Son -ki üç dört kayıt

496 38 38
                                    

Eğer... Eğer bir gün bir şeyi yapmaya karar verdiyse insan, hiçbir şeyin onu durdurmasına izin vermemeliydi. Eğer gerçekten o şeyi arzuluyorsanız her bir kas hücreniz oksijen diye dilense de siz, çölde su arayan bedevi gibi koşturuyordunuz. Ne olursa olsun koşuyordunuz, bazen o kadar koşturmaya odaklanıyordunuz ki ne için bu maratonu yaptığınızı unutuyordunuz. Hayır izin vermemek gerekiyor, umutsuz düşüncelerin sizi yıkmasına, kararınızdan caydırmasına izin vermemeli; çünkü gittiğiniz o yol size zaman zaman tuzaklar kurup sizi yolun başına zaten atacak. Sanki her şey çok kolaymış, sanki yeterince çabalamıyormuş gibi... En başından yola koyulmak  berbat olsa da pes etmemek, bazı şeyleri avantaja çevirmek gerekiyordu. Pişmanlık duymadan, hiç değilse bunu tecrübe ettim demek gerekiyordu... Yorulmak önemli değil; çünkü gittiğiniz o yolda o kadar farklı şeyler yaşıyordunuz ki, hayatı da öğreniyordunuz. Mücadele ederek yaşamayı... O yüzden gökten hayallerini dilenmeyi bırakıp istediği ne ise ona gitmeliydi insan.  Ben bunu öğrendiğimde her genç gibi üniversiteden yeni mezun olmuştum. Maalesef ki bizim sistemimiz bizleri hayata hazırlamıyordu biz de en ufak bir zorlukla karşılaşınca pes ediyorduk. Sahi kaç defa pes etmiştim?.. Ne için pes etmiştim peki?.. Şöyle bir düşününce hepsi ne kadar da saçma geliyordu. Küçük bedenim de kalbim de yeterince güçlüydü halbuki. Her yenilişimde bir şeyler öğrendiğim için minnettardım. Pes etmek de hayalleri için koşturmak da insanın kendi kararıydı. Ya çabalayacaktınız ya da köşenize geçip diğer insanları izleyerek sızlanmayacaktınız. İşte o yolda bunları öğreniyordunuz.

Gözümü alan ışığa arkamı dönüp merdivenlere yöneldim, tüylerim diken dikendi. Omurgamdan aşağı süzülen ürperme hissinin korkuyla hiçbir alakası yoktu. Kafamı yerden kaldıramıyordum, önümde adımlarını gayet emin atan Khan'ın ayaklarını takip ettim o beni doğru yere götürecekti çünkü biliyordum. Kapıdan içeri girer girmez Lavi'yi gördüm ellerini çenesinin altında birleştirmiş sırıtarak bana bakıyordu, ne olduysa orada oldu zaten. Burnumun sızlamasını ve boğazıma oturan yumruyu kontrol edemedim. Kahkahamı da durduramadım, hepsi birden yüzümden havai fişek gibi saçıldı. Diğerleri görmeden gözlerimi hemen sildim ama pek işe yaradığı söylenemezdi. Mutluluktan ağlayınca böyle saçma sapan bir hale düşüyordunuz, hayır... Şikayetçi değildim. Ömrüm boyunca, yani şu küçücük yaşadığım ömürde, hep hayalini kurduğum yerdeydim az önce. Denemiştim, yenilmiştim ama pes etmeden yeniden başlamıştım. Sanırım bazen bir şeylere yeniden başlamak göründüğü kadar kötü değildi.

'Tebrikler!!!' Lavi kollarını boynuma doladığında ayaklarım kısa süreliğine yerle temasını kesti. Küpemin birini onun üstüne taktığım için acı çeksem de Ki Wook imdadımıza yetişmişti

'Bu kadar telaş yapma öncekine göre daha iyiydin.' Ki Wook göz kırpıp odanın içeri kısmındakilerle gürültülü şekilde konuşmaya başladı

'İyi miydi gerçekten? Bazı yerlerde çok heyecanlandım, ' yanaklarıma elimin tersini bastırıp köpek bakışımı gruptakilere sundum, Türkçe konuşmuştum...

'Her neyi yanlış yaptıysan ben fark etmedim.' kıkırdadı 'Sanatçılar bile sahnede bazen öyle hatalar yapabiliyor, takılma artık.' omuz silkip sırtıma pıt-pıt yaptı. Ahh, az önce ne yaşamıştım ben, ne kadar da güzeldi. Gözümün içinden galaksilerce yıldız fırlayacakmış gibi hissediyordum,

'Bugün iyi iş çıkardın,' diyerek yanıma geldi Doc, ona kibarca gülümseyip teşekkür ettim.

Gecenin sonunda kendimi kırmızı koltuğumuzda bağdaş yapmış boş boş önümüzdeki apartmanın çatısını izlerken buldum. Kamburum çıkmış, omuzlarım düşmüş, ellerim kucağımda sadece bakıyordum. Yüzümde hala olan o aptal sırıtış sabaha yanaklarımı ağrıtacaktı, biliyordum;ama önleyemiyordum da. Lavi evden elinde atıştırmalıklarla çıkıp üstüme bir pike verdi, transtan çıkmamı sağlamıştı. Hemen sarınıp elindekileri aldım, Ghost ile konser sonrası tavuk bira yapmış olsak da hala bir şeyler yeyip içmek istiyordum. Zaten mutluluk sarhoşuydum birkaç tane şişenin kimseye zararı olmazdı. Gülerek açtım şişenin kapağını, bacaklarıma kollarımı sarıp kafamı dizlerime koydum.

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin