Geceyle konuşmak

880 88 2
                                    

Hiç beklemeden güldüm. Nedense sorusu gülmeme neden olmuştu.
' Her zaman harikadır.'
Bana bakmadan gülümsedi.
'Belki de tekrar gelmeliyim oraya, ' gökyüzüne bakarak konuşan Joon'un sözünü kesip
'Evet, gelmelisin. ' dedim. Fazla heyecanlıydım daha doğrusu içmiş gibiydim. Düşünmeden konuşuyor konuştuktan sonra düşünüyordum... Bana yine güldü ama gülüşü eğlenceli bir gülüşten çok düşünen bir gülüştü. Kafasında kendisiyle konuşuyordu. Belki de benimle çok diyaloğa girmek istemiyordu. Onu tanımadığım için çözmek zordu.
' Sanki üstünden bir yıl geçmiş gibi, hatırlayabilmeme şaşırdım.'
' Ben de şaşırdım' demiştim yine düşünmeden, ne kadar kalbim ağzımda atsa da kelimelerimi düzgün seçebiliyordum. Çenem ağrımıştı çünkü dişlerimi heyecandan sıkıyordum. Ona heyecanımı belli etmemek için elimden geleni yapmıştım. Biraz daha sessiz bir ortamda olsak kalbimin gümbürtüsünü duyabileceğine yemin edebilirdim. Avuç içlerimin terlediğini fark edip ellerimi hırkamın cebine koydum biraz susup onunla aynı manzarayı izlemeye koyuldum.
Arada onu göz ucuyla süzmeyi de ihmal etmiyordum. Aynı fotoğraflardaki gibiydi çok bir farkı yoktu ama yüzünün küçük kusurlarını görmek onu benim gözümde daha 'insan' daha 'ulaşılabilir' yapıyordu. Derin bir nefes alarak dikkatimi dağıttı biraz gözlerini kısmış uzaktaki bir şeye odaklanmıştı. Her nefes alışında göğsü kalkıp iniyor arada bir dudaklarını ıslatıyordu. Sanki bir şey demek istiyor da susuyor gibiydi. Belki de demek istediği her şeyi geceye anlatıyordu. Bazen ben de yapardım bunu. Gece ile konuşmak güzel bir şeydi; çünkü o sizi hep dinlerdi. Sizi rahatlatan yıldızları, içindeki sıkıntıları alan loş ışıkları vardı... Gece gerçekten huzur doluydu. Yanımdaki kişi Joon değil de başka biriydi şimdi. Benim bildiğim, gördüğüm adam değildi küçük varyete şovlarından bir insanı ne kadar tanıyabilirdin ki zaten ya da o tanıdığını sandığın kişi gerçekten o kişi mi olurdu? Hepimiz kendimize farklı ortamlarda farklı kişilikler oluştururduk. Joon da kendine RM'i oluşturmuştu ve ben sadece RM'i tanıyordum. Kim Namjoon kimdi, ne yapardı, neleri severdi bilmiyordum. Bu çok normaldi onun arkadaşı bile değildim. Açıkçası olma hevesim de yoktu; çünkü o ve ben farklıydık. Aynı manzaraya bakan iki farklı insandan fazlası değildik. Tek ortak noktamız insan oluşumuzdu belki de...
Onu daha fazla varlığımla meşgul etmemeliydim sessizce, bir şey demeden yanından ayrılmak istedim gerçi bir yandan da bunu hiç istemiyordum ama yine ayaklarım düşüncelerimden erken davrandı ve usulca arkamı döndüm. Sırt çantamın kopçalarına ellerimi atıp ağır adımlarla ana caddeye yürümeye başladım. Son bir kez arkama bakıp zihnimde onun fotoğrafını çekmek istemiştim, yapmamıştım. Joon ile sessizliği paylaşmak da yetmişti. Kafeye döndüğümde onu beklemeyecektim hiç değilse çünkü elde edebileceğim güzel bir anı paylaşmıştım. O zihninde gece ile konuşurken ben onunla konuşmuştum. Bana güzel bir anı bırakmıştı.
' Teşekkür ederim.' Dedim sesli şekilde, onun duymayacağını biliyordum; çünkü çoktan otobüs durağına gelmiştim.

Gece yarısına doğru kafeye gelmiş sessizce odama çıkmıştım, güzel bir duş alıp bilgisayarımın başına geçmiştim. İnsanın bazen kitlendiği ne yapacağını bilmediği zamanlar oluyordu, sırf bu yüzden bir saat boş boş durup duvarlarla düşüncelere daldığım olmuştu. Şimdi de öyleydim, ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. İçten içe o kadar mutluydum ki bir yandan da huzursuz. Çünkü biz insandık ve hep daha fazlasını isterdik. Kendime yalan söylediğimi itiraf ediyordum, en kötüsü de buydu. Kendine itiraf edebilmek... Onunla daha fazla konuşmak istemiştim. Yemek yemek, bir şeyler içmek, sohbet etmek....Asla yapamayacağımı bildiğim halde istemiştim. Daha da kötüsü buydu işte çünkü hayallerin sınırı yoktu. Durdurmak da çok zordu. İçimdeki belirsiz hisleri sözlere aktarmaya çalıştım ben de .Bilgisayarı neden açmıştım bilmiyordum. Ben sözleri elimde yazardım elektronik ortam robot hissi veriyordu; duygularla hareket eden kalem benim için daha önemliydi. Kim bilebilirdi ki içimdeki belirsiz duyguların nefrete dönüşeceğini. Olmuyordu işte yapamıyordum! Ne yazsam ne söylesem saçma bir tınısı, mükemmellikten uzak ahengi vardı. Bana hissettiklerimi vermiyordu... Eksik olan şeyler vardı ve ben o eksikliği bir türlü bulamıyordum. Sahi buraya ne halt etmeye gelmiştim?! Kendi hayatım çok yolundaymış gibi bir de BTS konseri diye tutturmuş kendi ülkemden kalkmış buralara gelmiştim. Evimi özlüyordum, arkadaşlarımı...Hayatımda eksikliğini hissettiğim şeyi burda bulabileceğimi kim söylemişti ki. Bazen düşünmeden hareket ediyordum. Sonuçları da ağır oluyordu... Pes etmeye o kadar yakındım ki. Halbuki kafedeki işler harika gidiyordu, burda bedavaya kalıyordum. Az bir şey aylığımdan arttırabiliyordum. Üstelik yeni bir ortamdaydım ve farklı kültürler tanıyordum. Yeni arkadaşlar ediniyordum. Bazen edinemiyordum... Yakınmamın tek sebebi daha fazlasını istememdi! Çünkü aptal bir insandım.

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin