Sadece eve dönsen

581 51 9
                                    

Kafamı çalıştığım masadan kaldırdım. Önümde saatlerdir çalışmaktan ısınmış dizüstü bilgisayarım elimin altında ise uyuyakaldığım için soğumuş kahvem duruyordu. Uflayarak sırtımı esnettim, sandalye tepesinde oturmak bana iyi gelmiyordu, her yerim ağrımıştı. Boynumu ovalayarak tezgahın önüne gittim, soğumuş kahvemi döküp yenisi için su ısıtmaya başladım. Dün gece hiç uyumamıştım, üstünde çalıştığım şarkının bağlantı bölümünü bir türlü yapamıyordum, iki kıtayı birbirine bağlayamıyordum. Kulağıma hoş gelmeyen bir sürü ses oluşturmuştum yine, şarkı bu haldeyken uyuyamamıştım haliyle. Uyuklayan gözlerimi ovaladım, böyle olmayacaktı en iyisi soğuk bir duştu.

Saçlarımı havluyla dağıtarak kuruttum, kahvemi yapıp masanın başına geçtim, saat için telefonun ekranını kontrol ettim. Uzun zamandır kullanmadığım uygulamalardan bir sürü bildirim gelmişti, bir ara bildirimlerini kapatmalıyım diye düşündüm. Lavi sergiye gittiği ile ilgili bir mesaj atmıştı,ona da kısa bir mesaj atıp yarım bıraktığım projeyi oynattım. Kahvemden bir yudum alıp şarkının gidişine kendimi kaptırdım. Yine bir şeyler eksik gibiydi, hayatımdaki boş kalan alan ne ise resmen parçalarıma da yansıyordu. Duygu mu katamıyordum acaba ya da çok mu karanlık sözler yazıyordum...? Ekranın, gelen bildirimle parlaması tüm dikkatimi oraya çekti. Kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj gelmişti,

-Bilinmeyen
Nasılsın?

Kore alan kodlu numaraya baktım bir süre, cevap yazıp yazmamak konusunda kararsız kalmıştım; ama sonra yazanın Slow Rabit olabileceğini düşündüm. Bitmiş olan şarkıyla o ilgileniyordu çünkü belki güzel bir haber gelmiştir diye ümitlendim

-Luna
Kimsiniz?

Artık dikkatimi kaybetmiş olan şarkıyı kapatıp telefon elimde koltuğa geçtim. Kahvemi masif sehpaya bırakıp sırt üstü uzandım, belimdeki ağrı beni mahvediyordu şu an. Küçük çan sesiyle ekranı yüzüme yaklaştırdım.

-Bilinmeyen
Bugün kim olmamı istiyorsun? Joon? RM?

Joon? Afallamış şekilde yazıları beş altı defa okudum. İngilizce yazıyordu, yanlış okuyor olabileceğimi düşünerek  yazan her bir kelimeyi translate e girmiştim bile. Yaptığım saçmalıktı ama işte... İnsan inanamıyordu. Gelen geç uyarıyla sinirlerim tüm kaslarımı kasılı hale getirdi, Joon bana mesaj mı atmıştı?!... Hadi ordan, belimdeki ağrıyı unutup heyecandan kıramplar giren midemin üstüne büzüştüm. Gerçek değildir belki de Lavi benimle dalga geçiyordur dedim; ama ya o değilse...Ne yazmam gerekiyordu şimdi? Ne yazmalıydım... Telefonu elimde sıkıca tutup geç olmadan ona yazdım.

-Luna
Seçme şansım var mı ki?

-Bilinmeyen
Hayır ^-^ Şarkıları dinledin mi?

İşte şimdi emindim. O kesinlikle Joon'du!

Gülümsemem yanaklarımı geçip ayaklarıma kadar ulaştı, telaşla oturduğum yerden kalktım. Sehpanın önünde bir ileri bir geri giderken ne cevap vereceğimi düşünüyordum hala şarkıları dinleyememiştim. Ahhh! aferin sana Lu... Masanın başına geçip üstünde çalıştığım şarkının sekmesini kapattım hep kullandığım müzik uygulamasında en son albümlerine tıkladım. İntro'da Joon'un sesini duyunca kalbim tekledi, en son böyle bir intro What am i to you ile gelmişti. Beni üzen bir şarkıydı açıkçası, Joon'un biri için üzüldüğünü bildiğim bir şarkıydı. Bu intro ise çok farklıydı, kendinden emindi.

Bir kenara fırlattığım telefonu tekrar elime alıp heyecanla yazmaya başladım, sonrasında tam bir fan girl gibi yazdığım cümleyi yavaşça sildim. Mesajlaşma konusunda berbattım.

-Luna
Yalan söylemeyeceğim, hepsini dinleyemedim.

Gönder tuşuna bastıktan sonra pişman olmuştum bile

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin