41- İspanya

1.1K 132 357
                                    

Bera telefonu cebine sıkıştırdı ve kapıyı açtı. Akça'yı ağlarken gördüğünde koşarak yanına gitti ve dizlerine doğru eğildi. Ellerini de sımsıkı tutmuştu.

"Güzelim." dedi gözlerinin içine bakarak. Akça gözyaşlarının arasında gülümsedi.

"Hala üzerimden atamadım." dedi adamın sakallarına dokunurken.

"Kızımız olacakmış, minik bir kızımız."

Bera derin bir nefes alarak kadının avucuna bir öpücük bıraktı. Gözyaşlarını sildi.

"Ne anlaşmıştık, hani ağlamak yoktu? Bebeğimiz etkileniyordu?"

"Haklısın." dedi Akça dikleşerek. Pınar'a kaçamak bir bakış attı. Söylememesi için yalvarıyordu adeta. Bera Akça'nın parmaklarını sıkıca yakaladığında ona döndü.

"Pınar hanım bugün Akça'nın biraz daha fazla ağrısı vardı. Yani bu normal mi? Ağrısını hafifletmek için ilaç yazabilir misiniz, o acı çektikçe ben çok kötü oluyorum."

Pınar Akça'nın titreyen dudaklarını gördüğünde başıyla onayladı.

"Olabilir böyle şeyler. Her anne birtakım zorluklar yaşıyor." dedi ve önünden bir reçete kağıdı koparttı.

"Ben yine ağrı kesici yazıyorum. Ama zorunda olmadıkça her ağrıda kullanmayın."

Kağıdı Bera'ya uzattı. Bera teşekkür ederek gülümsedi kadına. Tekrardan Akça'nın elini tuttu ve birlikte çıktılar odadan.

Akça'nın beyninde hala Pınar'ın söyledikleri dönerken bir karar vermesi gerektiğinin farkındaydı.

Bera kadına aşkla bakarken yüzüne düşen saçını severek geri itti.

"Kız çocuğu annenin güzelliğini alır derler ama, sen daha da güzelleştin."

Akça gülerek kafasını adamın omzuna dayadı.

"Abartma Bera. Alır gider güzelliğimi zaten, merak etme."

Bera cebinden arabasının anahtarını çıkarttı ve kilidi açtı. Kadının elini bıraktığında Akça meraklı bakışlar attı ona.

"Sen bana nereye gideceğimizi söylemedin." dedi heyecanla. Birlikte arabaya bindiklerinde Bera uzanıp kadının kemerini taktı.

"Önce güvenlik önlemimizi alalım."

Kadının karnına baktığında kafasını eğip bir öpücük bıraktı.

"Öyle değil mi babacım?"

Arabanın torpidosunu açıp güneş gözlüğünü taktı. Akça da onun gibi çantasından çıkarmış ve siyah gözlüklerini yerleştirmişti yüzüne.

"Evet sayın Akça ve mercimek hanım. Hazır mısınız?"

"Söyle artık ya, çatlayacağız kızımla!" dedi Akça sahte bir kızgınlıkla. Bera gözlüğünü burnunun ucuna indirip tebessüm etti.

"Ben seni balayına götüremedim." dedi kadının mavilerine bakıp. Akça bu cümleyle yutkundu. Gözlüklerini yavaşça gözlerinden çekip çıkarttı.

"Balayı mı?"

"Evet." dedi Bera derin bir nefes alırken.

"Her şey çok ani, çok yapma oldu bizim için. Sonrasında da fırsat olmadı. Şimdi de biraz komik oldu, bir kişi fazlayız."

Akça gözleri dolarken gülümsedi.

"Ne yapalım, hep böyle denk geliyor."

Bera arka koltuğa uzanıp iki tane bilet uzattı kadına. Akça biletleri çevirip gözlerini kıstı. Yazıyı okuduğunda şaşkınlıkla Bera'ya baktı.

TuzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin