İyi okumalar ...
Düzenlenmiştir.
Son kez nasıl göründüğüme bakıp odadan çıktım. Kuzey beni aşağıda bekliyor olmalıydı. Asansöre gidip beklemeye başladım. Malum otel 20 kat olduğu için biraz beklemek zorunda kalıyordum. Aşağı indiğimde Kuzey lobide oturmuş beni bekliyordu. Yanına doğru yürümeye başladım. Telefona bakmayı bırakıp kafasını kaldırdı. Geldiğimi gördüğünde gülümsedi ve ayaklandı.
"Merhaba."
"Merhaba. Bir an gelmeyeceğini sandım."
"O kadar beklettim mi? Kusura bakma. Asansör yüzünden."
"Yok canım önemli değil. Şaka yaptım zaten."
"Ee neredeymiş bakalım arkadaşının evi?"
"Aslında az önce onunla konuştum ve kendine ev arkadaşı bulduğunu söyledi."
"Ya kötü oldu bu. Neyse bakarız beraber." durdum. İnşallah ona güvenmekte hata yapmıyorumdur. "Tabii sende istersen."
"Olur. Benim için sorun değil. Hem daha yakından tanırız birbirimizi."
3 saat sonra
Kuzey ile bir çok yere baktık ama nedense hiçbiri hoşuma gitmemişti. Bazıları küçük bazıları ise giriş katıydı. En sonunda pes etmiştim. Çünkü daha fazla yürüyecek halim kalmamıştı. Şimdi ise bir restorana gidiyorduk. Karnımız acıkmıştı. O kadar gezdik yani.
"İşte geldik." onu takip etmeye başladım. Buraya daha önce de gelmiştim. Cam kenarında bir masaya oturduk. Garson gelip menüleri bıraktı. Çok düşünmeden hemen kararımı verdim. Çünkü buraya ne zaman gelsem hep aynı şeyi yerdim. Garsona siparişlerimizi aldı ve gitti.
"E bakalım neler yapıyorsun nelerden hoşlanırsın?" diye sordu.
"İstanbul üniversitesinde mimarlık okuyorum. Yani okuyordum. Öyle çok bir hobim yok. Genelde boş zamanlarımda ya şarkı dinlerim ya da söylerim. He bir de voleybol. Kendimi övmek gibi olmasın ama çok iyi oynarım. Bazen işte ya bizimkiler ile ya da sevglimle-" duraksadım. Sevgilim. Ah Berke her şeyi berbat ediyorsun. İç çektim. Derin bir nefes aldım ve tekrar konuşmaya başladım. "Yani arkadaşlarımla vakit geçiririz. Film falan izlerim öyle işte." Berke aklıma geldiği için morelim bozuldu. Onu özlediğimi fark ettim. Gözlerim doldu.
"Hey iyi misin?"
"Ben bir lavaboya gitsem iyi olacak." deyip hızla kalktım. Nefret ediyorum. Ağlamamam gereken her zaman ağlıyordum. İçeri geçtiğimde göz yaşlarımı serbest bıraktım. Bir kaç dakika sonra zorla kendimi toparladım. Aynaya baktım. Gözlerimin etrafı kızarmıştı. Yüzümü yıkadım. Çantamın içinden kapatıcımı çıkarıp sürdüm. Az da olsa işe yaramıştı. Saçımı düzletip masaya gittim. Yemeklerimiz gelmişti. Kuzey ise anlaşılan beni bekliyordu.
"İyi misin?"
"Evet evet iyiyim. Kusura bakma."
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii ."
"Sevgilinden ayrıldığın için mi buraya geldin?" e çüş anlamış.
"Nasıl anladın ya?"
"Yani az önceki konuşmandan anladım."
"Doğru ya unutmuşum."
"Anlatmak ister misin? Belki rahatlamana yardımcı olur."
"Aslında iyi olabilir. Buraya geldiğimden beri içim bir huzursuz zaten belki rahatlarım ama sıkılırsan söyle." beni başıyla onayladı. Bende anlatmaya başladım. Önce neden İstanbul'a gittiğimi anlattım. İşte Berke ile tanıştığımızı falan her şeyi kısaca anlattım. Sonra ise neden ayrıldığımızı anlattım. Aynı zamanda yemeğimizi de yiyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON
Novela Juvenil"Bitti buraya kadar bir daha sakın karşıma çıkma.!" "Alara dur bekle bak açıklayabilirim." "Ne saçmalıyorsun sen ya. Yaptığın şeye bak ve bana hala açıklayabilirim diyorsun. Kapa çeneni ve bir daha karşıma sakın sakın çıkma.!" "Alara Alara bekle Ala...