İyi okumalar...
Düzenlenmiştir.
2 hafta sonra
Berke'den
2 hafta olmuştu. Gözlerini görmeyeli tam tamına iki hafta olmuştu. Hala yoğun bakımdaydı. Durumu kötüye gitmiyordu ama iyiye gittiği de söylenemezdi. İki haftadır sürekli yanına girip çıkıyorduk. İzin almak biraz zor oluyordu. Ben sadece bir kere içeri girmiştim. Ondan sonra ailesi ve arkadaşları girdiler içeri.
Şu iki hafta içinde sadece toplasan iki ya da üç sefer gitmiştim eve. Ne kadar gitmek istemesem de zorla gönderilmiştim. Gittiğim zaman da sadece kısa bir duş alıp üstümü değiştiriyordum. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu. Bütün gün hastanede bir yere oturup boş boş duvarı izliyordum. Sürekli onu düşünüyordum. Resmen deliye dönmüştüm artık. O yokken hiçbir şeyden zevk almıyordum. Alamıyordum. Elimde değildi.
"Berke?"
"Efendim anne?" durumu annem de öğrenmişti ve o da aynı ben gibi sürekli hastanedeydi. Gündüzleri hastaneye geliyor birkaç saat duruyor şirkete gitmesi gerekiyorsa gidiyor ve sonra eve gidiyordu.
"Oğlum hadi ye şunları. İki haftadır bir lokma almadın ağzına. Sadece su içiyorsun onu bile zorla içiriyoruz. Eridin resmen. Hadi annem kırma beni de ye şunları." dedi elindeki tostları uzatırken. Ne kadar içim almasa da sırf annemi daha fazla üzmemek için elindeki tostu aldım.
"Anne canım istemiyor ama sen istedin diye bir kaç lokma yiyeceğim."
"Öyle bir kaç lokmayla olmaz! Hepsi bitecek onun." cevap vermek yerine elimdeki tosta döndüm. Güzel görünüyordu. Hatta kokusu bile güzeldi. Biraz daha bakışıp küçük bir ısırık aldım. Çiğnedim. Güçlükle yutmaya çalıştım. Boğazımdan geçmiyordu ya. O sırada hemşire bize doğru gelmeye başladı. Tostu anneme geri verip ayağa kalktım. Hemşire tam önümde durduğunda konuşmaya başladı.
"Evet Alara hanımın durumunda değişiklik yok maalesef. Konumuza gelirsek içeri bir kişiyi beş dakikalığına alabiliriz." herkes birbirine bakmaya başladı. Sonra tüm bakışlar bana döndü. Mustafa Amca bana doğru geliyordu. Omzuma elini koydu.
"Sen gir içeri. 2 haftadır herkes girdi ama kızım bir tek sana tepki verdi. Belki yine tepki verir sana belki de uyanır. Kim bilir? Hadi oğlum gir içeri." bir şey demeyip kafamla onayladım. Hemşire yürümeye başladığında onu takip ettim. Giymem gerekenleri verip çıktı. Onları üstüme geçirdim ve Alara'nın yanına gittim. Özlediğim yüzünü inceledim bir süre. Yüzündeki morluklar çok olmasa da gitmeye başlamıştı. Yanındaki sandalyeye oturup elini avuçlarımın içine aldım. Küçük küçük öpücükler bıraktım. Elleri hala avucumun içindeyken konuşmak için derin bir nefes aldım.
"Alara'm ben geldim. Çok uzun süre oldu yanına gelmeyeli. Çok özledim seni. Gülümsemen bir an bile gitmiyor gözlerimin önünden. Sesin desen hala kulaklarımda. Lütfen kalk artık. Sana ihtiyacım var. Sana sarılmak istiyorum. Hem tek ben değil ailen arkadaşların hepsi çok özledi seni. Sen çok güçlüsün başarabilirsin. Uyanabilirsin. Hadi uyan canım. Hadi benim için kendin için ailen için bizim için aç şu kurban olduğum gözlerini. Daha fazla özletme kendini." Göz yaşlarım yine firar etmişti. Bu sırada yine mucizevi bir şey oldu. Yine sıktı elimi. Bakışlarım yüzüne kaydığında gözlerini kırpıştırıyordu. Başarmıştı. Uyanmıştı. Göz yaşlarım sevinç göz yaşlarına dönüşürken ne yapacağımı bilemiyordum. Ayağa kalktım. Alnını öptüm.
"Sen bekle canım burada ben doktoru çağırıp geleceğim." dediğimde ise gözleri tamamen açılmıştı. Hızla dışarı çıktığımda herkesin yüzünde bir gülümseme vardı. Yağmur, Gamze ve Handan teyze göz yaşları içinde gülüyorlardı. Şu gördüğüm manzara o kadar güzeldi ki. Onları izlemeyi bırakıp hemşireyi ya da doktoru aramak için koşmaya başladım. Hemşireyi gördüğümde yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON
Fiksi Remaja"Bitti buraya kadar bir daha sakın karşıma çıkma.!" "Alara dur bekle bak açıklayabilirim." "Ne saçmalıyorsun sen ya. Yaptığın şeye bak ve bana hala açıklayabilirim diyorsun. Kapa çeneni ve bir daha karşıma sakın sakın çıkma.!" "Alara Alara bekle Ala...