Ne kadar utansam da yaptığım şeyle yüzleşmeliydim. Ellerimize baktım, parmaklarımın parmak aralarından nasıl geçtiğine baktım, benimkilere nazaran sıcak olan parmaklarının nasıl benimkileri kavradığına baktım... Yüzüne bakmadım, bakamadım çünkü. Usulca elimi ondan çektim. Hiçbir şey demedim garip bir his vardı aramızda beni utandıran, belki de, onu rahatsız eden.
Arkamı dönüp kıyıya ulaşmak için suları yarmaya başladım. Su da bir hareketlenme duydum. Sonra bana sıçrayan su damlalarını hissettim, arkamdan geliyordu. O da sessizdi... Onu rahatsız etmek istememiştim, diye düşünüyordum içimden. Birden büyük bir su kütlesi arkamı boydan boya ıslattı. Vücuduma çarpan soğuk su taneleriyle yerimde sıçradım. Joon'a döndüğümde yüksek sesle bir kahkaha patlattım. O suya düşmüştü!..
Dudaklarımı birbirine bastırıp kendime gülme diye telkinlerde bulunuyordum ama içten içe kıkırdıyordum. Suları sıçratarak yanına gittim, gözleri o kadar sinirle bakıyordu ki bana. Belki de bu onu son görüşümdü. İyi halt ettin dedim içimden , bir an ondan korkttum. Hızlıca elimi ona uzattım. O da soğuk elleriyle sertçe elimi tutup beni suya çekti. Saçlarıma kadar buz gibi suya batmıştım. Bir yandan doğrulmak için çırpınıyor diğer yandan Joon'a sinirleniyordum. Şimdi o kahkahalarla bana gülüyordu, ayağa kalkmayı başardım ama bir süre gözlerimi açamadım. Çenem titreyerek halimize gülmeye başladım ben de. Onu göremiyordum, zaten ben hiçbir zaman tuzlu suda gözlerimi açamamıştım ki şimdi açabileyim.
Gözlerime değen elleriyle görüşümü yeniden kazandım. Kapşonlusunun kollarıyla gözlerimi silmişti. Sırıtmaktan yukarı kıvrılan dudakları ve iyice kısılmış gözleri bana kızgın olmadığını gösteriyordu. Onu öyle görünce içim rahatlamış bir daha gülmüştüm, titreyerek saçlarımı geriye attım.
' Demekki sakar olan sadece RM değil...' demiş cesaretle gözlerine bakmıştım. Burnunun ucundan dudaklarına düşen suyu, dudaklarını ağzına yuvarlayarak yok etti ve konuştu
' Eğer hasta olursam sorumlusu olarak menajerime senin adını vereceğim' deyip ellerini yüzümden çekti. Uçları ıslanmış saçlarını karıştırıp suyu yararak kıyıya ulaştı. Hala düşüşünü hatırlayıp kıkırdıyordum çok geçmeden ben de titreyerek onu takip ettim. Joon eline ayakkabılarını almış bana bakıyordu
'ismini bilmiyorum, ' omuzlarını silkip titreyen çenesini sıkıyordu
'Bana Luna diyebilirsin' demiştim Yoongi'den öğrendiğim tam telafuzla. İsmimi duyduğu an da gökyüzüne çevirdi kafasını ve gülümsedi
'Peki Luna..' dedi ve arkasına bakmadan hızlı adımlarla uzaklaştı.
Bir süre yerimde titreyerek durdum, sonra dayanamayıp bir kahkaha attım, sonra bir daha güldüm. Yerimde zıplayıp, her tarafıma kum yapışmasına neden oldum.... Sakin kalamıyordum, titremem artınca içimdeki heyecanla kafeye koştum. İçeri sessiz olmaya çalışarak girdim odama parmak uçlarımda çıkıp direkt duşa girdim. Sıcak suyu açıp tuzlu suyun üstümden akmasına izin verdim. Gözlerimi her kapattığımda onun gülüşünü görüyordum, arada düşmesini hatırlayıp kıkırdıyor arada elini tutuşum aklıma geliyor utanıyordum. Mideme kramplar giriyordu. Nasıl uyuyacaktım?... Bir gece daha uykusuz kalacaktım anlaşılan.
Duştan çıkar çıkmaz Lavi'yi aramayı düşündüm ama yapamadım, saat farkı beni sinirlendiriyordu. Ona attığım ses kaydını dinlemeye başladım. Havlumu vücuduma sarmış yatağımda öyleyece oturuyordum... Ses kaydında Joon'un da sesi vardı. Ağzımı kapatarak gülmeye başladım. Çok heyecanlıydım. Uyuyamayacaktım bu gidişle.... Üşüyen vücudumu sıcağa kavuşturmak için üstüme bir şeyler giyip pikenin altına girdim. Tavanı izledim, yetmedi şarkı açtım dinledim. Yetmedi, yetmiyordu. Sabah her şey için çok zorlanacaktım. Bugün hiç bitmeseydi keşke dedim içimden. Derin nefesler alıyordum soluduğum oksijen bedenime yetmiyordu sanki. Yataktan çıktım, bu böyle olmayacaktı. Elime defterimi aldım ve bir şeyler yazmaya başladım. Mutlu anılarımın sözleri çok yoktu, yazamazdım ama denedim. Beni oyalayacaktı bu söz yazma işi. Bir ara bilgisayarımı açıp aklıma gelen melodilerle sözleri birleştirmeye çalışmıştım. Yüzümde hep bir gülümseme vardı, buna engel olamıyordum.
Gözlerim şafağın söktüğünü görmüştü, zaman çok hızlı geçmişti. Heyecanım biraz dinmişti ama bu sefer de uykum gelmişti. Han'ın hazırlanıp çıktığını duymuştum ben de daha fazla odamda duramayıp kafeye inmiştim. Papatya çayı için su kaynatmaya başladım, dün üstümde getirdiğim kumlar kafenin içindeydi. Onları temizleyip sıcak suyu kupaya doldurdum. İştahım çok yoktu, sadece çay içecektim. Kafenin verandasına çıkıp tahta korkuluklarına yaslandım. Bugün hava epey serindi. Hava kapalıydı, hiçbir yerden gökyüzü görünmüyordu.Fazla griydi. Çayımdan bir yudum alıp dün oturduğumuz yere baktım. Yine gülümsemiştim, kalın hırkamın önünü kapatıp telefonumu cebimden çıkarmıştım.
Ekranda bir sürü bildirim vardı. Hepsi de Lavi'dendi hiçbirini okumadan direkt ara tuşuna bastım. Bir elimle yüzümü kapamış sırıtıyordum.
' Sen ne yapıyorsun orda kızım?! Neler oluyor orda?! O Joon'un sesiydi değil mi?!..' o bana bağırmaya devam ederken ben kahkaha atıyordum. 'Şaka yapıyorsun?...' Lavi gözlerini büyütmüş ağzını bir karış açmıştı kafasını aptal bir gülümsemeyle iki yana salladı
' inanamıyorum.'
Ben gülmemi bitirip bir heyecanla konuştum
'Ben de inanamıyorum. Yanıma geldi oturdu, sohbet ettik. Çok tuhaftı her şey ' bir daha güldüm o da gülmüştü.
'Gerçekten inanamıyorum sana'
'Hatırlıyor musun hep şey diyorduk biz hiç okyanusa girmedik gidince bir kere girelim ayaklarımızı soksak bile yeter....'
Lavi heyecanla kafasını salladı
'Ben dün bu hayalimizi gerçekleştirdim.'
'Ya sen ne biçim arkadaşsın?! Hani beraber yapacaktık..! İyice unuttun ha sen beni...' işte bunu tahmin edememiştim biraz suçlu gibi hissettim
'Söz seninle de ilk defa giriyor gibi yaparım.' Deyip sırıttım
'Seninle de derken?' Yine ağzını açmış bana bakıyordu
' Dün gece otururken aklıma geldi ben de Joon'a denize yani okyanusa girmeyi teklif ettim.Böyle de kulağa sapıkça geldi.' Olduğum yerde bie tur dönüp kumsala yürümeye başladım.
'Evet umarım ona da böyle sormamışsındır..'
'Saçmalama tabiki böyle demedim, o zaman daha heyecanlı ve masumdum.' Sonra aklıma Joon'un düşüşü geldi ve ben gülmeye başladım
'Sonra Joon düştü...'
'Ne?! Düştü mü ? Nasıl oldu o ?' Lavi larşımda kahkahalara boğulmuş devam etti ' Yoksa sen de mi düştün?' Deyip bir daha güldü yüzümdeki evet ifadesini görünce yine gözlerini büyüttü 'yemin ederim rezilsin.' Deyip yine güldü. Ben de onun dediklerine gülüyordum ama asıl olay öyle değildi
'Bir sus da beni dinle- deyip Lavi'yi susturdum- tam bacaklarımıza kadar girmişiz çıkalım diye düşündüm ben ona arkamı döndüğümde o çoktan düşmüştü o kadar güldüm ki o an kendimi tutamadım.'
'Ya sen neden gülüyorsun deli misin, o ne yaptı?'
'Lavi bana öyle bir baktı ki korktum çok ciddiydi kızgındı bir de görsen var ya kendime dedim şimdi iyi halt ettin... Yardım için elimi uzattığımda beni suya çekti...'
Lavi ekrana kafasını sokmuş 'Ne yaptı dedin?!' Diye bağırdı
'Suya ben de düştüm bu sefer o güldü. Gözlerimi açabilmem için kollarıyla yüzümü sildi... Ve veee daha bitmedi eğer hasta olursam menajerime seni sorumlu göstereceğim dedi daha ismini bilmiyorum dedi. Ben de Luna dedim...' bir süre ekrana sırıtarak baktım sonra çayımdan içtim sonra yine güldüm. Döngüye girmiştim.
Lavi birden gülmeye başladı 'yüzünü mü sildi dedin!... -kafamı salladım- aman tanrım...' demiş bana gözlerini dikmişti. O da benim kadar heyecanlanmıştı. İşte şimdi o manyak fanlara benzemiştik...
'Ne düşünüyorsun?' Lavi ciddileşmiş bana odaklanmıştı
'Hiçbir şey düşünemiyorum tabiki... Yine alt üst oldum. Ne zaman geliyorsun? Sana ihtiyacım var galiba...'
'Part time işimden iki hafta sonra çıkacağım, sonrasında ne zamana uygun bilet alırsam o zaman ordayım.' Demişti. İşte şimdi hayatın gerçeklerine dönüyorduk...
' Ben de para biriktiriyorum ama sabah akşam arı gibi çalışıyorum, çok yoruluyorum. Geldiğin zaman umarım bilet buluruz.'
Lavi birden bana kızdı 'Hala bilet derdinde misin gerçekten? Sürekli Joon ile geçirdiğim zamanlardan bahsediyorsun bana... Gerçekten şu an tek derdimiz bilet mi?' Haklıydı bu iyi bir şey değildi. Dediğim gibi RM kimdi ben kim...
'Öyle deme Lavi hala sahnede onları görmek istiyorum.'
'Peki müzik işleri nasıl gidiyor?'
İçimde biriktrdiğim havayı bir çırpıda verdim
'Gitmiyor gibi, birkaç şarkı üstünde çalışıyorum ama bir şeyler eksik gibi. Fikirlerine ihtiyacım var canım menajerim....' dudaklarımı birbirine bastırmıştım sıkıntıyla söylenmiştim.
'Ben gelene kadar bir şarkını daha hallet. Senin için bir çılgınlık yapmış olabilirim...' kaşlarını kaldırmış dudaklarını kenara kaydırmıştı
'Ne yaptın be?'
'Kapamam gerekiyor mesai devam ediyor. Görüşürüz en yakın zamanda.' Lavi telefonu yüzüme kapatıp sorularımdan kaçmıştı. Kafamı buna çok yormayıp dün oturduğumuz yerde çayımı yudumlamıştım.Aman amaaaann nerelere geldik!
Laviiiiiii hep düşünür arkadaşını öyle.
Yazarınız; minimonijoonie

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joon | Kim Namjoon
Fanfiction'Hayaller ne kadar da güzel' demiştim oturduğum yerden düşüncelere dalarken. Kim bilebilirdi ki yaptığım aptalca bir seçimle hayallerime ulaşacağımı.