Sıcak çikolata

598 45 9
                                    

Gözlerine bakamadım, istiyorum kelimesi dalga dalga vurdu vücudumu. Midem kaynıyordu, yine çenemi sıkmaya başlamıştım. Kulaklarıma çıkan yanma hissini saymıyordum bile. Hayat cidden tuhaftı, belli yaşa gelince bu hislerin geçmişte kaldığını bir daha asla öyle hissedemeyeceğini düşünüyordun. Midedeki aptal kasılmalar, içine doluşan kelebekler, boğazına tırmanan serotonin ve dudaklarına oturan gülümseme... Hepsi geride kaldı sanıyorsun ama işte bazen öyle bir an oluyordu ki vücudun tepkisini böyle veriyordu. Kalbinin tekrar attığını hissetmek lafı belki klişe kalacaktı ama bizim monoton hayatımızı güzelleştiren küçük heyecanlardı ve ben bu küçük heyecanın içinde eriyik halde can çekişiyordum. Bana kaç defa demişti, önemsizdi. Bu adam bana doğru yürürken hep vaz geçmişti ama belki şimdi o adımlarına bir anlam katabilirdi benim kollarım. Bilemiyorum, fazla romantik düşünen bir insan asla olmamıştım ama hücrelerimin çığlıkları beynimdeki karar mekanizmasını fena halde etkiliyordu. Belki bencildim, benim olsun istiyordum. Onu sonsuza kadar dinleyebilir, onunla sonsuz zaman geçirebilirdim eğer hayat bize bunu verebilseydi. -seydi... Her canlı gibi ölümlüydük biz de, her şeyin bir sonu olduğu gibi bizim de elbet bir sonumuz olacaktı. Sorun şuydu, benim için başlangıçlar mı yoksa sonlar mı önemliydi?

Son... Her zaman üzücü değildi.

Yutkunma ihtiyacı duydum zira kavruluyordum, yanımda uzanan elini daha da sıkı kavradım. ' Bundan sonra çok düşünmeyeceğini mi söylüyorsun bana? Fotoğraflar, dedikodular...' O, her şeyi düşünürdü. Biliyordum; çünkü biz çok benziyorduk.

'Bu huyumu değiştirebileceğimi sanmıyorum, dikkatli olmalıyım. Başka şeylerle gündemde olmak istemiyorum. Can sıkıcı ve çılgınca şeyler... bu deliliğin içine seni de sürüklemek istemiyorum.'

'Korktum evet, gerçekten korktum. Ne yapman gerektiğini bilememek berbat bir şey, ben seni tanıyor olabilirim ama senin hayatına uzağım. Anlayamıyorum bazen, düşünemiyorum. Hangisi senin için daha iyi hangisi kötü.'

'Anlamanı istemiyorum, düşünmek zorunda kalmanı bile istemiyorum. Sen böyle iyisin,.. Böyle olduğun için yanında iyiyim.' Joon kalbimi avuçlarının içine alıp sıkıca sıktı, nefesim kalbimin atım bozukluğundan tökezledi. Boğazımdan aşağı yuvarlandı sözlerim, susup kaldım. ' bana cheesecake hazırlayan o kızı seviyorum ben. Değişme.'

Gülümsedim, kafamdakilere rağmen ' Yarın her şey bir rüyaymış gibi hissedeceğim biliyorum. Eski halimize döneceğiz, sen grubuna ben ise kendi kendime müzik yapmaya döneceğim. Görüşemeyeceğiz, senin için bir hayrandan fazlası olamayacağım. Bu döngü canımı acıtıyor.' Kaşlarım çatıldı bedenimi ondan çekip iki ayağımın üstünde sakince dikilmeyi planladım ama dizlerim titriyordu.

'Sadece bugünlüğüne bırak her şey istediğimiz gibi olsun, yarın önemli değil. Sorumluluklar yok, endişe yok... Ben yarını çok düşündüm, düşünüyorum. Yoruluyorum Lu. Seninle düşünmemeyi özledim. Yanında herhangi biri olmayı özledim. Beni öyle sevmeni özledim. Sadece Joon olarak, ' kafasını önüne eğip sağa sola gülerek salladı 'aslında Namjoon ama senin Joon demen hoşuma gidiyor.'
Ellerim yanaklarına gitti, avuç içlerimdeki şefkatin haddi hesabı yoktu.
'Joon...' söyleyeceğim şey için birkaç kez yutkunmam arada dudaklarımı ıslatmam gerekti, en sonunda alnımı alnına dayayıp gözlerinden kaçmıştım 'sana karşı koymakta zorlanıyorum.' Zorlanıyordum, kendimi ona bırakmayı en çok ben istiyordum ama daha fazla yara almak da istemiyordum. Tüylerim diken diken olmuştu. Joon'un iri dudaklarındaki soluklar onunkileri usulca geçip benimkilere çarpıyordu. Sarhoş oluyordum her zamanki gibi. Düşünceler kuş olup uçuyordu.

'Koyma, bugün bu evrende sadece ikimiz olalım.' Mırıldayan sesi beni daha da kötü yapıyordu. Döngüye yavaşça çekiliyordum.

'Sen iyisin, bazı şeyleri biliyorsun. Ben ise yoruluyorum... cevap aramaktan, seni sevmekten yoruluyorum.' Sesim kırgın çıkmıştı

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin