Akça karnının acısıyla inlerken aldığı derin nefesler kalbine batıyordu sanki.
"Oğlum." dedi ağlayarak. Baş parmağıyla karnını sevdi.
"Dur bak, baban gitmemiştir."
Zar zor duvara tutunup ayağa kalktı yüküyle. Elleri kapının kolunu bulurken hala başı dönüyordu. Kapıyı açtı hızla. Bakışlarını boş bahçede gezdirirken kimseyi göremedi. Hiçbir zaman kadını dinlemeyen Bera, bu sefer onu dinlemiş ve gerçekten gitmişti. Boğazının düğümlendiğini hissederken bir kere daha vuran sancıyla acı bir şekilde inledi.
Çantasına uzandığında ışığı da kapattı ve kapıyı çekti. Arabasına ilerlerken derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordu. Karşı evden çıkan yaşlı kadının çöp atmaya çıktığını gördü. Ancak canı o kadar yanıyordu ki bağıramadı. Yanına gitmek de zulüm gibi geliyordu.
Arabasının kilidini açtı ve bindi. Kontağı çalıştırdığında bir eli karnındaydı. Çektiği acıdan dolayı gözünden yaşlar boşalırken bebeğini kaybetmenin korkusu sarmıştı tüm hücrelerini.
"Ne olur bırakma anneni." dedi güçsüzlükle.
"Sensizliğe nasıl alışırım ben."
O sırada telefonu çaldı. Sinan arıyordu, ama Akça açacak durumda değildi. Hastanenin önüne geldiğinde aniden frene bastı. Aşağı indiğinde var gücüyle bağırdı.
"Ne olur yardım edin!"
Kadının sesini duyan birkaç doktor koşarak dışarı çıktılar. Şişmiş karnıyla hamile olduğu anlaşıldığında sedye getirmişlerdi. Akça gözlerini kapatırken ellerini karnından çekmiyordu. Acile getirdiklerinde Pınar'a haber verilmişti bile.
"Görmek istiyorum onu, ne olur." dedi Akça tiz sesiyle. Ağladığında dolayı çatallaşmıştı sesi. O sırada hızlı adımlarıyla içeri girmişti Akça'nın doktoru.
Akça ağlamaktan konuşamayınca Pınar sakince elini tuttu kadının."Akça, bak bana. Sakin ol. Sakin ol tamam mı? Bak oğlunu da tehlikeye atıyorsun."
"Pınar ne olur, kalbinin attığını duymak istiyorum. Yaşadığını görmek istiyorum. Yalvarırım bir şeyler yap."
Hemşire, getirdiği ultrason cihazını fişe taktığında Pınar başıyla teşekkür etti. Akça'ya baktı.
"Tamam, şimdi duyacağız kalp atışını. Ama önce sakin ol."
Akça sesli bir şekilde yutkundu ve küçük bir çocuk gibi elinin tersiyle gözyaşlarını sildi.
"Tamam." dedi hala dudakları titrerken.
"Sakinim ben. İyiyim."
Pınar endişeli gözlerle kadına bakarken Akça tişörtünü sıyırdı.
"Hadi çalıştır şunu Pınar. Kalbinin sesini duyayım."
Pınar Akça'nın karnına jeli sürerken yutkundu.
"Bera nerede?" dedi üzüntüyle. Akça cevap vermedi kadına. Pınar durumu anlayınca bakışlarını ekrana çevirdi.
"Bak," dedi cihazdaki noktayı göstererek.
"Oğlun burada, gayet iyi."
Uzanıp sağ taraftaki tuşa bastı. Kalp atışının tınısı Akça'nın kulaklarına dolduğunda Akça elleriyle yüzünü kapatarak daha şiddetli ağlamaya başladı. Burnunu çekti ve derin bir nefes aldı.
"Kimi aramamı istersin? Bu gece burada kalsan iyi olur." dedi Pınar sakince.
Akça kafasını iki yana salladı.