O biliyordu

579 45 25
                                    

Cam kapıdan içeri girdim. Güvenlik görevlisine yaptığım açıklamadan sonra zaten yolunu bildiğim asansöre yöneldim. Aradan bilmem kaç ay geçmiş olması çok tuhaftı. Ben garipsemiştim ya da; çünkü şirket aynıydı. Kokusu, soğukluğu... Benim eski zamanlardan kalma gerginliğim bile ordaydı. Kimseyi görmek istemediğimden kafamı eğerek bekliyordum asansörü. Biraz daha uzamış saçlarım yüzüme perde gibi inmişti, minnettardım. Çınlama sesinin hemen ardından elektronik bir sesle açıldı kapılar, inenler oldu. Hiçbirinin yüzüne bakamadım, kabine adımladım. Aynada kendime bakma gereği duymamam özgüvenimden değil yıkıklığımdan kaynaklıydı. Böyle her şeyi boşvermiş havam beni daha da berbat hale soksa da yapacak bir şeyim yoktu. Sanki tüm şansımı Joon ile yemiştim. Öyle bir şeydi bu. Şimdi de kullandığım şanslar için evren her zamanki alışkanlığını üzerimde deniyordu. Kendini dengelemeye çalışıyordu, bu kadar şansa eşit oranda talihsizlik tekabül ediyordu. Bunu herkes bilirdi.

Çıkmam gereken katta indim asansörün önünde beni beklediğini açıkça belli eden kadın önümde saygıyla eğilip onu takip etmemi söyledi. Söyleneni yaptım. Yine bildiğim kapıdan bu sefer heyecanla değil yenilmişlikle girdim. Bang Shi Hyuk gözlüğünü düzeltip kafasını masadan kaldırdı. Bana yol gösteren kadın kapıyı ardından kapatıp çıktı. Odada yalnızdık.

Selam verip karşısındaki gri koltuğa oturdum. Ellerimi dizlerimin üstünde birleştirip söze girmesini bekledim, savunmasız gibi hissediyordum. Gerçekten aşina olmadığım bir histi. Sanki yaptığı suç karşısında ezilmiş savunmasız düşmüş biri gibiydi vücut postürüm, bunun farkındalığıyla doğruldum en azından daha dik oturuyordum.

'Luna, ' yarım yamalak çıkan L harfi tüm dikkatimi dudaklarına çekti. Devam etti ' seninle konuşmamız gereken birkaç konu var.' Dönen sandalyesine iyice yaslanıp kollarını gövdesinin önünde birleştirdi, sesi şimdi daha toktu.

'Sizi dinliyorum' bir ara boş bulunup dirseğimi masasına koyuyordum ki son anda kendime mani oldum. Ne diyeceğini o kadar merak ediyordum ki bu içimde beni kemiren lanet bir gerginliğe sebep olmuştu. Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemiyordum. Kalbim kulaklarımda atıyordu, biliyordum ki bir konuya girse rahatlayacaktım ama işte... Beklemek zorundaymışım gibi hareket ediyordu.

Dudaklarını ıslatıp söze girdi 'Şu fotoğraflar hala etrafta dönüyor, yayan kişinin sasaeng olduğunu biliyoruz ve onunla hukuksal bir sürecin içindeyiz. Bu süreç içinde senin de ifadene başvuracaklardır. Seni bu konuda bilgilendirmek için çağırdım.' İşte bu şaşılacak şeydi. Böyle bir mesele için şirket ceosu sizi ayağına çağırmazdı. Avukatlar devreye girer gerekli konuda sizi bilgilendirirdi. Siz böyle büyük kişilerle muhattap olmazdınız. Daldığım düşüncelerden çıkmam birkaç saniyemi aldı, 'Bu arada bunları henüz hayranlar bilmiyor fakat öğrenmeleri yakındır. Diğer yandan bu olayda grup çok nefret aldı, medyaya yansımayan olumsuzluklarla baş etmek zorunda kaldık. Herkes için zor bir süreçti.' Bakışlarını gözlüğünün üstünden bana yöneltip devam etti. ' Ayrıca Namjoon marka itibar sıralamasında hayli geriledi. Aldığı nefret ve tehdit mesajlarını saymıyorum bile.' İç çekti, benim içim bunaldı. Her olay bir domino taşı gibiydi biri yıkılınca diğerleri de şerit halinde yer ile buluşuyordu. İstemsiz parmaklarımı saçlarımdan geçirdim. Ortalık iyice karışmıştı anlaşılan, böyle bir konunun bu kadar uzayabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi takık hayranlar işte diye geçirdim içimden bir yandan da kendime kızdım. Böyle bir durumda aşk acısı çeker gibi olan tavırlarıma kızdım.

'Olanlar için üzgünüm fakat ifademi avukatlarınıza iletebilirdim beni buraya çağırmanız sizin için daha kötü değil mi? Yani bu camiada fazla görünmemem gerekiyor.' Sonunu soru sorar gibi bitirmiştim. Mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyordum; aslında bana denileni yapıyordum ben; ama bir şekilde yine yollarımız çakışıyordu. İki paralel doğrunun üstünde ilerlediğimizi sanıyordum. Anlaşılan büyük bir düzlemde iç içe geçen halkalardan oluşuyorduk. Her dönemeçte karşılaşıyorduk çünkü. Artık olanlar benim kontrolümün çok dışındaydı, ne oluyorsa spontone gelişiyordu. Biraz sıkıntılı bir süreçti benim için, kontrolüm dışında gelişen şeyler beni az da olsa gererdi. Kapı çaldı, kafamı istemsiz o yöne çevirdim. Bang Shi Hyuk'un kısa bir onaylamasıyla kapı açıldı. Gelen az önceki kadındı birkaç dosya bırakıp çıktı. Bang Shi Hyuk oturduğu yerden masaya eğilip gelen dosyanın içindeki her sayfaya tek tek baktı. Sanki beni unutmuştu, çok odaklanmıştı. Öksürme gereği duydum, elindeki dosyayı önüme koydu.

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin