49.Bölüm

624 21 7
                                    

İyi okumalar...

Düzenlenmiştir.

Berke ile çok güzel kahvaltı yaptık. Resmen özlem giderdik. Kahvaltıdan sonra beraber terasa çıkmış elimizde kahve ile oturuyorduk.

"Geri dönmeyeceksin diye çok korktum." dediğinde ona döndüm.

"Sana gerçeği söyleyeceğim. Aslında geri dönmeye niyetim yoktu en azından 2-3 sene falan. Ama işte durumları biliyorsun Cemre abla falan."

"Demek beni bırakacaktın."

"Sen neden böyle yaptığımı çok iyi biliyorsun. İstersen daha fazla konuşmayalım aklıma kötü şeyler geliyor."

"Peki öyleyse. Bugün senle bir şeyler yapsak ya."

"Mesela?"

"Ne bileyim sinemaya gidebiliriz. Sahil de olur. Ya da diğerlerini de alıp bizim çiftlik evine gidip piknik falan da yapabiliriz. Seçim senin."

"Aslında iyi fikir. Bence-" bu sırada telefonum çalmaya başladı. Berke'den ayrılıp telefonu aldım. Arayan Meriç'ti.

"Efendim canım."

"Abla ne yapıyorsun?"

"Hiç canım oturuyorum öyle sen?"

"Bende evdeyim de. Dün senle hasret gideremedik sana geleyim mi diyecektim."

"Tabii canım hatta annemle babamı da çağır hep beraber akşam yemeğe gelin."

"Tamam olur ben haber veririm annemlere."

"A dur abimleri de çağır."

"Tamamdır görüşürüz." telefonu kapatıp tekrar yanına gittim. Garip bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Hey ne oldu?"

"Hiç sadece seni özlediğimi bir kez daha fark ettim. Bir daha bunu bana bize kendine yapma  olur mu?"

"Bende çok özledim seni. Ama benim yerime koy kendini birde öyle düşün. Hem ikimize de iyi geldi ayrı olmak. Birbirimizin değerini anlamış olduk."

"Peki dediğin gibi olsun."

"Bu arada bir şey söyleceğim sana. Benim tekrar İngiltere'ye gitmem gerekiyor."

"İyi de neden?"

"Çünkü ben buraya sadece bir haftalığına geldim. Eşyalarımın çoğu orada. Onları almam lazım. Bir de şey Kuzey'le beraber gideceğiz. Çocuk benim için geldi buraya."

"O çocuktan hoşlanmadım."

"Allah aşkına Berke ne ara böyle bir karara vardın anlamadım. Daha bir kere gördün çocuğu."

"Onun sana olan bakışları hiç iyi değil."

"Berke saçmalama. O benim arkadaşım. Ayrıca zor zamanımda bana yardımcı oldu. Beni kendime biraz da o getirdi."

"Sen onu arkadaşın olarak görebilirsin ama o seni öyle görmüyor." ne saçmalıyordu? Böyle bir şey mümkün değil. Yani sonuçta o benim arkadaşım ya.

"Berke lütfen yapma böyle. Arkadaşım diyorsam arkadaşım. Bunun için tartışmak istemiyorum üstelik yeni barışmışken." dediğimde ofladı. Bende sesimi çıkarmadım. Sinirli görünüyordu. Onu orada bırakıp aşağı indim. Sürekli böyle yapması beni deli ediyordu. Önceden Doruk'a da aynı şeyleri yapmıştı. Şimdi ise sırada Kuzey vardı. Benim bu işe çözüm bulmam lazım.

O sırada alışveriş yapmam gerektiği aklıma geldi. Akşam ailem yemeğe gelecekti ama benim yemek yapacak kadar malzemem yoktu. Odama gidip dolabı açtım. Ağustos da olduğumuz için hava çok sıcaktı. Dolaptan kot şort ve kırmızı bir tişört çıkardım. Onları giyip siyah bir kemer taktım. Saçlarımı taradım ve at kuyruğu yaptım. Hafif bir makyaj yaptım ve dudağıma kırmızı ruj sürdüm. Son olarak parfüm sıkıp çıktım. Tamam biliyorum sadece alışverişe gidiyordum ama banane. Berke ise terastan inmiş televizyonu karıştırıyordu. Benim geldiğimi fark edince döndü ve öylece kaldı. Bir kaç saniye sonra beni baştan aşağı süzdü. Önce güldü. Sonra kaşlarını çattı.

SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin