İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür derler... Sahi benim de öyle mi olmuştu? Aslında... büyük hayaller için koşmamla başlayan hikayemin başrolü olduğum için mutluydum. Biliyor musunuz, herkesin hayatı bir hikayeden ibaretti, birisi hikayeyi yazıyor bizler de o hikayede oynuyorduk. Yazarın tek ihtiyacı olan bir kalem ve boş bir kağıttı. Eğer o kalemi ele geçirirsek kendi hikayemizi yazabilirdik ancak.
Pek çok gece bana yazılmış bu hayat hikayesinde bir yan rolümün olduğunu düşündüm, bir gün düşünmekten sıkıldım ve o kalemi yazardan çaldım. Yazara ulaşmak, onu ikna etmek, ya da kandırmak diyelim, çok kolay olmadı. Sonunda ise elinde kalan kağıdını da bana içtenlikle verdi. İlk başlarda bana verilen bu kağıt ve çaldığım kalemle ne yapacağımı bilemedim, çok bekledim ve oynamaktan korktuğum yan rolü de kaybedecekken birkaç kelime kağıda karaladım. O mucizevi gece kalbimin deli sesini hiç unutamıyordum. Rahatlamak ve endişelenmek... İkisi aynı anda nasıl içimde cereyan edebilmişti. İnsan duygularının gerçekten de sınırı yoktu.
Günler boyu zihnimde dalgalanan düşünceler birtakım kararlara dönüştü ve verdiğim kararlar seçimlerime kenetlendi. Bana başrolü oynama fırsatı veren hayatıma şükran borçluydum ve tabiki biricik yazarıma. Beni derin düşüncelerden kurtardığın için teşekkür ederim. Eski ben ve şimdiki ben için teşekkür ederim ve tabiki kendi hikayemde yazar olduğum için teşekkür ederim... Başrolü iyi bir şekilde oynadım, oynayacağım.
Kendime güldüm, odada hafif hafif çalan müzik burada olma sebebimdi. Nasıl bir parodiydi bu, şarkı söylemeyi seven biri nasıl olur da insanların düşüncelerinden korkardı?..
Sıcak kahvemi dudaklarımdan aşağı gönderdim, bir süre karşımdaki duvara anlamsızca bakıp gülmelere daldım. Saçmalıktı; insanların düşünceleri de dili de zehirliydi. En iyisi kulaklarını dışarıya karşı kapatmaktı, obsesif olmadan hayatıma devam edebilmek tam bir savaştı; ama işte buradaydım. Olmak istediğim yerde. İçimdeki şeyin tarifi mutluluktu ama neden ağlayasım vardı. Neden aptalca sırıtıyordum, sanki hava daha bir güneşliydi, daha bir ferah daha bir güzel... Yarına umutla bakabilmek insana devam etme gücünü aşılıyormuş bunu şimdi anlıyordum. Hep söylerlerdi de yaşamadan anlamıyor insan doğrusu. Önceden günlerim sıkıntı içinde geçerdi de yarını merak etmezdim çünkü dünün aynısı olacağını bilirdim. Şimdi yarınlar için koşmak hoşuma gidiyordu, hayatımın bu evresinde olmak çektiğim sıkıntıları öyle bir unutturuyordu ki... Ben kimdim? Bu yeni ben kimdi? Devam etme gücünü kendimde bulduğum için mutluydum. Bazı günler oluyordu ki, hayatı sorgulamaktan daha da ileri gidiyordum. Amaçsızca savrulmak o kadar berbat ki, sanki uzay boşluğundasın ve kurbağalama yüzmeye çalışıyorsun. O çırpınmaları hatırlayınca çok şey öğrendiğimi fark ediyordum.
Çok hızlı bir haftaydı. Evet, hayatımda yaşadığım en tuhaf hafta da olabilirdi aslında. Neyi nasıl tarif edeceğimi pek bilemiyordum. Hayatımdaki her şeyin bir anda yola girmesi ve benim 'ee hadi artık olumsuz bir şeyler olmayacak mı?' diye istemeden de olsa triplere girmem... Belki de bir anda diye bahsetmek yanlıştı; çünkü emek verip işlemiştim bu seferki yürüdüğüm yolu. Mutluydum. Gerçekten stresi, mutluluğu, üzüntüyü her bir haltı aynı anda yaşadığım bir tane panik atak krizim vardı bir de bu. Şanslıydım ki son yaşadıklarım beni havalara uçan bir kelebek yapmıştı, panik ataksa bok böceği yapıyordu bilen bilir...
Bazen diyordum ki asla ulaşamayacağını düşündüğün hayatı yaşıyorsun, yani kim derdi ki tüm bunların olabileceğini hatta olabilitesinin olasılığını bile tartışmak saçmaydı ama buradaydım. Az önce rahatlatıcı bir arınma geçirmiş gri koltuğumuza oturmuştum. Arada ıslak saçlarımı kabaca havluya kuruluyor bir yandan da telefondaki uygulamadan radyo programlarını tarıyordum. Şarkımı radyoda duyduğumdan beri bunu yapıyordum obsesiflik seviyemi en üst seviyelere çıkartıp sanki bir tıkla alfa halini dinleyemeyecekmişim gibi radyo programlarında duymayı umuyordum o şarkıyı. Komikti ama ayrı bir zevki vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joon | Kim Namjoon
Fanfiction'Hayaller ne kadar da güzel' demiştim oturduğum yerden düşüncelere dalarken. Kim bilebilirdi ki yaptığım aptalca bir seçimle hayallerime ulaşacağımı.