Tanıdık

583 54 6
                                    

Yine hızlıca hazırlanıyordum. Gerçekten hiç koşturmadığım, akşama kadar uyuduğum, tabi baş ağrım müsade ederse, tüm gün tembellik yaptığım bir gün olacak mıydı hayatımda?! Gerçekten merak ediyordum. Yüzüme kapatıcımı da sürdüm. Aynadan bakışlarımız buluştu.
'Sence hangisini giymelisin, yeşil olanı mı siyahı mı?' Tek parmağını çenesine koymuş iki elbise arasında git gel yaşıyordu. Her zaman, ama her zaman kıyafet konusu böyle geçerdi. Asla giydiği kıyafetten tam emin olmaz, bana yüzlerce soru sorardı; ama bugün o günlerden değildi.
'Kararımı çoktan verdim Lavi.' Deyip valizimi açtım. İçinden boyfriend bir tişört ve rengi biraz atmış,siyah, kot eteğimi çıkardım. Altına da siyah converselerimi giyecektim. Lavi kararımı onaylayıp küpelerini taktı. O da, ben de küpeleri severdik.

Seçtiğim kıyafetleri hızlıca giyinip siyah çantama gerekli olabilecek şeyleri doldurdum. Güya hızlıydım ama hep geç kalıyordum. Kapının önüne gidip telaşla ayakkabılarımı giydim.
'Artık gidebiliriz.' Büyük bir nefes verip konuşmuştum.
'Sonunda' diye bir sitem işitir gibi oldum Lavi'den, duymamazlıktan geldim.

Taksi bizi anayolda bir yerde bırakmıştı. Adamın adresini attığı kafeye giderken çok huzursuz hissediyordum. Yani tuhaf bir duygu vardı içimde, sanki yine reddedilecektim ve yine dayanılmaz eleştirilere susmak zorunda kalacaktım. Öyle iğrenç bir histi işte, kendimden emin adımlarla kafeye ilerledim. Biraz sessiz bulduğum sokakta geriden gelen Lavi'yi bekleme kararı alıp birden durdum. Koluna girdim
'Sence de biraz sessiz bir yer değil mi?' Endişem sesime ister istemez yansımıştı.
'Bana da öyle geldi. Şimdi seni ikna etmese miydim diye düşünüyorum.' Deyip arkasını kontrol etti. Adımlarımızı biraz daha hızlandırıp kafeden içeri girdik. Bizi yüzü son derece güleç bir adam karşıladı. Tavrı biraz olsun rahatlamamı sağlamıştı.

'Görüşme için geldiniz değil mi?' Dediği an giden tüm o kötü hisler kalbime geri dolmuştu.
Endişeyle kafamı salladım ama bir yandan da çıkıp gitmek istiyordum. Fazla gerilmiştik. Adam bizi camekandan uzak bir noktaya otutturup biraz beklememizi tembihledi. İçerisi dışarıya nazaran daha karanlıktı, etrafa konulmuş yeşil bitkiler ortamı daha da basık hale getirmişti. Işıklandırma duvardan duvara geçen büyük led ışıklarla sağlanmıştı, normal bir mekanda gerçekten severdim ama üstümdeki gerginlikten midir nedir kafedeki tuğla görünümü ve etnik desenler soğuk bir ortamdaymış hissi veriyordu, sanki çok ıssız bir yerdeymişiz gibi.
Lavi yanımdaki beyaz sandalyede dut yemiş bülbül gibi duruyordu. Omurgasını düzlemiş dışardaki tehditlere savunma pozisyonuyla karşılık verecek gibiydi. Düşüncelerime gülmeden edemedim; ama mesleğim gereği insanların vücut postürlerini inceleme gibi bir alışkanlığım vardı.

Karşımdaki sandalye çekildi, coşkulu bir ses merhaba dedi, telefondaki ses ile aynıydı. Endişemi beynimin arkalarına gönderip kafamla onu selamladım. Yüzümde de yapmacık olduğu çok belli olan bir gülümseme vardı. Bize bir şey demeden kafe sahibi olarak nitelendirdiğim adamı yanına çağırıp son derece samimi bir şekilde konuştu. Ona nasıl olduğunu sordu, işlerinin nasıl gittiğini... Çocuklarla yine buraya gelmek istediklerinden söz etti. O sırada adamın yüzü parladı, tabiki sizi yine misafir etmek isterim dedi ve bizim siparişlerimizi aldı.

'Hiç aramayacaksınız sanıyordum, o kadar zaman geçti ki üstünden. ' haklıydı belki de aramamalıydık hiç. O, Bay Kim ya da JYP de görüştüğüm o adam gibi değildi. Oldukça spor giyinmişti. Nedense bu bana güven vermemişti. Hiç öyle düşüncelere giren biri değildim normalde; çünkü insanın dış görünüşü etiketi için yeterli değildi. Ben buna inanırdım. Şimdi ise düşünceler tam tersi yönde hareket ediyordu sanki.

'Evet, kartınızı kaybetmişim. Bulunca da aradım.' Deyip kısa kestim, bir ara o gece çok sarhoş olduğum için hatırlamadığımı söyleyecektim ama sonradan bu aptal fikirden vazgeçtim.
'Anlıyorum, sorun değil. Sonuçta şu an burdayız.' Dedi. Bir süre daha Korece konuşursa Lavi'den tercümanım olmasını isteyecektim. Siparişlerimizi kibarca önümüze koyan adam sessizce masadan uzaklaştı. Söylediği kahvesinden yudumlayan kişi aklına bir şey gelmiş bardağı aniden masaya bırakmıştı.
'Ah, çok özür dilerim ben Kang Bin.' Hafifçe kafasını eğip bana gülümsedi.
'Ben Luna bu da arkadaşım Lavi.'deyip elimi yanımda sessiz oturan Lavi'ye uzattım.

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin