48- Hadi Yüreğim

1.1K 131 173
                                    

"Ölmemiş.."

Akça titreyen dudaklarla kalbine bastırdı elindeki kağıdı. Gözlerini kapattığı an sanki hazırda beklermiş gibi gözyaşları tane tane dökülmüştü yanaklarından. Bera ise Ayaz'ı gördüğü o ilk anı düşünüyordu. Tüm duyguları hat safhaya ulaşmış, inanamıyordu belki de bu mucizeye.

"Bera, ölmemiş. Gördün mü, bizim oğlumuzmuş o. Biz hiç yarım değilmişiz."

Bera birkaç kere yutkundu ve kafasını kaldırdı. Boğazına düğümlenen kelimelerle, gözlerinde biriken yaşlarla baktı karısına. Derin bir nefes alarak kadının yüzünü avuçlarının arasına aldı ve alnına kokulu bir öpücük bıraktı. Akça kollarını adamın bedenine doladı. İkisi de o saniyede hissettikleri mutluluğu daha önce hissetmediklerine eminlerdi. 

"Oldu mu gerçekten? Biz dört kişi miyiz şimdi?" dedi Bera dudaklarını kadının alnından çekmeden. Akça hafifçe kafasını salladı. Yüzüne huzur dolu bir gülümseme yerleşmişti. 

"Ben onu tanıdım. Kokusunu içime çektiğimde anladım." 

Bera kendini sakince geri çekti. Gözyaşları içinde birbirlerine bakarlarken kaşlarını çattı adam.

"Biz aylarca acı çektik. Sen ölüyordun Akça!" dedi bir anda yükselerek.

"Hiç düşünmeden beni bırakıp gidiyordun."

O anlar aklına doldukça bakışları yerini öfkeye bıraktı. Akça ise küçük bir kedi yavrusu gibi adama sığındı hemen. Elleriyle sakallarını sevdi gülümseyerek. Çünkü Akça ne zaman böyle yapsa Bera sakinleşirdi. Yine öyle olmuştu. Kadının gözlerine aşkla bakıyordu.

"Sonunda ona kavuşacağımızı bilsem yine tüm dünyanın yükünü omuzlarıma alırdım ben Bera. O nefes alsın, ben ölmeye yine razıyım." 

Derin bir iç çekti Bera. Evliliklerinin daha başındayken hasta olduğu ilk gün geldi gözünün önüne. "Sen çok iyi bir anne olursun." demişti Akça'ya. Ne kadar da haklıydı. Şimdi her şeyini bir kenara koymuş, sadece oğlunu ve kızını düşünüyordu kadın. Mavilerindeki derinlik artık çok daha fazlaydı artık. O hırçın, burnu havada, umursamaz olan kadın hala içinde bir yerlerde yatıyordu. Ama onun anneliği çok başkaydı. 

"Ben hiç yanılmamıştım. Çok güzel bir anne oldun sen." 

Akça dudaklarını ıslattı ve iki eliyle başına bastırdı kendine gelmek için. Bera da yüzünü sıvazladı. İlk olarak ne yapmaları gerektiğini kestiremiyorlardı. Daha sonra göz göze geldiler.

"5 Mart." dedi Akça. Söyleyince bile içi titremişti. O günü hiç unutmuyordu. Bera'nın da zihninden silinmeyen tarihti bu.

"O günün kayıtlarını soralım. Buna sebep olan, yardım eden, el uzatan kim varsa bulmak istiyorum." dedi nemlenen gözleriyle. 

"Böyle bir şey yapmaları için ölüm raporuna ihtiyaçları var. Biz o hengamede ona bile bakmadık."

Tam o sırada karşı koridordan gülüşerek gelen o doktor çifti gördüler. Akça'ya doğumda çok destek olmuştu. Dün gibi hatırlıyordu kadın. Bera'nın elini eline kenetlediğinde ikiliye doğru yavaş adımlar atmaya başladılar. Bahar onları görünce durdu. Akça'nın kolunu sıvazlayarak gülümsedi ona.

"Akça, nasılsın?"

Kafasını salladı Akça. Reha da Bahar gibi bir gülümseme göndermişti onlara.

"İyiyim. Hatta çok iyiyim."

Bera'nın elini bırakıp çantasının fermuarını açtı ve sonuç kağıdını çıkarttı. Bahar anlamayan gözlerle ona bakarken, Akça kağıdı kadının eline bıraktı.

TuzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin