58- Umut

438 64 40
                                    

Bazı kadınlar zayıftır ama her anne güçlüdür.

Akça da çok güçlü bir anneydi. Bir kez ölmek için haddinden fazla güçlüydü.

O yüzden hayat onun kalbine kocaman bir aşk sunmuştu. Bu aşk ona küçük ölümler vermişti.

Bir kere dahi gitmeyi düşünmüş insanın, kalmasının artık hiçbir önemi yoktur. Çünkü sevmek ruhla ilgilidir. Gitmek de.

Ve Bera, kadının gözlerinin önünde Nazlı'ya gitmişti. En azından öyle görünüyordu. Adama olan aşkından ölse bile kafasını bir daha geriye döndürmeyecekti.

Çünkü en son beden gider.

Ayrıca giden gider, hayat devam eder. Çünkü etmelidir.

Onu güldürecekmiş gibi yapıp, güldürmeyen bu adama kırgındı Akça.

Aşık mıydı? Çok.

Ama artık vazgeçmişti.

Şimdi bu mahkeme salonunda gözlerinin içine baktığı adam, artık onun hayatında olmayacaktı.

Yeri geldiğinde düşmanı, kahramanı, sevgilisi, kocası, çocuklarının babası... Gitmişti.

Annesinin ölümüyle tehdit edildiği için evlendiği bu adamı ölümüne seviyordu.

Bera'nın gözleri Akça'nın yanındaki Ecevitteyken, kadının içinde bastırmaya uğraştığı tek şey gidip adamın boynuna sarılma duygusuydu.

Sırtında hissettiği elle irkildi. Başını yanındaki adama çevirdi.

"Her şey halloldu." dedi Ecevit gülümseyerek. Akça derin bir nefes aldı ve başını salladı.

"Evet." dedi sadece. Önünde durdukları kürsüden çekildi ve büyük salonun içinden çıkmak üzere beraber yürümeye başladılar.

"Hala çocuklar için velayet davası açabilirsin."

Ancak Akça kararlıydı. Çocukları kiminle isterse onunla kalmalılardı. Onları hukuki yönden de olsa zorlamak hiç ona göre bir davranış değildi.

"Hayır, istemiyorum. Eve gidip Vina'nın bavulunu hazırlamam gerek. Babasıyla kalacak."

Son cümleyi söylerken bile kalbi titriyordu aslında. Uğrunda ölmeyi gözünü kırpmadan kabul ettiği, kokusuna dünyaları adadığı kızı yuvası olarak babasını seçmişti.

Onsuz sabahlara nasıl uyanacağını bilmiyordu Akça. Kahkahaları evin içini doldurmadan yüzü gülebilecek miydi?

Mahkeme salonundan çıktıklarında Akça ve Ecevit kapının az ötesinde yan yana durup diğerlerinin de çıkmasını beklediler.

Nazlı gülümseyerek Bera'ya doğru adımlar attı ve kollarını boynuna doladı. Kapının önünde oldukları için Akça da görüyordu onları.

"Kurtuldun sevgilim." dedi Nazlı. Adamın dudaklarına yaklaşırken Bera geri çekti kendini. Nazlı'nın kollarını boynundan çekip boşluğa bıraktı.

"Gerçekten mi ya?" dedi alaylı bir gülüşle.

"Benim Akça'dan vazgeçeceğimi falan mı sanıyorsun sen? Ya da çocuklarımdan?"

Kafasını iki yana salladı.

"Vazgeçmeyeceğim. O benim çocuklarımın annesi, sevdiğim kadın. Ve bu, ölene kadar değişmeyecek."

Nazlı'nın yanından geçip ilerde onu bekleyen kadına doğru yürümeye başladı.

Akça omuzlarına kadar olan saçlarını savurup geriye doğru atmıştı o sırada.

TuzakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin