Hiç yadırgamadım yüzünü,
İnan çok tanıdık.
Gönlüme hoş geldin sevdiğim.
Kusura bakma, ortalık biraz dağınık..×
Akça eve girdiğinde koridordaki ışığı yaktı. Ayakkabılığa baktığında Bera'nın botlarını gördü. Kaşlarını çattı. Adam bu saatte gelmezdi.
"Bera?" diyerek seslendi salona doğru. Ancak bir ses alamadı. Elindekileri mutfağa bıraktıktan sonra salonun ışıklarını yaktı.
Bera koltukta arkasını dönmüş derin bir şekilde uyuyordu. Üstelik üzerinde tişört de yoktu. Akça sakin adımlarla adamın yanına ilerledi ve koltuğun üzerinde duran battaniyeyi örttü. Daha sonra saçlarının arkasına bir öpücük bıraktı.
Bera mırıldanarak kadına doğru döndü. Akça'nın mavilerini gördüğünde gülümsedi. Ancak adamın gözleri kırmızıydı. Kaşları çatıldı hemen kadının.
"İyi misin? Neden çıkardın tişörtünü?"
Adamın önce gülüşü soldu, daha sonra da bakışları derinleşti. Akça gözlerini kocaman açarak ne olduğunu anlamaya çalışırken, Bera birden titremeye başladı. Akça korkuyla kaldırdı örtüyü adamın üzerinden. Ne yapacağını bilmez şekilde dizlerinin üzerine, yanına çöktü. Ellerini tutarak titremesini engellemeye çalıştı ancak başarılı olamıyordu.
"Bera, duyuyor musun beni?!"
Gözünde biriken yaşlarla adamın vücudunu sabit tutmaya uğraşıyordu hala.
"Bera yalvarırım gözlerime bak, çok korkuyorum." dedi dudakları titreyerek.
Daha sonra kolundaki saate baktı. Titremesi tam iki dakika sürmüştü. Bera'yı hafifçe kaldırdı ve koltuğa oturdu. Adamı göğsüne çekerken ona sarıldı. Gözyaşları onu dinlemeden akmıştı."Tamam, burdayım. Burdayım ben. Yanındayım."
Adamın saçlarına öpücükler bıraktı ve yüzünü sevdi. Bera hala kendine gelmemişti anlaşılan. Derin nefesler alıp veriyordu. Gözünden akan bir damla yaşı sildi Akça.
"İyi olacaksın." dedi kısık sesiyle. Adama ne olduğunu bilmiyordu bile. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordu. Belli bir süre Bera'nın nefesini dinledi. Düzenli bir şekilde nefes alıp vermeye başladığında masanın üzerinde duran telefonuna uzandı ve İzel'i aradı. Aklına başka kimse gelmemişti.
"Alo, yakışıklım söyle?" dedi telefonun ardındaki cıvıltılı ses. Akça yutkundu. Bir yandan da tek eliyle hala adamın saçlarını okşuyordu.
"İzel abla benim."
İzel kadının ses tonundaki ciddiyeti almıştı çoktan.
"Akça? Kuzum, iyi misin?"