Merhaba...

841 78 1
                                    

Saat kaçtı? Kaç saattir uyuyordum? Son günlerde uykularım bölük pörçüktü. Bu ara sosyal ağlarda çok geziniyordum. Hiç yapmadığım şeyi yapıp BTS nerde, ne yapıyor, hepsine bakıyordum. Bilgi sahibi olmamak elde değildi; çünkü herhangi bir gönderiye baksam altına direkt nerde oldukları çekindikleri fotoğraflar bir sürü hayran yazısı ve doğru olan veya olmayan bir sürü post düşüyordu. Haliyle ister istemez bilgi sahibi oluyordum. Çok yoğundular. Yeni turnelerine çıkmış bir ay Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde konser vermiş bugün de Kore'ye dönmüşlerdi biraz dinlendikten sonra da turnenin Asya ayağı başlayacaktı. Acaba bir kere daha buraya gelirler miydi? Ya da belki Joon gelirdi... Yastıktan kafamı sertçe kaldırdım, saçmalıyordum.
Yataktan ayaklarımı sarkıtıp başucumdaki telefona dokundum. Harika! Saat gece üçtü ve ben sadece iki saat uyuşabilmiştim. Oturduğum yerden kalkıp dışarı baktım. Temiz hava iyi gelebilir diye düşünüyordum. Ayakkabılarımı giyme gereği duymadım, şort pijamamın üstüne bir kapşonlu geçirip odadan çıktım. Oldukça sessiz ilerleyip kimseyi rahatsız etmemeye dikkat ettim sonunda dışarı vardığımda okyanusa doğru yürümeye başladım. Gerçekten, sessizdi. Kıyıya vuran dalga sesleri bugün biraz hırçın olsa da tek duyduğum onlardı. Rüzgar kapşonumu açmış saçlarımı savurmuştu biraz da üşümüştüm ama pek de umrumda olmamıştı.
Nasıl oldu da bir ay geçti aklım almıyordu, bu işi iyi kıvırıyordum.Utanmasam kendi mesleğimi bırakıp kafe açacaktım o derecedeydim. Gerçi mesleğimi yaptığım da yoktu. Sağlıkçıydım güya iş kolay bulunuyordu ama Türkiye'de iş yoktu. En azından ben bulamamıştım. Buradaki hayatım mı yoksa oradaki mi deseler bir müddet düşünürdüm. Sevdiğim insanlar ve odam burda olsaydı Kore'de kalmayı tercih edebilirdim; ama bunlar  üstünde düşünülmesi gereken konulardı. Derin bir nefes alıp dalga boyunca yürümeye başladım. Bunu hiç yapamamıştım. Sahil boyunca yürümemiş sadece okyanusu izlemiştim gerçi kafenin yoğunluğundan yemek yemek dışında çok bir boş zamanım da kalmıyordu. İleri de henüz ışıklarını kapamamış restoranlar kafeler vardı. Bizimki biraz daha uçta kalıyordu ama yine de iyi işliyordu. Belki de insanlar sakin, huzurlu bir ortam istedikleri için bizi tercih ediyordu. Belki de BTS'de bizim kafeyi o yüzden tercih etmişti...
'Offf!.. Düşüncelerimin bile buraya gelmesinden sıkıldım.' Diyerek kumlara tekme attım. Yükselen kumlar ilerde duran iki kişiye dikkatimi vermemi sağladı. Tartışıyorlar mıydı yoksa konuşuyor mu emin olamamıştım. Korece gürültülü bir dildi üstelik tonlamarı Türkçe'den biraz farklıydı hal böyle olunca karşımdaki kızıyor mu yoksa soru mu soruyor bazen anlayamıyordum.
Onlara doğru yürüdüm, birinin boyu diğerinden azıcık kısaydı. Biri kısa lacivert bir şort giymişti kafasındaki şapkayla oynuyordu diğeri ise ona dönmüş hararetli şekilde bir şeylerden bahsediyordu.
'O Jimin mi?' Sesim sandığımdan gür çıkmıştı. Emin olmak için gözlerimi kıstım. Onlar, yine mi burdalardı? Aniden yerimde durdum. Bu yaptığım sapıklık sayılır mıydı? Yolum oraya gidiyordu hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etmeliydim, değil mi? Son kararla yürümeye devam ettim. Altımdaki bol, çizgili şort pijamam; üstümde ise kolları büyük gelen kapşonlum vardı. Kafamı öne eğip yanlarından geçmeyi planlıyordum ama düşündüğüm şeyle kalbim gümbürdedi. Joon da burda mıdır acaba?... Nefeslerim düzensizleşti bu da birkaç kez tökezlememe neden oldu. Ayağımdaki parmak arası terlikler canımı acıtmıştı. Kasıtlı yapıyormuşum gibi anlaşılmasın diye dalgalara bakıyordum arada kafamı paytak yürüyen ayaklarıma çeviriyordum. Belki de dünyanın en saçma işini yapıyordum geri mi dönseydim acaba;ama çoktan yanlarındaydım bile. Benim geçtiğimi gördüklerinde sustular ben de o tarafa hiç bakmadım. Bir ara kafamı kaldırır gibi yapıp göz ucuyla Jimin'e baktım. Evet bu Jimin'di karşısındaki ise Jungkook... Üstümdeki baskı arttığı için adımlarımı sıklaştırdım
'Hey!....' o arkamdan mı seslenmişti ? Yoksa bana değil miydi? Olduğum yerde dondum kaldım onlara dönmeli miydim?
Arkamı dönüp işaret parmağımı kendime yönelttim.
'Ben mi?' Şaşkındım. Jimin de öyle.... Jungkook çarpık İngilizce'siyle devam etti.
' Güzel' dedikten sonra iki eliyle etrafı gösterdi. Ona gece manzarasının harika olduğunu söylemiştim ve o beni hatırlamıştı... Anladığımı belirten birkaç ses çıkartıp
'Gerçekten de öyle' dedim ve onlara Korece görüşürüz deyip el salladım. Geldiğim yola dönmem garip olmuştu ama daha da ilerleyebileceğimi düşünmüyordum. Heyecanlıydım. Uykum tamamen kaçmıştı. Kafamda bir sürü soru vardı. Onların gizli yeri filan mı vardı burda? İtiraf etmek gerekirse herkesten, her şeyden uzak kalmak için güzel bir yerdi burası. Özgür hissettikleri yerlerden biri olmalıydı başka açıklaması yoktu. Hepsi de burda mıydı? Yoksa sadece Jk ve Jimin mi vardı?.... kafama kapşonumu geçirip kendime sinirden daha da hızlı yürüdüm.
Odama bir an önce gidip uyumalıydım yarın sarhoş gibi sallanmak istemiyordum. Zaten çok yoruluyordum.
'Merhaba....'
Duyduğum sesle kafamı kaldırdım. Kalbim tekledi nefeslerim ağzımın içinde kaldı. Birden öksürük tuttu kendimi zor toparladım. Eğilmiş yüzüme bakarken gövdemi dikleştirip
' Senin burda olduğunu bilmiyordum' dedim. Sanki bilmem gerekiyormuş gibi...
Joon ellerini ön cebine sokup gri kapşonlusunu çekiştirdi. Biraz gülüp etrafına baktı
' Geleceğimi söylemiştim' dedi ben de kafamla onu onayladım. Gerçekten şu an burda ne oluyordu? Busan'da ne işin var diye sormak istemiştim. Gecenin bu saatinde burda ne işi vardı onu da bilmiyordum.
' Fotoğrafları gördün mü?' Alt dudağını ağzına yuvarlamış gözlerini sonuna kadar açıp tekrar eski haline getirmişti. İlk önce şaşkınlıktan konuşamasam da sonradan dilim çözüldü
' Evet,... Aslında bir arkadaşım sayesinde haberim oldu. '
Sessizce homurdandı.
' Sana sorun çıkarmak istememiştim bu yüzden özür dilerim. Galiba düşüncesiz davrandım.' Diye ekleme gereği duymuştum. Sonuçta yanına giden bendim.
Kafasını hayır anlamında sallayıp kaşlarını çatmıştı sonra ellerini cebinden çıkarıp sabırsızca kafenin içine baktı
'İçerde oturmam senin için sorun olur mu?' Gözlerimi kafeye çevirdim,
'Hayır, ama biraz sessiz olmalısın. Büyükanne ve Han uyuyor.' Az önce gerçekten bunu söylemiş miydim?... Dediklerime gülmüş Korece merak etme demişti.
Anahtarı iki kez çevirdikten sonra kafenin tahta kapıları açılmış ben ise alışkanlık olarak direkt tezgah arkasına geçmiştim. Joon da beni takip edip yüksek taburelerden birine oturmuştu.
' Ne içmek istersin?' O kadar kısık sesle konuşmuştum ki boğazımı temizleyip tekrar sorma gereği duymuştum.
' Aslında bir şey içmek istemiyorum' o arada kapşonunu sıyırmış  iki eliyle saçlarını karıştırmıştı.
' Hımm, galiba ben tatlı bir şeyler içeceğim' yine sessizce konuşmuştum onun cevabını dinlemeden raflara yöneldim. Hangi aroma gözüme güzel geliyorsa onu elime alıp Joon'un masasına koyuyordum. Komiktim, gerçekten komiktim. O Joon'du ve ben ne yapıyordum belli değildi... Bir ara elim ayağım birbirine girmiş az daha masaya koyduğum fincanları düşürüyordum. Ellerim yine titriyor kalbim kulaklarımda atıyordu. Bu sefer kalbimin sesini duyduğundan emindim, içerisi o kadar sessizdi ki onun varlığını bile duyuyordum.
'Ne zaman geldin Kore'ye?'
Bakışlarımı ona yöneltip sorduğu soruya odaklanmaya çalıştım bu benim için gerçekten zordu
'Bir ay, yaklaşık bir ay oluyor...' kafamı tekrar malzemelere odaklayıp bir şeyleri karıştırmaya başladım.
'Peki neden geldin?' Kafasını sağ yana yatırmış çenesini dışarı çıkartarak bana gülümsemişti. Bense yine kafamı malzemelere gömüp
'Bilmiyorum, galiba hayatımdaki eksik bir şeyi bulmak için...' fazla dürüst davranmıştım. BTS'in lideri RM'e BTS konseri için geldim diyememiştim. Demeyecektim de... Gülümseyip parmaklarıyla masada ritim tutmaya başladı. Çok mu sıkıcı davranıyordum? Derin bir nefes alıp konuştum
' Avrupa turnesi nasıldı?' Gözlerimi ona çevirmiş bu garip ortamdan bir an olsun kurtulmak istemiştim ama sorduğum soru her şeyi daha da beter yapmıştı.
' Avrupa'da olduğumuzu biliyor muydun?' Bilmeyen var mıydı ki??
' Ah, evet sosyal medyada fotoğraflarımıza bakarken görmüştüm'
Fotoğraflarımıza bakarken?.... Konuştukça batırıyordum. Joon yüzünde bir gülümsemeyle uzun bir nefes aldı
' Güzeldi, gerçekten güzeldi. Sanki hepimiz ilk kez sahneye çıkıyor gibi hissettik.Bu hayal edemeyeceğim bir şeydi gerçek olmasına şaşırıyorum hala' dedi ve ekledi ' yorucuydu aynı zamanda, biraz dinlenmeye ihtiyacım var' o İngilizce konuştukça tok sesi kafeyi sarmalıyordu ben ise yapmaya çalıştığım isimsiz içeceği bitirmiştim. İçine ne koyduğum hakkında bir fikrim bile yoktu...
'Sıkı çalışıyorsunuz, ' dedim ve içeceğimden bir yudum aldım. Anında yüzümü ekşitip dudaklarımı buruşturdum. Yüzümü gören Joon birden kahkaha attı. Refleks olarak kafamı yukarı kaldırıp çok mu ses yaptık diye etrafı dinledim. Joon ağzını kapatıp kendini susturdu ben ise yine boş bulunup içecekten yudumladım. Bu sefer beni gülme tutmuştu
' Lanet şey ' deyip önüme koydum.
'Gerçekten berbat olmuş...' hiç değilse dürüst davranıyordum. Onun gülmesiyle biraz rahatlamış gözle görülen gerginliğim az da olsa erimişti. İçeceğime uzanıp o da bir yudum aldı.
'Harika olmuş.' Derken yüzündeki tüm kaslar çekilmiş gözleri iyice kısılmıştı. Onun haline gülüp masaya dayanmıştım.
Yorgundum, yorgundu. Bir süre ona baktım benimki gibi bol bir kapşonlu altına da şort giymişti ayağında ise terlikleri vardı. Böyle baktığım zaman o da benim gibiydi, herkes gibiydi. Gözleri tekrar beni bulduğu zaman kendimi toparlayıp konuyu dağıttım daha doğrusu ilgimi başka yöne verdim
' Ve bu sayede benim hazırladığım bir şeyi içmeme dersini aldın' deyip sırıttım.
Gerçekten mi?!... Joon sessizce 'Aslında buraya şu harika cheesecake sözün olduğu için gelmiştim' dedi
'Şanslısın onları ben yapmıyorum' dedikten sonra saçımı kulağımın arkasına attım.
'Bir ara yapmalısın.' Deyip oturduğu sandalyeden usulca kalktı.
'Çok yorgunum, biraz uyumayı deneyeceğim. Hoş sohbetin için teşekkürler ' dedi ve kapşonlusunu kafasına kapatıp kapıdan çıkıp gitti. Arkasında çenesi kasılmaktan yorulan bir ben ve sakinleşmeyi bekleyen bir kalp bırakmıştı.

En sevdiğim gece uyku tutmama sorunsalı... Keşke sahile inip de yürüyebilsem ben de...
Yazarınız;minimonijoonie

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin