50.Bölüm

565 18 1
                                    

İyi okumalar...

Düzenlenmiştir.

Babamın dedikleri kafamın içinde dönüp duruyordu. Neden böyle yaptığını biliyordum. Ama böyle yapması hiç iyi değildi. Azıcık haklılık payı vardı elbette. Sonuçta Berke ile defalarca kavga ettik ve ben bunların sonucunda  çok üzülmüştüm de nasıl olsa barışıyorduk. Bence böyle davranmak yerine konuşsa daha iyi olur. Ne kadar beni Berke'den uzak tutmak istese bile başaramazdı.

Berke gittikten sonra babama bir şey demeden direk yemeğe geçmiştik çünkü sinirli olduğum zamanlar çok kalp kırıyordum ve babamla kavga etmeyi sevmiyordum.

"Eline sağlık kızım hepsi çok güzel olmuş."

"Afiyet olsun anne ne de olsa senin kızınım."

"Valla Alara hamilelikten mi bilmiyorum ama ben bayağı yedim gerçekten elin lezzetliymiş."

"Afiyet olsun Cemre abla sen iste her zaman yaparım." dedikten sonra kalkıp masayı toplamaya başladım. Mümkün olduğunca babamla göz temasından kaçınıyordum. Masayı topladıktan sonra bulaşıkları makineye yerleştirdim, tam çıkıyordum ki babam geldi.

"Kızım biraz konuşabilir miyiz?" başımı olumlu anlamda salladım.
"Bak kızım sen benim asıl niyetimin ne olduğunu biliyorsun. Yani o seni o kadar çok üzdü kırdı ki artık ben ona güvenemiyorum. Daha geçen sene sınava yakın kavga ettiğinizde tanıyamadım ben seni. Zayıfladın değiştin. Gülmüyordun bile doğru dürüst. Sonra barıştınız yine bir şey demedim. Arada bir kaç kere daha oldu sanırım. Ama bak beni de anla. Sen belki güveniyor olabilirsin ama ben nereden bileyim bir daha seni üzmeyeceğini bir daha böyle yapmayacağını. Bak kızım ben seni öyle görmeye bir kez daha dayanamam."

"Baba haklısın. Şöyle söyliyim biz o kavgalar sayesinde daha da güçlendik. Aşkımız, sevgimiz arttı. Biz birbirimize daha  çok kenetlendik. Lütfen baba böyle yapma. Bak bir daha aynı şeyler olmayacak. Olursa bile kafasını kopartacağım onun." son dediğime güldü.

"Peki bu seferlik öyle olsun. Bir daha olursa asıl ben kopartırım kafasını." dediğinde bu sefer ben güldüm. Daha sonra sarıldım. Kafama bir öpücük konudurdu ve ayrılıp içeri geçti. 

Babamla meselemizi halletikten sonra keyfim yerine gelmişti. Hep beraber güzel güzel sohbet ediyor bir yandan çay içiyor ve tatılarımızı yiyorduk. Tabii Meriç beyin kafası pek burada değildi. Yanımda oturduğu için biraz telefonuna baktım. Tuğçe ile konuşuyordu. Demek ki hala beraberlerdi. Zaten ben o ilk karşılaştıkları gün anlamıştım. Çarpıştıktan sonra biraz bakışmışlardı. Bizim Meriç de ne yayıp ne edip Tuğçe'yi tavlamıştı.

"Valla Meriç özledim dedin hasret giderelim dedin ama hiç umurunda değiliz."

"Ya abla öyle değil. Tuğçe ile aramızda bir mesele var halletmeye çalışıyorum yoksa biliyorsun seni ne kadar sevdiğimi."

"Tabii biliyorum. Yine ne yaptın kıza?"

"Ya valla bir şey yapmadım. Bugün beraber dışarı çıktık. Bir şort giymiş hatta giymemiş işte ona kızdım biraz ama yani kötü niyetim yoktu."

"Heh sende Berke gibisin aynı. Bak kardeşim yapma öyle. Kızın özgürlüğünü kısıtlama. Ne giymek istiyorsa giysin nasıl davranmak istiyorsa davransın ne yapmak istiyorsa yapsın. Böyle bir yere varamazsın. O güveniyor hem kendine hem sana. Biliyor senin yanında bir şey olmayacağını o yüzden giyiyor. Şimdi ver bakayım telefonunu."

"Tamam bir daha karışmayacağım. Dediklerinde haklısın. Şimdi ben onunla konuşayım." başımı salladım. Karışmamı istemiyorsa  karışmayacaktım. O sırada Cemre abla birden bağırmaya başladı.

SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin