Tıpkı onsuz geçirdiğim geceler gibiydi, varlığına tutunuyor nefesiyle sarhoş oluyordum; tek bir fark vardı, o şimdi gerçekten kollarımdaydı. Hayatını bir şekilde böyle yaşayan var mıydı, bilmiyordum. Kim bilir belki de tüm bu olanlar bir zamanlar birilerinin hayaliydi ve şimdi ben o hayali yaşıyordum. Hareketlerini tahmin etmekten öteye geçip onu yaşıyordum, adım attığım o hayal çizgisinin parçalanışı sanki gözümün önündeydi.
'Titriyor musun?'
'Hayır.' Masumca sorulan soru, uyuşan dilimle anında reddedildi. Alnımı Joon'dan ayırdım, göğsünde biriktirdiği nefesi boğuk bir gülümsemeyle havaya verdi. Hala avucunun içinde olan parmaklarım ondan çekilmek istediler ama o, izin vermedi. 'Zorlanmıyor musun?' Az önce yaşadıklarımdan sonra her şeyde zorlanıyordum ben, nefes almak dahildi. Bir adım daha geriledim; hiç değilse zihnim serbest kalmalıydı, düşünebilmek için...
Yutkundum, ' Ne?' kendinden emin olmayan cümlem havada soru işareti gibiydi. Bu halim onun hoşuna gidiyordu benimse kendimden nefret etmeme neden oluyordu, tekrar güldü. Gülümsemesinin tınısı, kasları kasılırken yanaklarına pompalanan ses bile kulağımdaydı. İhtiyacım olan nefesi ciğerlerime gönderip ses tellerimi kesin tonunda titreştirmeyi başardım ' Ne için?'
Fark etmeden yumruk yaptığım diğer elimi, uzandığı sıcacık parmaklarıyla gevşetti. Şimdi enerji devrem tamamlanmış gibi anlamsız titremem, yerini tam kapasite çalışan bir kalbe bırakıyordu. Geri çekilmeye hazır ayağım yerinde saydı... Ben ne yapıyordum? Ondan kaçmaya çalışmam ve başarısızlığım hepsi şu an karşımdaki adamın ellerindeydi. Onun elleri ise benimkilerde... Her şey bu kadar basitken, geleceği düşünüp bugünü neden yaşayamıyordum?! Onu yanımda istiyordum, karşımda... Her günümde, saatimde. İsteklerim bu kadar netken yenildiğimi düşünmek saçma değil miydi? Baştan yenildiğini düşündüğün oyunu sürdüremezdin. Kendimi oyuncu gibi görmeyi bırakmalıydım belki de, sadece kabullendiğim o üç harfi yaşasam da yeterdi; çünkü seven insan kaybetmezdi. Bilinenin aksine.... Cesaret aldığım cümleler içimde belirdikçe bakışlarım yine onu buldu, Busan'daki gibi. Gecenin bir yarısında ona koştuğum gibi...
'Benim gibisin' sonunda dilime vuran harfler anlamlı bir cümle oluşturabilmişti. ' sevdiğim ruh bu bedende,' zihnime yetmeyen oksijen için tekrar nefes aldım 'zaten en başından beri o burdaydı.'
Söylediğim her kelimenin yorgun bedeninde dalgalanışını izledim, yorgunluğunun nasıl dağıldığını gördüm gözlerinde. O, mutluydu. Işıldayan bakışları yüzümde gezindi. İtiraflar insanı yorardı; ama bizimki bir rahatlamaydı. Birbirine akan iki bedenin çırpınışının son buluşuydu. Nefeslerim onunkiyle eşti, en başından beri nasılsa şimdi de kalbim onunla atıyordu. Bir farkı yoktu aslında, tüm hisleri zorlaştıran zihinlerimizdi. O üç harfin çıktığı yer de, işleri yokuşa süren de zihinlerimizdi. Aşk dediğimiz o büyülü kelime iki bedenin arasındaki ıssız yolu aydınlatıp çiçeklendiriyordu. Çiçekler şimdiden gözlerime tırmanmış zihnimi pembeleştirmişti. Yarın yokmuş hissiyle doldum, insanı ürperten bu düşünce nedense onunlayken çok anlamsız kalıyordu. Yarın onunla yoktu ve şimdi o benimleydi. Avucumun arasından usulca sıyrılan eli, saç tutamının birini kulağımın arkasına götürdü
'Düşünmeden yaptığın her hareket, bunu sevdiğimi söylemiştim' kısık bir gülümsemeyle başını önüne eğdi. Ben de ona katıldım, içimden gelen tek şey ona sarılmaktı. Eğer yarın olmayacaksa, bugünüm böyle geçmeliydi. Kollarımı ani hareketimle vücuduna sardım.
Kafamı boynuna yerleştirip, konuştum
'Öyleyse biraz böyle kal' nefeslerim sıcak tenine çarpıp kokusuyla harmanlanıyordı, duraksamış halini anlayabiliyordum, onu şaşırttığımı biliyordum. Biraz sonra elleri saçlarıma geçti. İç çekişiyle mutlu olmuştum. Benim için itiraflar yeni başlıyordu aslında ' içimdekileri sana anlatmaya çalışmak bile beni yoruyor.' Cevap olarak mırıldandı. Gövdesi kalbimin sesiyle ritmik sallanıyordu. Duyabildiğini biliyordum. 'Gerçek şu ki seni tanımak beni korkutuyor, çünkü o sensin. Biliyorum; ama tüm bu olanlar doğru mu bilmiyorum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joon | Kim Namjoon
Fanfiction'Hayaller ne kadar da güzel' demiştim oturduğum yerden düşüncelere dalarken. Kim bilebilirdi ki yaptığım aptalca bir seçimle hayallerime ulaşacağımı.