlum? "

" Ne o, çok mu şaşırdın? Her şey burada yazıyor. Bu defter de... Eğer Merdan ile Fırat kadar, biraz olsun bana güvenseydin, bugün bu halde olmazdık. Bana güvenmemenizin sonucunda öl- öldü Sitî. Benim oğlumu doğururken. Yalnız olduğu için... " demişti artık sesi sonlara doğru iyice kısılarak.

ROZALİN...(Söz Serisi 1)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin