Seul'de uykusuz

601 56 1
                                    

Busan'a akşam varmış Han ile biraz konuşup, neredeyse koşarak, diye tanımlayabileceğim şekilde odama çıkmıştım. Günlük rutinime geçmek beni zorlasada bir şekilde başa çıkıyordum. Aynı diğer günler yaptığım gibi etrafta koşturuyor, bitmeyen müşterilerin bitmeyen siparişleriyle uğraşıyordum. Bir bakıma bu rutinden sıkılmıştım, kolay sıkılan bir yapım olmadığı halde birden bu ruh haline bürünüvermiştim. Belki de Kore'de başka bir şeyler yapabileceğimi de fark etmem ile alakalıydı bu tavrım. Müzik gibi, müzik yapmak gibi... Ondan da olumsuz yanıt almıştım ya neyse.

Geldiğimin diğer günü bulduğum bir aralıkta Lavi ile konuşmuş bana olanları en ince ayrıntısına kadar anlatmasını istemiştim, o gün Joon'u gördüğümü ondan sakladım çünkü sonucu bir yere varmayacak şeylere kafa yormak istemiyordum artık.
Lavi bana tablolarının hepsinin satıldığını hatta birisini Tae'nin aldığını söylemişti. Ağzımdan çıkan tek bir şey vardı o da içten gelen bir küfürdü. Şaşırmıştım, hem de çok. Bir de Lavi'yi keşfeden kişinin Tae olduğunu duyduğum an onlara karşı düşüncelerim -ulaşılmaz- olmaktan çıkmış bambaşka kişiliklere bürünen biri daha gelişmişti kafamda. Taehyung...

'Bir haftaya kadar yurt dışına çıkacağım bileti aldım.' Dedim Lavi'ye saat gece yarısını biraz geçiyordu. Ben anca yemek yemiştim bundan önce de sabah sekizde bir şeyler atıştırmıştım o kadar. Sanki büyükanne ve Han olmadığım günlerin hıncını benden çıkarıyor gibiydi. İtirazım yoktu hala çok iyiydiler bana karşı ama müşteri bölümünde tüm gün ben koşturuyor Han ise sadece tezgah arkası işleri yapıyordu. Bu biraz canımı sıksa da itiraz edemiyordum. Üstelik bana alacakları uçak biletinden vaz geçmiş onun yerine maaşıma biraz zam yapmışlardı. Birazcık o kadar... Ben de konser bileti için biriktirdiğim paradan çokça tırtıklayıp gidiş dönüş uçak bileti almıştım. Üstelik kaldığım iki gün boyunca barınabilmem için Lavi'den para rica etmiştim. Busan'daki çalışma bana hiçbir şey katmamıştı. Ne konser bileti vardı elimde ne de biraz birikmiş para. Hepsi çer çöp oluvermişti.

Buraya neden geldiğimi sorguluyordum çoğu gün. Bana üzüntü veriyordu artık burda olmak gitmek istiyordum ama yapamıyordum.

'Yanlış seçimler yapıyorum galiba hayatım istediğim yönde gitmiyor' dedim Lavi'ye sıkıntıyla.
Hemen moral verme moduna geçmesini beklemiştim ama o yapmamıştı.
'İşini bırak ve buraya gel.'
'Bana mı bakacaksın? Böyle bir karar mı vereceksin çünkü bu konuşma giderek oraya gidiyor.' Kıkırtıyla konuşuyordum ama içten içe canım da sıkılıyordu
'Ben ciddiyim Lu, tahmin edemeyeceğin şeyler oluyor burda.'
'Ne demek o?'
'Anlatmayacağım demek, gelip kendin gör.' Dedi ve kapattı. Öylece kapattı. Kafamda deli sorularla sürünerek yatağıma gittim.

*******************************************

Sabahın köründe kalkıp önceden hazırladığım sırt çantama birkaç ekleme yaptım ve iki günlüğüne ayarlamış olduğum pansiyondan çıktım. Havaalanına giden otobüse binip direkt uykuya daldım. Ne düşünecek halim vardı ne de etrafı izleyecek. Her baktığım manzara aynı geliyordu bana. Halbuki Çin'de iki gün geçirmiş dilediğimce etrafı gezmiştim. Çoğu yere gidememiştim ama bu bile fazlasıyla yetmişti bana. Yenilenip Kore'ye dönmek istiyordum ki istediğim de olmuştu. Busan'a döndüğümde daha iyi çalışacak iki katı kazanacaktım. Kararlıydım. Umarım her şey elimde patlamazdı. Bindiğim uçakta da keyifsizce kıpırdanıp gözlerimi kapattım, yine uyuyacaktım. Bir şey düşünmek istemiyordum.

Artık aşina olduğum havaalanında yürürken evimde gibi hissediyordum. Her şey çok tanıdıktı, bu bana rahatlık veriyordu. Pasaport kontrolüne geldiğim zamanki gerginliğim hala aynıydı ama onu da iyi bir şekilde atlatmıştım. Artık kafama takmayacağım bir vizem vardı. Bir dahaki sefere, süresi dolmadan Türkiye'ye dönmüş olacaktım. Dönmek deyince içimden bir parça kopmuş bana bir üzüntü vermişti. Bu kadar alışmışken buraları nasıl da bırakıp gidecektim?

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin