I'm your hope; you're my hope...

548 28 17
                                    

Bugün kendime söz verdiğim bir gündü, evet belki baş ağrısıyla uyanmıştım, dünden kalmaydım, midem çalkalanıyordu; ama hiçbir şey şu an hissettiğim şeyi gölgeleyemezdi.

Ben mutluydum.

Bana sorarsanız insanların hayatı umut etmek üstüne kuruluydu. İnsanoğlu hayal kurar gerçekleşmesi içinse umut ederdi. Bu yüzdendir ki umutlar tükendiğinde bizler de tükeniyorduk. Hayallerimizin olması bize devam etme gücünü vermiyordu, çabalamak da hayalleri gerçek yapmıyordu... Her şey belli bir kombinasyona bakıyordu aslında. Hayal kur, çabala ve gerçekleşmesi için umut et.

Umudumun tükendiğini hatırlıyordum, evet bir zamanlar benim de kurgulamış olduğum hayal kur ve umut et ikilis, hiçbir şey yapmadan ayaklarımın altına kırmızı halıyla hayallerimi getirmemişti. Yine, bir nisan günü çift kişilik beyaz çarşaflı yatağımda sağ tarafımda çayım dururken bir karar vermiştim, aynı bugün gibiydi. Kendini küçümseme, yaptıklarını yetersiz görme, hep çabala hiç pes etme, hayallerine tutun ve gerçekleşmesi için umut et... Evet, zihnimden bunlar geçerken uykusuz bir geceye sabırsızca başladığımı ardından da, kaderin bir cilvesiymiş gibi, BTS'in konser tarihlerinin ertesi gün açıklanması beni buraya getirmişti. Asla yapamam dediğim şeyleri burada yapmıştım.

Tek başına hiç bilmediğin bir ülkeye gitmek, çat pat konuştuğun bir dil, asla tecrübenin olmadığı işlerde çalışmak, topluluk önünde kızarıp bozarmadan şarkı söylemek, büyük şirketlerle görüşmeler yapmak, bir şarkının prodüksiyonunda yer almak, dünya çapında bir projede müzisyenlik yapmak... Daha niceleri Ghost'u, BTS'i hatta Joon'u saymıyordum bile. Hayatımın bu denli değişiminin bir küçük karara bakması komikti. Aslında ironikti de hani bazen diyorduk ya kendimize... Her şeyi bırakıp gidesim var, çok sıkıldım hayattan, yaşantımdan... E gitsek nereye gideceğiz, paramız mı var, yaşamak bile bazen lüks oluyor ne alıp başını gitmesi, çabala çabala nereye kadar sonrası bok çukuru.... Sonrasında şuna dönüşüyordu kafamdaki sesler, amaaaan siktir et yine iyiyiz.... Hayır değiliz. Kararsızlıktan iyi değiliz, bir şeyleri eksik yaptığımızdan iyi değiliz, iyi olmak istemediğimizden değiliz. Çünkü her zaman bir yolu vardır, her zaman bir şeylerin yolu vardır. Ne zamanki saçma şeyleri kendime dert etmeyi bıraktım hayatımda yeni bir sayfaya başladım. Hayatımın o yeni sayfasını bekleyerek göremeyecektim ve ben de sayfayı değiştirmeye karar verdim.

'Bana katılsana ya lütfen,...' sesim saçma hareketlerimden kaynaklı çatlamıştı belki biraz da bağırmış olabilirdim.

'Sesi az kıs, burada hala kiracıyız...' deyip yeni üç artı bir ses sistemimin kulağını bükmüştü. Dudaklarımı aşağı sarkıtıp kendimi gri koltuğumuza attım.

'Harikalar yaratmışım değil mi? Hadi bana iltifat et, hadi hadi!!!' kahkaha atarak dizlerimin üstüne çıktım. Bir yandan da ona doğru sürünüyordum. Kendimi Lavi'nin kollarına bıraktım.

'Öyle, çok yol aldın seninle gurur duyuyorum arkadaşım.' gülümsedi. Aslında bu anın sevimli ve enerjik olması gerekiyordu ama onun bu tavrı her şeyi duygusallaştırmıştı. 'Yapamam kelimesi kafamızda o kadar çok dönüyordu ki sanırım nasıl yapacağımızı düşünmekten ne yapacağımızı ne yapmak istediğimizi unutmuştuk. Kısa bir hatırlatma iyi oldu.'

İç çekip odada yankılanan benim sesimi rahatlıkla dinledim. Salon diye bahsettiğimiz ama neredeyse her şeyimizin olduğu yerin sol köşesinde vaz geçilen birkaç tablo vardı yine de güzeldi. Yerdeki renklerle boyanmış muşamba, onlar Lavi'nin kan, ter ve gözyaşıydı...Lavi birden kıkırdadı, 'sence bundan sonraki hayatımız nasıl olacak?' uzun parmaklarından işaret olanıyla gözünü ovaladı.

'Hayır, henüz düşünmek için çok erken. Bir süre ara verelim düşünmeye sadece bu anın tadını çıkarsak?' flörtöz bakışımı ona atıp ortamın derinliğini bozdum. Kıkırtısına benimkiler eklendi.

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin