Yürüyüş

565 54 2
                                    

Soju güzel bir şeydi, içimi kolaydı. İnsanın içtikçe içesi geliyordu ama sonrasında öyle bir çarpıyordu ki ne olduğunu şaşırıyordun. Bunu bildiğim için birkaç bardakla yetinmiştim ama yine de başımı döndürüyordu bir de yorgunluktan katlanan baş ağrısı da eklenince iyice çekilmez bir şey olmuştu.

Bir zaman sonra Yoongi yeni albümün kayıtlarına dalmıştı, ben de başımın dönmesi geçene kadar deri koltuğun koluna kafamı koydum. Uyumak aklımda yoktu. Eve gitmek istiyordum hatta, ne zamandır Lavi ile vakit geçirememiştim. Sergiden sonraki heyecanını da adam akıllı paylaşamamıştı benimle. İçten içe bana kırıldığının farkındaydım ama hiç belli etmiyordu. Halimiz ortadaydı, ikimiz de kendimizi hiç tahmin etmediğimiz bir ortamda bulmuştuk. Kısaca şans bizden yanaydı son zamanlarda ,çok yorulmamızın dışında her şey güzeldi. Hani hayat yolunda giderken ummadığın bir anda bir patlak verirdi ya, arada beni tedirgin etmiyor değildi bu his.

Bacaklarımda hissettiğim sıcaklıkla bedenim rahatladı, farkında olmadan üşümüştüm, bunu sıcaklıkla buluşunca anladım. Gözlerimi araladım. Bana bakmıyordu, üstüme kahverengi hırkasını örttü. Bakışlarını yüzüme çevirdiğinde ne tepki vereceğimi bilemedim. Hırkasını kollarımın arasına alıp koltukta doğruldum. Sol elimi yüzüme götürüp gözümü ovaladım
'Saat kaç?' İlk sormam gereken şey bu olmamalıydı. Yoongi nerde diye sorabilirdim. Burda olduğumu nerden biliyordun diye sorabilirdim, belki de tesadüfen karşılaşmıştı. Yüzünde şaşkın bir ifade de yoktu, sanki burda olduğumu biliyor gibiydi.
'İki' dedi Joon'un boğuk sesi.
Dağınık saçlarımı düzeltip stüdyoda Yoongi'yi aradım. Yoktu.
'Biraz hava almaya çıktı.' Deyip merakımı giderdi. Kafamı sallamakla yetindim.
Garip bir ortam oluşmuştu aramızda, bu hoşuma gitmiyordu. Yine rahat davranmak istiyordum ama bir şeyler bana engel oluyordu. Sebebi belliydi, onu o gece öpmüştüm. Pişman değildim, ama şimdi yüz yüze bakınca insan tuhaf hissediyordu. Ne konuşacağımı bilmiyordum. Hiçbir şey olmamış gibi davranmayı bir gün öncesinden denemiştim ama yine de olmuyordu. Aramızdaki sessizlik beni rahatsız etti. Elimle saçlarımı arkaya atıp ayağa kalktım,
'Gitsem iyi olacak.'
Joon ellerini turuncu kapşonlusunun ön cebine koydu. Dediğimi duymamış gibi davranıyordu
'Takıntılı bir fan olmadığını biliyordum.'

Anlamam biraz zamanımı alsa da dediğine gülümseyip omuz silktim.
'Söylemiştim, '

Joon tereddütle kapıya baktı, sonra bana döndü. Dudaklarını ağzının içine yuvarlayıp diliyle onları ıslattı. Şimdi de gözlerini kapatmıştı, bir şey söyleyecek de söyleyemiyor gibiydi.

'Yani Hyung ile görüşüyorsunuz.' Birkaç mırıltıdan sonra onu onayladım, şarkıdan bahsetmek istemiyordum. Bunu Yoongi'nin söylemesinin daha iyi olacağını düşünmüştüm. Sonuçta üyelerden saklayan Yoongi'ydi. Bu işe benim karışmamam en doğalıydı. En azından ben öyle düşünüyordum.

Joon bakışlarını ayaklarına çevirdi. Beyaz çorapları terliklerininin içinde komik duruyordu. Bizden biri gibi duruyordu. Tekrar yüzüne baktım. Benden utanıyor muydu? Aklıma gelen düşünceyle hemen onu ve düşüncelerini reddettim

'Hayır, hayır. Yoongi sadece arkadaşım. Biz iş yapıyoruz.'

Kafasını kaldırıp, kollarını huzursuzca hareket ettiren bana baktı. Ellerimde hala onun hırkası duruyordu.

'İş?' Kafasını yana yatırmış gözlerime baktı.

'Sadece iş.' Diyebildim, açıklama kısmı Yoongi'ye ait olmalıydı. Yine ani değişen ruh haliyle arkasını döndü. Gidiyor muydu?...

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin