Yeniden,
Yandı tüm ışıklar
Yeniden.Akça telefonu kulağına sıkıştırıp kupa bardağını eline aldı.
"Sinan sakin ol. Her bebek ağlar, sizinkine özel değil bu durum. Merak etme."
Suyundan bir yudum aldıktan sonra çekmecesini açtı.
"Emzirdi mi Hazal?"
Sinan konuştukça anlar gibi başını sallıyordu.
"Tamam o zaman, gazı vardır kesin. Omzuna yatır, yavaş yavaş sırtını okşa. Bez koy ama, kusabilir."
Kırmızı renkteki dosyayı bulduğunda tek eliyle çıkarttı. Masasının üzerine koyduğunda bilgisayarını da açmıştı aynı zamanda.
"Bir şey olursa ara beni tamam mı? Öp bir de Emre'yi yerime. Görüşürüz."
Telefonunu kapattıktan sonra istemsizce gülümsemişti.
Annesi hamile olduğu süre içinde karnının büyüdüğü her ay Akça'ya böyle nasihatlar verirdi. Onun sayesinde öğrenmişti tüm bunları. O zamanlar aklına geldiğinde yutkundu. Derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.
Flashback
Akça kaşığını bir kere daha çikolataya daldırıp ağzına attı.
"Ya Akça yeter. Çocuk içerde şeker komasına girdi." dedi Melek tencerenin altını kapatırken.
"Bak ne güzel çorba yapmıştım ben."
Akça dolu ağzını peçeteye silip güldü.
"Anne, o Akça Akdora'nın oğlu. Kerevize yenilir mi sanıyorsun? Canı çikolata istiyor hep, kemiriyor beni. Ne yapayım yani?"
Dolaptan derin bir kase çıkarttı kadın. Kepçeyi çorbaya daldırırken bir yandan da konuşuyordu.
"Bera'ya da söyleyeceğim. Karın hiç beslenmesine dikkat etmiyor sütü kesilirse sen emzirirsin oğlunu diyeceğim."
Akça gözlerini faltaşı gibi açtı o an.
"Sütüm mü kesilir? Çikolata yersem sütüm mü kesilir?" dedi heyecanla. Kavanozun kapağını kapatmıştı.
"Dozunu ayarlaman lazım. Sen bi başladın mı duramıyorsun ki."
Akça omuz silkti.
"Bera evde sebze meyve mi yiyor sence anne? Hamburger, patates, iskender, döner. Ayaz doğduğunda çocuğun ilk yediği ek gıda eminim ki kokoreç falan olur."
Melek çorbayı kaseye doldurduğunda kahkaha attı.
"Siz manyak anne babası yüzünden benim torunum sağlıksız şeyler mi yiyecekmiş? Hayatta izin vermem."
Tencerenin kapağını kapattı ve kaseyi kadının önüne koydu.
"Bunu bitirmeden şu kapıdan dışarı göndermem seni." dedi ve Akça'nın karşısına oturdu.
"Kaç yaşına geldim, böyle mi kandıracaksın beni?"
Kaşığıyla çorbayı karıştırıp yüzünü buruşturdu. Ne çorbası olduğunu anladığında yüzü düştü.
"Anne ben kerevizden nefret ederim ya. Sen de bunu çok iyi biliyorsun."
"Ama yiyeceksin, oğlun için."