Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Akça gözleri kapalı bir şekilde adamın göğsünde dururken gerçekten ısınmıştı. Bera kadını sardığı kollarını sıklaştırdı. Akça hafifçe doğrulup adamın gözlerine bakarken Bera gülümsedi.
"Kalkalım mı?" dedi Akça, adamın elini tuttu sakince.
"Beni ısıttın ama sen buz kesmişsin."
Bera sadece başıyla onaylamakla yetinmişti. Kalkıp sakince yürürlerken Akça boğazını temizledi ve aralarındaki sessizliği bozmak istedi.
"Bir kardeşin olduğunu söylememiştin." dedi tiz sesiyle. Kelimelerine çok dikkat ediyordu kadın, pot kırmak istemiyordu. Bera derin bir nefes aldı.
"Toprağın altında olan birini dillendirmek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Senin de canını sıkmak istemedim açıkçası."
Akça kafasını iki yana salladı.
"Anlatmak istersen dinlerim."
Bera kadının gözlerine bakıp gülümsedi.
"Uyuşturucu yüzünden." dedi tekrar suratı düşerken. Yere bakıyordu.
"O zamanlar çok satılırdı o illetten burada. Sokak köşelerinde, okul kapılarında, cafelerin önünde.."
Akça adamı dinlerken Bera cebinden sigarasını çıkartıp yaktı ve dudaklarına götürdü. Bir nefes alıp dumanı dışarı bıraktı.
"Emre de biraz haylaz bir çocuktu. Çevresi de çoktu. Kim alıştırdı, nasıl alıştırdı bilmiyorum ama onu yakaladığımda dünya başıma yıkılmıştı. Dün gibi hatırlıyorum."
Dolan gözleriyle yukarı baktı ağlamamak için. Titreyen sesi ele veriyordu adamı.
"Hep düşünüyorum, belki daha erken fark etseydim kurtarabilirdim onu. Ama artık son evreye gelmişti ben anladığımda."
Akça üzgün bakışlarını adama dikti.
"Bu alışkanlıktan da öte. Biliyorsun işte, sen de sigara içiyorsun. Bir nevi bağımlısın yani. Şimdi ben sana bunu bırak desem bırakır mıydın?" dedi ve adamın dudaklarındaki sigaraya baktı.
Bera belli belirsiz güldü.
"En azından denerdim, sen söylediğin için."
Akça aldığı cevapla öylece kalırken bakışlarını yere indirdi.
"Senin suçun değil demek istedim ben. Kendini onun ölümünden sorumlu tutma."
