Dönüş

536 36 7
                                    

Duygularımız, evet duygularımız çok tuhaftı. Bir kokuyu kendine mesken edebilir, kalbini başka çarptırabilirdi, zihnin buna anlam veremese de bedenin bu hislerle şekil alabilirdi. Akıl sır ermiyordu bu işlere. Tekrardan girmek istemediğim karışıklıkta boğulmak istemiyordum ama giriyordum işte. Ne vardı hayatımda sadece müzik olsaydı ya da başından beri hayalim olan şeyi yapsaydım, BTS konserine bir bilet bir de Kore'ye giden bir uçakta kendime yer edinseydim... Diğer yaşadığım şeyler hiç gerçekleşmemiş olsaydı... Acaba her şey daha iyi olur muydu?

Son zamanlarda çoğu kez sormuştum bunu kendime, hani diyorlar ya farklı dünyaların insanı diye... Bana biri aynen bu şekilde bu cümleyi kursa derdim ki klişe, hep böyle oluyor. Fakir kız edebiyatı gibi bu da ekşi; işte bu son zamanlarda anlıyordum ki gerçekten de böyle bir şey vardı. Ben buna farklı dünyaların insanı demiyordum da hayata geliş amacımız farklı diyordum. Sonuçta ikimiz de farklı hayatlar yaşamak için gelmiştik bu dünyaya, bizim bu amaç doğrultusunda geliştirip büyüttüğümüz evrenimiz zamanla iç içe geçmiş belli noktalarda çakışmıştı. Hepsi buydu. Basitleştirmiş gibi olsam da iki koca evrenden bahsediyordum ve iç içe geçmesinden. Birleşimleri yıkım olurdu, çarpışmaları ise felaket...

Bedenimi çoktan ondan ayırmıştım, bunu ne ara hangi cesaretle yapmıştım bilmiyordum ama bir şekilde olmuştu. Ondan mümkün olduğunca uzağa oturdum belki fiziken ondan uzaktım ama kokusu saçlarıma yayılmıştı. Bir süre bir şey demeden ellerime baktım, az önceki an hiç yaşanmamış gibi yapıyorduk. O suskun, ben konuşamıyor.. Saçma sapan bir durumun içindeydik. Açıklama yapsa bana, hangi sıfatla yapacaktı? Hem bu neyin mazereti olacaktı? Ben konuşsam ne diyecektim; özür mü dileyecektim yoksa teşekkür mü edecektim? Çok karışıktım. Sadece içimden geldiği gibi davransam olmuyor muydu, sadece ben olsam... Gerçi hoş, ruhumu da ikiye bölmüş kendime iki ayrı hayat biçmiştim. Şimdi hangi benlikten bahsediyordum?

Luna... Nerden çıkmıştı bu isim? Neden onlarla ilk tanıştığımda kendime bu ismi vermiştim? Hepsi aptal bir durumdan kaynaklıydı aslında, belki ismi aptallık değil de çocukluktu.

Kendimi bildim bileli dillere merakım vardı, çabuk da öğrenirdim. Bu yüzden İngilizcem iyiydi, Korecemi geliştirmiştim ve bir zamanlar merak saldığım Fransızca, İspanyolca kendi kendime dil dersleri de bunu kanıtlar nitelikteydi. O zamanlar öğrenmiştim; Luna, ay demekti. Kim ' ay ' ı sevmezdi ki. Her şeyin aksine onun bir naifliği vardı hem kibardı hem de asi. Biraz da inatçıydı. Geceye, karanlığa rağmen parıl parıl parlardı, kendi kendine oluşturduğu bir dengesi vardı. Aynı zamanda bir günü diğerini de tutmuyordu. Bazen dalgaların üstünde salınırken diğer gün utangaçça dağların arkasına gizleniyordu. Fazla anlamlıydı. Benim için deniz ve mehtap değildi ya da ay ışığında geçirilen romantik bir akşam... Benim için karakter meselesiydi, fazla benziyorduk. Bu yüzdendir ki ilk yaptığım besteyi prodüktörlere atarken Luna diyelim demiştim. Evet, ismim Luna olmalıydı. Lavi ile dilimizde öyle kaldı, söylemesi de kolaydı. Bilemiyordum belki de müzisyen kişiliğimle diğerini ayırmıştım bunu yaparak. İki ayrı hayat iki ayrı kişi oluşturmuştum zihnimde. Ne tuhaftı, aldığım kararlar, düşüncelerim aynıydı ama benim iki benliğim vardı. Savunduklarımla da çelişiyordu bu, ben ki Joon ile konuşurken; kişinin çevresine göre şekillendiğini, aslında içimize baktığımızda her bir kişiliğimizin biz olduğunu esas benliğimizin bir parçası olduğunu söylüyordum. Kendi hayatımda azıcık geriye gittiğimde kendimle ne kadar çeliştiğim gözlerimin önündeydi. Yanlış yapmıştım. Bu yüzden de işleri iyice karıştırmıştım. Aynı Joon gibi... Kendimi düzene koyamıyordum ki çevreme bir yararım olsun. Hep tökezliyordum, evet bir şeyleri başarıyordum; ama bu bana ruhsal olarak bir doyum sağlamıyordu. Bazı şeyleri kabullenmeden askıda yaşamak fena bir şeydi.

'En başından başlama fırsatın olsaydı neyi değiştirirdin?' Gözlerimi ellerimden çekmeden konuştum. Birden bire gelen bu düşünce aslında hep sorduğum bir soruydu. Derin bir nefes aldı Joon, sonra bakışları tavana kaydı, o da şaşkın görünüyordu. Az önce birbirine özlemini gösteren iki genç şimdi iki arkadaş gibiydi.

Joon | Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin