- Ve Lu, ...-
Kulağımdaki telefonun sessizliği gibiydi etrafımdaki ayak sesleri, İstanbul'un nemli soğuğu içime doluyordu şimdi. Bir saat öncesine kadar beni ısıtan -umut- çaresizlikle kavruluyordu. Üstünden çıkan duman görüşümü sıfırladı sanki. Belki de başım dönüyordu, ayırt etmek güçtü...
- Ve Lu,..-
Nasıl bir histi bu? İnsanın ağzından harfler çıkıyordu da kulakları mı duymuyordu...Çaresizliği iyi bildiğim halde beni bitirmesi bir saniyesini almıştı. Hani insan düşmanını tanıdığında daha iyi savunma yapardı?! Kalkanlarım paramparçaydı...Umudumun etrafı kararmıştı
-Ve Lu,...-
Hepimiz tecrübelerimize göre olaylara tepki verirdik, hislerimiz bilinmişlikle cevaplardı yaşadıklarımızı. Unutulmuşluk hissi bile şimdikinin yanında hiç kalıyordu, vazgeçiş en beteriydi.
-... biz yanıldık.-
Soru neydi ki biz verdiğimiz cevapta yanılmıştık. Gerçeklikle sıvanmış dünyamızda bir iki gün pembe örtünün arasından bakmamış mıydık etrafa? Daha fazlası yoktu ki.. Var mıydı?
-...Ben normal bir hayat yaşayamıyorum...-
Ne normaldi ki hayatımızda ? Aldığımız sorumluluklar mı ağır geliyordu şimdi göğsüme yoksa nefesim mi tükenmişti bu sözünde...? Cevap neydi? Doğruyu söylesem gelecek değişir miydi... Ama zaten yanılmıştık.
-...bunun için üzgünüm...-
Derin bir nefes alıp çoktan kapatılmış olan telefonu kulağımdan indirdim.
-.....bunun için....-
Dudaklarıma vuran Joon'un son sözleriydi
'Bunun için üzgünüm.' titrek sesimin nedeni aptal göz yaşlarıydı. Onlardan nefret ediyordum, ben güçsüz biri değildim. Bu ıslaklık da neydi şimdi!? Yanaklarımdan aşağı süzülen damlalar onları kazıyarak iniyordu sanki, soğuk etkisini vücudumda da gösteriyor beni zangır zangır titretiyordu.Ne yapacaktım? Şimdi ne olacaktı... Tek elimi sinirle gözlerime götürüp onları sildim. Üzüntü bekleyebilirdi; ama düşünceler insanı işgal etmek için vardı. Beni arayan numaraya baktım, Yoongi'nindi... Joon beni neden kendi telefonundan aramamıştı? Numarasını değiştirmişti evet, benim öğrenmemi istememiş miydi yani... Bu, bu demek mi oluyordu? Kendimi daha da kötü hissettim, daha doğrusu rahatsız olmuş gibiydim. Olay belki bu değildi ama ben onu takıntı haline getirip rahatsız edecek türden biri miydim gözünde...?
Ahhh! Ne diyorum ben. Sikeyim ki beynim yanlış çalışıyordu. Bir şeyler hep ters gidiyordu. Lanet olsun ki ne zaman toparlanmaya çalışsam bir yerden batıyordum. Şansa ihtiyacım vardı güya, hiç istemediğim kadar tılsıma bulanmıştım son beş ay... Şimdiyse toprağın altında gezinen bir yaratığa dönüşmüştüm. Tutunacak birini arıyordum ki bu halimden çıkabileyim. Tek yaptığım sürünmekti. Elimde boş umutlarım ve hayallerim vardı. Hangi biri beni ayakta tutabilecekti? Hiçbiri?..
Hiçbiri.
'Eylül, iyi misin?' Omzuma arkadan dokunan el ile sıçradım, gözlerimi gördüğü an endişesi ikiye katlanmıştı, hissediyordum. Evet, hala hissediyordum. Kabaca kafamı sallayıp Nazlı'ya döndüm
'İyiyim, sana sonra anlatırım.'
Yutkunup sesimi düzeltmeye çalıştım ...'ya benim şimdi gitmem gerekiyor da içerdekiler beni böyle görmesin. Eşyalarımı getirebilir misin acaba?'Anahtarı birkaç kez çevirip evin kapısını yalnızlığa açtım. Arkamdan kapanır kapanmaz duygular üstüme hücum etmişti. Yandan taktığım çantayı kafamdan sakince çıkarıp yürüdüğüm yere bıraktım, montumu koltuğun hemen önünde çıkardım, o da halıdaki yerini almıştı. L koltuğa adımımı atıp bedenime sarındığımda kafamdaki berem koltukla buluşmuştu. Sadece onun atkısı boynumdaydı, yaptığım aptallıktı ya da değil... Kim beni bu konuda yargılayabilirdi ki? Olay hiç de öyle değildi. Şu an insanların gözünde sahtekardım, kötü biriydim, hatta değersizdim... Onlar tanımadan ne de güzel yargılıyordu. İstemeyerek telefonu elime aldım. Sosyal medyaya girip dünya gündemine baktım, birinci sırada Joon'u destekleyen bir tag ikincisindeyse bana ve Joon'a nefret kusan paylaşımların olduğu vardı. Cesaretle üstüne tıkladım. Gönderilerin arasında gezinirken bir fotoğrafımızı daha gördüm, yüzümün yarısı görünüyordu. Belki kamera açısına yansımamıştı; ama burda, Joon bana gözlerinin altından gamzeleriyle gülüyordu. Güzel bir günün pişmanlığıydı şimdi bu içimdeki. Hayatımda ilk defa yaptığım bir şey için pişmanlık duyuyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joon | Kim Namjoon
Fanfiction'Hayaller ne kadar da güzel' demiştim oturduğum yerden düşüncelere dalarken. Kim bilebilirdi ki yaptığım aptalca bir seçimle hayallerime ulaşacağımı.