Medyadaki şarkıyla okumanızı tavsiye ederek tekrardan hoş geldiniz diyorum bal çiçeklerim!
1 yıl önce - 2020
°Akça:
Gözyaşlarım bağrışlarıma karışırken, artık son raddede olduğumu hissediyordum.
Doğumhanenin önünde bekleyen bir ailem, yanıbaşımda sevdiğim adam yoktu. Zaten doğumhanede bile değildim ki.
Ne yapıyordu, nasıldı? Bilmiyordum. Şu anda tek isteğim gelip beni bu kabustan uyandırmasıydı.
Beni öpmesine, şefkatli kollarına o kadar ihtiyacım vardı ki. Ama o yoktu.
Karanlık bir odada, sadece karnımdaki kızım ve ben vardık. Bir de bizim için özel olarak çağrılan doktor.
Bir kez daha kendimi sıktığımda yutkundum. Karnımın boş olduğunu hissetmiştim. Ağlama sesini duyduğumda rahatladım.
Doktor köşede onu temizleyip giydirdi. O süreç içinde gözüm hep kapıdaydı.
Çünkü Bera beni hiç bırakmazdı. Benden vazgeçmezdi. Son ana kadar bekledim. Gelmeyeceğini bilsem de bekledim.
O an gözlerimi kapattığımda kulağıma fısıldadığını hissettim.
"Sen çok güçlüsün bebeğim." diyordu.
O an hissettiğim acıya rağmen bebeğim dediğinde dudaklarıma bir tebessüm yayıldı.
Bir de "Seni çok seviyorum." dedi sanki.
Doktor Ada'yı göğsüme koyduğunda hemen yanı başımda uyuyan minik kızıma baktım. Ağladığımı anlamaması için durmadan akan gözyaşlarımı artık durdurmam gerekiyordu.
Belli bir süre ortadan kaybolan babam bana ihanet edeli ve Ada'nın doğumuna günler kala beni bir eve kapatan Cihangir'in yanında kalalı tam bir hafta geçmişti.
Bera, kızının doğumunu görememişti. Ben yine de onunla konuşmaktan vazgeçmedim.
Ve seni severken, dünya durmuş öylece beklerken sen oradayken ve sana sarılmışken yaşamak çok güzeldi. Daha iyi birisi olduğumu hissediyordum.
Oradaydın ve dünya, beni göğsüne bastırmıştı. Şimdi benim olmadığım bir evde bitap bir haldesin ve seni çok özledim. Ama yaşamak, becerebileceğimi sanmıyorum. Sızı bak şuramda.
Kapı açıldığında Vina koşarak içeri girdi. Gözyaşlarımdan dolayı yüzünü tam seçemesem de saçları kendini belli ediyordu.
Benim küçük mucizem...
"Anne." dedi titrek sesiyle. Bir haftadır her gece babasını görmek için ağlıyordu. Küçük kardeşine baktı. Korkakça eğilip kokladı onu.
"Çok güzel kokuyor." diye fısıldadı. Gözlerimin içine bakıp gülümsedi.
"Sen de öyle."
Güçsüzlükle yutkundum. Buraya geldiğimden beri ağzıma sudan başka bir şey girmiyordu. Bera yanımda yokken aldığım her nefes kalbime batıyordu sanki.
Onu çok özlemiştim. Ne zaman yüzü gözlerimin önüne gelse yutkunamıyordum. Bu da o anlardan biriydi.
"Abin, nerede?" diye sordum titrek sesimle. Ne kadar belli etmemeye çalışsam da o çok akıllı bir kızdı. Bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkındaydı.