1- Pembe Mezarlık

2.7K 179 176
                                    

Elinde tuttuğu dosyalarla büroya girdi Bera. Hala içi sıkıntı doluydu. Çözemediği ve içinde debelenip durduğu bu vaka öyle delirtiyordu ki adamı. Sakin kalmak için ayrı bir çaba gösteriyordu.

Kendine kahve alırken, yine herkesin harıl harıl çalıştığını fark etti. Bardağı masaya koyarken de Hazal'ı gördü. Bir polis memuruyla konuşuyordu ve kaşları çatıktı. Kadın gibi o da çattı kaşlarını.

Hazal ona doğru gelirken ellerini beline koydu.

"Bu emniyet delirtecek beni." Dedi kadın adama bakarak.

"Ne oldu yine?"

"Geçen hafa getirdiğim bir adam vardı hatırlıyor musun? Bir marketten para çalmıştı. Adamın sorgusunu yanlış girmişler. Şimdi de avukatı geliyor."

Bera, şimdi anladım, der gibi salladı kafasını.

"Bir de onun tavrını çekeceksin şimdi," kadının yanağını sıktı. "Üzüldüm sana tatlı kız."

Hazal asık suratıyla ittirdi adamın elini. Avukatlarla uğraşmak şu hayatta istediği en son şeydi.

"Neyse, sen naptın? Bu Serkan Çelebi'den bir şey çıktı mı?"

Bera derin bir iç çekti. "Hayır. Hala buhar olup uçan bir adamı arıyormuşuz gibi hissediyorum."

Adamın önünden kağıtları aldı Hazal. O onlara bakarken Bera'nın telefonu çalmıştı. Ne kadar kırgın olsa da, Nazlı ismini görmesiyle gülümsedi. Her ne kadar ilgisiz davransa da, doğum gününü unutmayacağını biliyordu.

"Hayatım," dedi Bera gülümseyerek.

"Bera, müsait misin?" Dedi Nazlı. Bir yandan da eline aldığı askıları elbiselere yerleştiriyordu.

"Müsaitim. Ne oldu?"

"Şarj aletin bende kalmış. Ararsan diye söyledim."

Bera duraksadı. "Tamam, alırım. Bu kadar mıydı?" Dedi bir umut. Kadın duraksadı.

"Evet. Bir şey mi oldu?"

Bera kaşlarını kaldırdı. "Yok, yok bir şey olmadı. İşine bak sen, ben meşgul etmeyeyim seni."dedi ve yutkundu.

Telefonu kapatınca Hazal ile göz göze geldi. Hazal konuşmayacaktı fakat kendini tutamadı.

"Doğum gününü bile hatırlamayan bir kadının yüzüğünü taşımak, artık sana ağır gelmeli Bera."

"Hazal, konuştuk bunları..." dedi adam bakışlarını kaçırarak.

"Ne zaman akıllanacaksın çok merak ediyorum. Daha fazla ne kadar üzülmeyi bekliyorsun ya da."

"Komiserim, Uğur Yılmaz'ın avukatı geldi. Sizi bekliyor." Dedi araya giren Mehmet.

Hazal derin bir nefes aldı. "Doğum günü yemeğin benden. Ayrılma sakın bir yere." Dedi ve geri adımlar atıp önüne döndü.

"Buyrun komiserim, Sinan bey içeride sizi bekliyor."

Boş koridorda kadının topuklu ayakkabısının sesi yankılanırken içeri girdi ve kapıyı kapattı. Adamın arkası dönüktü.

"Hırsızlığa karşı nasıl bir savunma yapacaksınız çok merak ediyorum doğrusu."

Ellerini göğsünde birleştirip odada birkaç adım attı kadın. Ancak adamın ona dönmesiyle donup kaldı.

"Seneler önce bir arkadaşım, esir olduğu yerden çıktığında kuş kadar özgür olacağını söylemişti. Benim görevim de bu. İnsanları özgürlüğüne kavuşturmak."

TuzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin