Ramen

429 40 14
                                    

Hayır, birkaç saat onunla böyle yürümek hiç sorun değildi. Hiç yorulmuyordum, söz konusu o olunca; ama acıkmıştım. Ben çabuk acıkan tiplerdendim...

'Joon,' yürümüş olduğu yolda durup bana doğru baktı. 'Galiba şu büfeden kimbap alacağım sen de ister misin?'

Havaya bir kıkırtı bıraktı 'Ah üzgünüm bir an yedi sene öncesine gittim' dedi dürüstçe, alt dudağını dişlerinin arasına alıp düşünür gibi yaptı 'Gerçekten acıktın mı?'

Homurtular çıkarıp kafamı olumlu anlamda salladım 'Bu yanlış bir şey mi ? Bana tuhaf bakıyorsun...' tuhaf baktığı doğruydu, yine gülümsedi böyle ani gülümsemeleri beni derinden sarsıyordu.

'Hayır, hiç de bile... Canım kimbap istemiyor, ramen yiyeceğim.' diyerek önüme muzipçe geçti. Bir an durduğum yerden kıpırdayamaz gibi oldum sonra koşturarak ona yetiştim. Bazen kafasının içinde ne döndüğünü çok merak ediyordum hani Jk'nin bazı videoları vardı ya bu yine ne düşünüyor diye geçirttiriyordu içinizden. Bazen Joon da öyleydi işte, galiba yanyana durmaktan iyice birbirlerine benziyorlardı kim bilir belki de şu her zaman savunduğum iyi arkadaş teoremimi destekliyorlardı.

'Bu senin için sorun olmaz mı?' yaya geçidinde ışığın yeşile dönmesini bekliyorduk ellerini cebine attı

'Umarım olmaz,' deyip omuz silkti sonra devam etti 'eğer şansım varsa o rameni bulurum' gözlerini kısmış kafasını yana doğru yatırmıştı işaret parmağı havada dalgalanmış sonra yola uzun bir adım atmıştı. Arabanın korna çalması, benim Joon'un kolundan kavrayıp onu kenara çekme refleksim ve büyümüş gözleriyle bana bakan gri arabanın içindeki uzun saçlı kadın...Hepsi iki saniye sürmüştü. Joon Korece özür dileyip saygıyla eğildi, bizim için hala kırmızı yanıyordu, yeşil renk yüzüne yansıdığında Joon'u kolundan çekiştirip karşıya geçirdim.

'Heyecanlısın anladım da keşke bir etrafına baksan.' kendime engel olamadım, biri hasta olsun tehlikede olsun o insana ilk ben kızardım. Endişemi sinirlilikle dile getiriyordum galiba.

'Benim için endişelendin mi?'

'Ahh hayır hayır! Bu çok klişe sen sormadın ben de duymadım.' ellerim havada çırpınıyordu. Hızlıca büfeye girdim, arkamdan kapşonunu gözlerine kadar çekmiş Joon geliyordu.

'Klişe mi?' sesini duyurmak için omzumdan bana doğru yaklaşmıştı.

'Evet, aynen öyle hiç dizi izlemedin mi?' ona omzumun üstünden bir bakış atmıştım. 'özellikle Kore dramalarında hep böyle bir sahne vardır. Kadın tehlikede olur erkek onu son anda kurtarır. Örnekleri sayabilirim..' bilmiş tavrımla parmaklarımı tek tek gösterip örnekler vermeye başladım. ' lamba bozuktur kadın onu tamir etmek için merdivene çıkar ayağı kayar ve bam !' aniden ona dönüp ellerimi birbirine vurdum. Çok ses çıkardığım için kasiyer bize bakmıştı, ' Afedersiniz.' Korece özür dileyip önümde duran Joon'a daha bir yaklaşıp sessizce devam ettim. ' Ve erkeğin kollarına düşer muhtemelen de öpüşürler; ama yanlışlıkla...' gözlerimi kocaman açıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Yüzünde yine kocaman bir gülümseme vardı. ' Ahh hadi ama sen zaten bunları çok iyi biliyorsun; çünkü burada büyüdün.' gözlerimi eski haline sokup homurdandım. 'Bilerek anlattırıyorsun...'

' Peki ya yola atlayan erkeği kurtaran bir drama örneğin yok mu? ' gözlerini kocaman açmış saf numarası yapıyordu. Kafamı yana yatırıp

'Niye dalga geçiyorsun şimdi...' köpek bakışımı yapmaya çalışmıştım ama başarısız olmuştum büyük ihtimalle. Joon'un gözleri bana değil de arkamda duran bir şeye sabitlenince ben de o tarafa döndüm. Hızla reyondan iki ürün alıp bana doğru uzattı.

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin